Burcu Ateş
Köşe Yazarı
Burcu Ateş
 

Umut etmenin yorgunluğu

Yaşam dümdüz bir çizgi değildir, inişler ve çıkışlarla devam eder inişler ve çıkışlarda umutlar, umutsuzluklar, başarılar, başarısızlıklar, hayaller ve hayal kırıklıkları vardır. Bazen insan, umutlarının tümüyle tükendiğini hisseder ve kendisi ile ilgili ciddi kararlar alır. Başka bir işe başvurmak, başka bir kente göç etmek, hatta başka bir ülkeye gidip yerleşmek gibi. İnsan umudunu yitirdiğinde yaşamında anlamı kalmaz. Hukuka, bağımsız yargıya, işlerin düzelebileceğine, mutlu olabileceğimize olan umudumuzu neden yitirdik? Ülkenin hali ortada, zengin daha çok zengin olurken yoksul insanlar sadece umut etmekte. Türkiye gelişmekte olan bir ülke olsa da, içi umudunu yitiren insanlarla dolu. Yaşadığımız şartlarda, daha iyi koşullarda çalışmayı, daha iyi okullarda okuyabilmeyi aldığımız maaşın her şeye yetebileceğini, bugün olmadı ama yarın karnımızın doyabileceğini umut ederek geçiriyoruz. Ayakta ve hayatta kalmaya çalışanlar için yarının neler getireceği belli olmuyor. Hep bir yere koşturma yetişme telaşında herkes. Ülkede gelişen, beklenmedik ani karar ve durumlar insanları sürekli bir yerlere sürüklüyor. Çaba var ama umut yok. Maaşlara gelecek zam umudu, kiraların daha fazla artmaz umudu, suçlunun cezasını alacağı umudu, çocuklarını daha iyi imkanlarla yaşatmak umudu ve yüzlerin eskisinden daha çok gülecek umudu… Umut, bazen de beklentilere yönelik edilgen bir durumu, teslimiyetçiliğe ve herhangi bir şey yapmadan eyleme geçmeden beklemek demektir. Çoğu zaman da beklemeyi tercih ediyoruz. En sıkıntılı anlarda bile… FAKAT UMUT HEP VARDIR… Ama bir kesimde var ki inancını beklentilerini yitirmiş. Yeni nesil yurt dışında yaşama, okuma hayalleri kuruyor. İnsana oralarda daha çok kıymet verildiğini düşünüyor.(Haksızda sayılmazlar) ve hızla gençlerin göçü başlıyor. Ülke bizlere faydalı olabilecek doktorunu, öğretmenini, bilim adamını giderek kaybediyor. Bazen daha gerçekçi olmak elbette konularla ilgili daha karamsar olmamıza sebep oluyor. İnsanların, umutsuz olmalarının sebebi hayattaki problemlerinin hiçbir zaman çözülemeyeceğine kendilerini inandırmalarıymış. Bu yüzden, şikâyet eder ama adım atılmaz diyor bazı psikologlar. Bana göre, umutsuzluk ve harekete geçmek ikiz kardeşlerdir. Ne kadar hareketsiz kalırsan o kadar umudunu kaybedersin. Tam tersine bu duyguyu, hissetmeye başladığımızda harekete geçmek en doğrusu. Umut etmek, hayatta kalmak için gereklidir. Savaşmak için var olması gereken bir duygudur. Motivasyonu harekete geçiren önemli bir etkendir. Ve bizlerin sorunlarımızın çözümü ya da arzu ettiğimiz şeyleri başarmak için her zaman umuda ihtiyacımız vardır. Türkiye, bu sıkıntıları aşacak güce sahip. Bu günler geçecek. Hukuk yine üstün olacak, yargı yine bağımsız olacak, erkler ayrımı yeniden gerçekleşecek, medya yine doğruları yazabilecek, üniversiteler yine safsatalar yerine bilimle uğraşmaya başlayacak umutlar yine yeşerecek merak etmeyin. Benim merak ettiğim tek şey var: Kaybettiğimiz zamanı geri kazanabilecek miyiz ? Unutma sevgili okuyucu; Bu dünyada yapılan her şey umutla yapılır. Seçimleriniz umutlarınızı yansıtır, korkularınızı değil…
Ekleme Tarihi: 13 Mart 2024 - Çarşamba
Burcu Ateş

Umut etmenin yorgunluğu

Yaşam dümdüz bir çizgi değildir, inişler ve çıkışlarla devam eder inişler ve çıkışlarda umutlar, umutsuzluklar, başarılar, başarısızlıklar, hayaller ve hayal kırıklıkları vardır.

Bazen insan, umutlarının tümüyle tükendiğini hisseder ve kendisi ile ilgili ciddi kararlar alır.

Başka bir işe başvurmak, başka bir kente göç etmek, hatta başka bir ülkeye gidip yerleşmek gibi. İnsan umudunu yitirdiğinde yaşamında anlamı kalmaz.

Hukuka, bağımsız yargıya, işlerin düzelebileceğine, mutlu olabileceğimize olan umudumuzu neden yitirdik?

Ülkenin hali ortada, zengin daha çok zengin olurken yoksul insanlar sadece umut etmekte.

Türkiye gelişmekte olan bir ülke olsa da, içi umudunu yitiren insanlarla dolu.

Yaşadığımız şartlarda, daha iyi koşullarda çalışmayı, daha iyi okullarda okuyabilmeyi aldığımız maaşın her şeye yetebileceğini, bugün olmadı ama yarın karnımızın doyabileceğini umut ederek geçiriyoruz. Ayakta ve hayatta kalmaya çalışanlar için yarının neler getireceği belli olmuyor. Hep bir yere koşturma yetişme telaşında herkes. Ülkede gelişen, beklenmedik ani karar ve durumlar insanları sürekli bir yerlere sürüklüyor. Çaba var ama umut yok.

Maaşlara gelecek zam umudu, kiraların daha fazla artmaz umudu, suçlunun cezasını alacağı umudu, çocuklarını daha iyi imkanlarla yaşatmak umudu ve yüzlerin eskisinden daha çok gülecek umudu…

Umut, bazen de beklentilere yönelik edilgen bir durumu, teslimiyetçiliğe ve herhangi bir şey yapmadan eyleme geçmeden beklemek demektir. Çoğu zaman da beklemeyi tercih ediyoruz. En sıkıntılı anlarda bile…

FAKAT UMUT HEP VARDIR…

Ama bir kesimde var ki inancını beklentilerini yitirmiş. Yeni nesil yurt dışında yaşama, okuma hayalleri kuruyor. İnsana oralarda daha çok kıymet verildiğini düşünüyor.(Haksızda sayılmazlar) ve hızla gençlerin göçü başlıyor. Ülke bizlere faydalı olabilecek doktorunu, öğretmenini, bilim adamını giderek kaybediyor. Bazen daha gerçekçi olmak elbette konularla ilgili daha karamsar olmamıza sebep oluyor.

İnsanların, umutsuz olmalarının sebebi hayattaki problemlerinin hiçbir zaman çözülemeyeceğine kendilerini inandırmalarıymış. Bu yüzden, şikâyet eder ama adım atılmaz diyor bazı psikologlar. Bana göre, umutsuzluk ve harekete geçmek ikiz kardeşlerdir. Ne kadar hareketsiz kalırsan o kadar umudunu kaybedersin. Tam tersine bu duyguyu, hissetmeye başladığımızda harekete geçmek en doğrusu.

Umut etmek, hayatta kalmak için gereklidir.

Savaşmak için var olması gereken bir duygudur.

Motivasyonu harekete geçiren önemli bir etkendir.

Ve bizlerin sorunlarımızın çözümü ya da arzu ettiğimiz şeyleri başarmak için her zaman umuda ihtiyacımız vardır.

Türkiye, bu sıkıntıları aşacak güce sahip. Bu günler geçecek. Hukuk yine üstün olacak, yargı yine bağımsız olacak, erkler ayrımı yeniden gerçekleşecek, medya yine doğruları yazabilecek, üniversiteler yine safsatalar yerine bilimle uğraşmaya başlayacak umutlar yine yeşerecek merak etmeyin.

Benim merak ettiğim tek şey var: Kaybettiğimiz zamanı geri kazanabilecek miyiz ?

Unutma sevgili okuyucu;

Bu dünyada yapılan her şey umutla yapılır. Seçimleriniz umutlarınızı yansıtır, korkularınızı değil…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.