Berna Deveci
Köşe Yazarı
Berna Deveci
 

ORDU-MİLLET-SAKARYA-İSTİHBARAT

Mustafa Kemal, taarruz başlamadan önce uygulanması için Batı Cephesi Kurmay Başkanı Kurmay Albay Asım Gündüz’e (Orgeneral) şu emri verdi. “25 Ağustos akşamı her türlü haberleşmeye son verilecek. Limanlara giriş-çıkış durdurulacak, İstanbul ile İzmit arasındaki kara ve demiryolu ulaşımı kesilecek. Biz işimizi bitirene kadar dünyanın Anadolu’dan haberi olmayacak… Batı Cephesi komutanı İsmet Paşa’ya baktı. Siz de ordulara yazılı emrinizi veriniz. (4) Büyük Taarruz sadece güçlü bir ordu ve güçlü bir başkomutan ile değil güçlü bir istihbarat teşkilatı, gerektiğinde karşı tarafa dezenformasyon ve propaganda yapılarak ve yanlış bilgiler sızdırılarak yapılmış istihbaratın gücünden de yararlanılarak kazanılmış büyük bir askeri başarıdır. Türkiye Cumhuriyeti, TBMM’nde yaşanan ateşli tartışmalar ve sonuçları ile şekillenmiştir. Zafere giden yol olan Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz, Meclis-kamuoyu-ordunun her üç koldan verdikleri gayretler sonucu başarılmıştır. Milletin makus talihinin döndüğü İnönü Muharebelerinde sonra Yunan Ordusu, İngilizlerin teşvikiyle yeni bir saldırı düzenledi. Bu saldırı karşısında Türk Ordusu, muharebelerde silah ve askeri gücünün önemli bir kısmını kaybettiği ve yeniden tedarik etmekte zorlandığı için biraz zaman kazanmaktan yanaydı. Tüm birliklerini Sakarya Nehri’nin doğusuna çekme kararı aldı. Kütahya, Eskişehir ve Af­yon gibi şehirler ve çevresindeki geniş araziler Yunan Ordusu’na bırakıldı. Ordunun Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilmesi, kamuoyunda ve TBMM’de büyük bir moral bozukluğu yaratmıştı. (1) Ordunun durumu mecliste gizli ve açık toplantılarında mebuslar arasında çok sert tartışmalara neden oldu. Bu tartışmalar sırasında öne çıkan bazı fikirler şunlardır: Saldırıların Ankara'ya yönelmesi durumunda Hükümet merkezinin Kayseri'ye taşınması; Kayseri’ye taşınmanın halkın ve ordunun moralini ve Meclise güvenini sarsacağı, bunun yerine  ailelerin iç bölgelere gitmesi, mebuslar da dâhil erkeklerin Ankara'yı savunmaya devam etmesi; Ailelerin gitmesinin doğru olduğu ama Meclisin Ankara'da kalması gerektiği, ordunun ihtiyaçlarının bir an önce giderilmesi; Ordunun eksikliklerinin giderilmesi konusunda yeterli gayretin  göstermediği eleştirileri üzerine kürsüye gelen Fevzi Paşa, imkânlar ölçüsünde silah, cephane, çarık, ekmek vs. ihtiyaçların karşılanmaya çalışıldığını, iki kez zafer kazanan ordunun bu kez başarısız olduğunu, ancak ordunun sağlam bir şekilde bulunduğunu ve gerektiği kadar takviye edileceğini savunmuştur. Ordunun ihtiyaçlarının temini ve cepheye sevki hususları için mecliste bir araştırma komisyonu kurulması; Cephede ve cephe gerisinde artan bozguncu faaliyetlerin önlenmesi için Kastamonu ile Konya'da iki İstiklâl Mahkemesi kurulması… (2) Cephede yaşanan olumsuz gelişmelerin Mecliste ve Ankara'da karamsar bir havaya sebep olduğu görülmekteydi. Tartışmalar sonucu alınan ortak karar; Başkumandanlık yetkilerinin belirli şartlar dahilinde ve üç aylık bir süre için Mustafa Kemal Paşa'ya verilmesi yönünde olmuştur. Mecliste bir Başkumandanlık Kanunu yapılmış, “kuvvetler birliği” ilkesi benimsenerek, yasama, yürütme ve İstiklâl Mahkemeleri yargı yetkisinin Meclis’te olduğu bir yönetim sistemi kabul edilmiştir. (2) Ordunun ve cephe gerisinde kimlerin görevlendirileceği kararlaştırıldıktan sonra Mustafa Kemal Paşa, Başkumandan sıfatı ile 7-8 Ağustos 1921 tarihlerinde 10 maddelik Tekalif-i Milliye Emirlerini yayınlayarak, ordunun eksiklerini tamamlamıştır. (2) Ulusal vergiler anlamına gelen Tekalif-i Milliye’ye göre; Her kazada birer komisyon kurularak malzemeler bu komisyonlar aracılığı ile orduya ulaştırılmıştır. Bu vergiler iğneden ipliğe bir ordunun giyim, yiyecek, sargı bezi, ayakkabı, kurubaklagil, at arabası, yük hayvanı, sabun gibi aklınıza ne gelirse her türlü malzemeden oluşuyordu. Komisyonlara ulaştırılan malzemeler karşılığı kişilere belgeler düzenlenerek savaş sonunda geri ödeneceği teminatı verilmiştir. Bu malzemelerin orduya ulaşmaması halinde zimmetine geçirmeye kalkan yetkililerin davranışları vatan hainliği kapsamında değerlendirilmiştir. (3) Sakarya Meydan Muharebesi böylece yetkileri Meclis tarafından verilmiş; Başkomutan Mustafa Kemal, Genelkurmay Başkanı Fevzi, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa komutasında gerçekleşmiştir.  Türk kuvvetlerinin durumu: 96.326 er, 5.401 subay, 54.572 tüfek, 825 makinalı tüfek, 196 top, 1.309 kılıç, 32.137 hayvan, 1.284 araba ve 2 uçak, Yunan kuvvetlerinin durumu ise: 120.000 er, 3.780 subay, 57.000 tüfek, 2.768 makinalı tüfek, 386 top, 1.350 kılıç, 3.800 hayvan, 600 adet 3 tonluk kamyon, 240 adet 1 tonluk kamyon, 18 uçak şeklindeydi. (1) Lütfen bu bölümde biraz durun. Rakamlara bir kez daha göz gezdirin! Askerlerine 26 Ağustos 1921’de “Hattı müdafaa yoktur’’ emri veren Mustafa Kemal, hat taktiğinin terkedilerek, birliklerin çekildikleri ilk yerde savunma tertibatı aldıkları yeni bir alan savunması taktiği denemiştir. Dünya savaş tarihine en uzun meydan muharebesi olarak geçen savaş aralıksız 22 gün devam etmiş ve 13 Eylül günü Yunanlıların Sakarya Nehri’nin batısına atılmasıyla sona ermiştir. Sonrasında takip harekâtı başlamış, muharebenin askerî sonuçları bakımından ordumuza önemli katkılar sağlamıştır. Bu zafer ile inisiyatif Türk ordusuna geçmiştir. Mecliste, halkta ve orduda umutlar yükselmiştir. (1) Mustafa Kemal Paşa, meclisten yetkisinin sona erdiği her 3 ayın sonunda yeniden 3’er aylık yetkiler isteyerek 1922 yılına kadar hem askerin talim ve eğitimini tamamlamış hem de Sakarya Savaşı nedeniyle meydana gelen kayıpları telafi etmeye çalışmıştır. İstihbarat toplamaya ve karşı tarafı yanıltmaya da devam etmiştir. Bu süre içerisinde mecliste hararetli tartışmalar da sürmeye devam etmiştir. Büyük Taarruz (26 Ağustos 1922) ve Başkomutan Meydan Muharebesi’nin (30 Ağustos 1922) hazırlıkları için gerekli zamanı böylece kazanılmıştır. 25 Ağustos’u 26’ya bağlayan sabah 04.30’da yapılması planlanan hücum tam bir saat gecikmeli başladı. Sisler her yeri kaplamıştı. Atların ve at arabalarının tekerleklerine hareket ederken ses çıkarmaması için keçe bağlayarak sessizce çıkılan Kocatepe’den bir anda, aniden, hızlıca inme vaktiydi.  Anadolu’dan hiç kimsenin haberi yoktu. Telgraflar çalışmıyor, yanıltıcı tutarsız bilgiler geliyordu. Sakarya Meydan Muharebesi’nden daha şiddetli, daha güçlü bir kuvvet gecenin karanlığını mermileri ile aydınlatıyordu. İşte Büyük Taarruz bu özveri ve büyük bir sessizlik ve kararlılık ile başlayarak başarıya ulaşmıştır. Yararlanılan Kaynaklar: Orhan Yöney, “Sakarya Meydan Muharebesi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)”, Atatürk Ansiklopedisi (https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/sakarya-meydan-muharebesi-23-agustos-13-eylul-1921/) Ortak Ş. (2022). Başkumandanlık Kanunu Hakkında TBMM'de Yaşanan Tartışmalar. Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, c.6 Mehmet Kayıran, “Tekalif-i Milli Emirleri”, Atatürk Ansiklopedisi (https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/tekalif-i-milliye-emirleri/) Kılıç M. (2022). Büyük Taarruz Başkomutan Muharebesi ve Atatürk’ün Dehası. Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, c.6    
Ekleme Tarihi: 30 Ağustos 2024 - Cuma
Berna Deveci

ORDU-MİLLET-SAKARYA-İSTİHBARAT

Mustafa Kemal, taarruz başlamadan önce uygulanması için Batı Cephesi Kurmay Başkanı Kurmay Albay Asım Gündüz’e (Orgeneral) şu emri verdi. “25 Ağustos akşamı her türlü haberleşmeye son verilecek. Limanlara giriş-çıkış durdurulacak, İstanbul ile İzmit arasındaki kara ve demiryolu ulaşımı kesilecek. Biz işimizi bitirene kadar dünyanın Anadolu’dan haberi olmayacak… Batı Cephesi komutanı İsmet Paşa’ya baktı. Siz de ordulara yazılı emrinizi veriniz. (4) Büyük Taarruz sadece güçlü bir ordu ve güçlü bir başkomutan ile değil güçlü bir istihbarat teşkilatı, gerektiğinde karşı tarafa dezenformasyon ve propaganda yapılarak ve yanlış bilgiler sızdırılarak yapılmış istihbaratın gücünden de yararlanılarak kazanılmış büyük bir askeri başarıdır.

Türkiye Cumhuriyeti, TBMM’nde yaşanan ateşli tartışmalar ve sonuçları ile şekillenmiştir. Zafere giden yol olan Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz, Meclis-kamuoyu-ordunun her üç koldan verdikleri gayretler sonucu başarılmıştır.

Milletin makus talihinin döndüğü İnönü Muharebelerinde sonra Yunan Ordusu, İngilizlerin teşvikiyle yeni bir saldırı düzenledi. Bu saldırı karşısında Türk Ordusu, muharebelerde silah ve askeri gücünün önemli bir kısmını kaybettiği ve yeniden tedarik etmekte zorlandığı için biraz zaman kazanmaktan yanaydı. Tüm birliklerini Sakarya Nehri’nin doğusuna çekme kararı aldı. Kütahya, Eskişehir ve Af­yon gibi şehirler ve çevresindeki geniş araziler Yunan Ordusu’na bırakıldı. Ordunun Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilmesi, kamuoyunda ve TBMM’de büyük bir moral bozukluğu yaratmıştı. (1)

Ordunun durumu mecliste gizli ve açık toplantılarında mebuslar arasında çok sert tartışmalara neden oldu. Bu tartışmalar sırasında öne çıkan bazı fikirler şunlardır: Saldırıların Ankara'ya yönelmesi durumunda Hükümet merkezinin Kayseri'ye taşınması; Kayseri’ye taşınmanın halkın ve ordunun moralini ve Meclise güvenini sarsacağı, bunun yerine  ailelerin iç bölgelere gitmesi, mebuslar da dâhil erkeklerin Ankara'yı savunmaya devam etmesi; Ailelerin gitmesinin doğru olduğu ama Meclisin Ankara'da kalması gerektiği, ordunun ihtiyaçlarının bir an önce giderilmesi; Ordunun eksikliklerinin giderilmesi konusunda yeterli gayretin  göstermediği eleştirileri üzerine kürsüye gelen Fevzi Paşa, imkânlar ölçüsünde silah, cephane, çarık, ekmek vs. ihtiyaçların karşılanmaya çalışıldığını, iki kez zafer kazanan ordunun bu kez başarısız olduğunu, ancak ordunun sağlam bir şekilde bulunduğunu ve gerektiği kadar takviye edileceğini savunmuştur. Ordunun ihtiyaçlarının temini ve cepheye sevki hususları için mecliste bir araştırma komisyonu kurulması; Cephede ve cephe gerisinde artan bozguncu faaliyetlerin önlenmesi için Kastamonu ile Konya'da iki İstiklâl Mahkemesi kurulması… (2)

Cephede yaşanan olumsuz gelişmelerin Mecliste ve Ankara'da karamsar bir havaya sebep olduğu görülmekteydi. Tartışmalar sonucu alınan ortak karar; Başkumandanlık yetkilerinin belirli şartlar dahilinde ve üç aylık bir süre için Mustafa Kemal Paşa'ya verilmesi yönünde olmuştur. Mecliste bir Başkumandanlık Kanunu yapılmış, “kuvvetler birliği” ilkesi benimsenerek, yasama, yürütme ve İstiklâl Mahkemeleri yargı yetkisinin Meclis’te olduğu bir yönetim sistemi kabul edilmiştir. (2)

Ordunun ve cephe gerisinde kimlerin görevlendirileceği kararlaştırıldıktan sonra Mustafa Kemal Paşa, Başkumandan sıfatı ile 7-8 Ağustos 1921 tarihlerinde 10 maddelik Tekalif-i Milliye Emirlerini yayınlayarak, ordunun eksiklerini tamamlamıştır. (2) Ulusal vergiler anlamına gelen Tekalif-i Milliye’ye göre; Her kazada birer komisyon kurularak malzemeler bu komisyonlar aracılığı ile orduya ulaştırılmıştır. Bu vergiler iğneden ipliğe bir ordunun giyim, yiyecek, sargı bezi, ayakkabı, kurubaklagil, at arabası, yük hayvanı, sabun gibi aklınıza ne gelirse her türlü malzemeden oluşuyordu. Komisyonlara ulaştırılan malzemeler karşılığı kişilere belgeler düzenlenerek savaş sonunda geri ödeneceği teminatı verilmiştir. Bu malzemelerin orduya ulaşmaması halinde zimmetine geçirmeye kalkan yetkililerin davranışları vatan hainliği kapsamında değerlendirilmiştir. (3)

Sakarya Meydan Muharebesi böylece yetkileri Meclis tarafından verilmiş; Başkomutan Mustafa Kemal, Genelkurmay Başkanı Fevzi, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa komutasında gerçekleşmiştir.  Türk kuvvetlerinin durumu: 96.326 er, 5.401 subay, 54.572 tüfek, 825 makinalı tüfek, 196 top, 1.309 kılıç, 32.137 hayvan, 1.284 araba ve 2 uçak, Yunan kuvvetlerinin durumu ise: 120.000 er, 3.780 subay, 57.000 tüfek, 2.768 makinalı tüfek, 386 top, 1.350 kılıç, 3.800 hayvan, 600 adet 3 tonluk kamyon, 240 adet 1 tonluk kamyon, 18 uçak şeklindeydi. (1) Lütfen bu bölümde biraz durun. Rakamlara bir kez daha göz gezdirin! Askerlerine 26 Ağustos 1921’de “Hattı müdafaa yoktur’’ emri veren Mustafa Kemal, hat taktiğinin terkedilerek, birliklerin çekildikleri ilk yerde savunma tertibatı aldıkları yeni bir alan savunması taktiği denemiştir. Dünya savaş tarihine en uzun meydan muharebesi olarak geçen savaş aralıksız 22 gün devam etmiş ve 13 Eylül günü Yunanlıların Sakarya Nehri’nin batısına atılmasıyla sona ermiştir. Sonrasında takip harekâtı başlamış, muharebenin askerî sonuçları bakımından ordumuza önemli katkılar sağlamıştır. Bu zafer ile inisiyatif Türk ordusuna geçmiştir. Mecliste, halkta ve orduda umutlar yükselmiştir. (1)

Mustafa Kemal Paşa, meclisten yetkisinin sona erdiği her 3 ayın sonunda yeniden 3’er aylık yetkiler isteyerek 1922 yılına kadar hem askerin talim ve eğitimini tamamlamış hem de Sakarya Savaşı nedeniyle meydana gelen kayıpları telafi etmeye çalışmıştır. İstihbarat toplamaya ve karşı tarafı yanıltmaya da devam etmiştir. Bu süre içerisinde mecliste hararetli tartışmalar da sürmeye devam etmiştir. Büyük Taarruz (26 Ağustos 1922) ve Başkomutan Meydan Muharebesi’nin (30 Ağustos 1922) hazırlıkları için gerekli zamanı böylece kazanılmıştır.

25 Ağustos’u 26’ya bağlayan sabah 04.30’da yapılması planlanan hücum tam bir saat gecikmeli başladı. Sisler her yeri kaplamıştı. Atların ve at arabalarının tekerleklerine hareket ederken ses çıkarmaması için keçe bağlayarak sessizce çıkılan Kocatepe’den bir anda, aniden, hızlıca inme vaktiydi.  Anadolu’dan hiç kimsenin haberi yoktu. Telgraflar çalışmıyor, yanıltıcı tutarsız bilgiler geliyordu. Sakarya Meydan Muharebesi’nden daha şiddetli, daha güçlü bir kuvvet gecenin karanlığını mermileri ile aydınlatıyordu. İşte Büyük Taarruz bu özveri ve büyük bir sessizlik ve kararlılık ile başlayarak başarıya ulaşmıştır.

Yararlanılan Kaynaklar:

  1. Orhan Yöney, “Sakarya Meydan Muharebesi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)”, Atatürk Ansiklopedisi (https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/sakarya-meydan-muharebesi-23-agustos-13-eylul-1921/)
  2. Ortak Ş. (2022). Başkumandanlık Kanunu Hakkında TBMM'de Yaşanan Tartışmalar. Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, c.6
  3. Mehmet Kayıran, “Tekalif-i Milli Emirleri”, Atatürk Ansiklopedisi (https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/tekalif-i-milliye-emirleri/)
  4. Kılıç M. (2022). Büyük Taarruz Başkomutan Muharebesi ve Atatürk’ün Dehası. Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, c.6

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Kelebek
(01.09.2024 06:21 - #318)
Tebrikler verdiğiniz bilgiler icin
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Kelebek
(01.09.2024 06:21 - #319)
Tebrikler verdiğiniz bilgiler icin
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.