Belirsizlik, insanın en büyük korkularından biridir. İnsan anlamak ve geleceği öngörmek ister; ancak belirsizlikle karşılaştığında zihninde korku ve endişe hâkim olur. Tarih boyunca insanlık, belirsizliğe karşı mücadele etmiş ve bunu aşmak için farklı yollar denemiştir. Bu çabaların ilk zihinsel ürünü, bilinmeyeni başka bir olguyla ilişkilendirerek anlamlandırma girişimi olmuştur. Çoğu zaman bu bağlantılar dogmatik ve gerçek dışı olsa da bir nevi rahatlama kaynağı olmuştur.
Örneğin, tarih boyunca birçok medeniyet "karaciğer okuma" adı verilen bir yöntemle geleceği tahmin etmeye çalışmıştır. Kurban edilen hayvanların karaciğerleri incelenerek, tanrıların insanlara ne mesaj göndereceği yorumlanmıştır. Babiller, Hititler, Yunanlılar ve Romalılar bu tür falcılık yöntemlerini o kadar sık kullanmışlardır ki, konu üzerine binlerce sayfa yazı yazılmıştır. Karaciğer üzerindeki çizgilere bakarak, bolluk ya da kuraklık olup olmayacağını veya savaşın kimin kazanacağını anlamaya çalışmışlardır. Bu tür yöntemler günümüzde aktif olarak kullanılmasa da, belirsizliğe karşı bir çok farklı önlem hâlâ denenmektedir. Özetle belirsizlikten kaçınabilmek için en alakasız, en cahilce yöntemleri denemişiz ve denemeye devam ediyoruz.
Hayatın “belirli” olmasını istemek, insanlık için en büyük lükstür. Ancak bu lükse şimdiye kadar hiçbir insan sahip olamamış ve gelecekte de olabilecek gibi gözükmüyor. Ne kadar güçlü, nüfuzlu, zengin ya da sağlıklı olursak olalım, hayatın tüm yönlerini kontrol altına alarak kesinlik sağlayamayız. Bu durum bizim yetersizliğimizle ilgili değil; aksine hayatın karmaşıklığı ve büyüklüğünün doğal bir sonucudur.
Hayat öylesine büyük ve karmaşık ki, her an hesaba katamayacağımız olaylar gerçekleşebilir. Bu nedenle belirsizliğin olmadığı bir ihtimal düşünülemez. Bizler sadece önlemler alabilir ve yaşayacağımızı öngördüğümüz sorunlara karşı hazırlıklı olmaya çalışabiliriz. Ancak bazen aldığımız tüm önlemlere rağmen yaşanan felaketleri engelleyemeyiz. Dahası, aynı sorunla tekrar karşılaştığımızda, daha önce işe yarayan önlemlerin yeniden başarılı olacağının bir garantisi yoktur.
Belirsizlikten Korkmamak
Belirsizlik korkutucu olabilir; ancak belirsizliğin tamamen ortadan kalkmasının imkânsız olduğunu kabul etmek gerekir. İnsanlık olarak şimdiye kadar hep belirsizliklerle birlikte yaşadık ve bundan sonra da yaşamaya devam edeceğiz. Bu durumda, belirsizlikten korkmak sizce de anlamsız değil mi?
Belki de kendimizi uzak tutmaya çalıştığımız bu “belirsizlik” ile daha sıcak bir ilişki kurmayı deneyebiliriz. Herkes belirli ve net şeyleri sever, ancak belirsizlikleri de sevmeyi öğrenebilir miyiz?
Hayat sadece istediğimiz gibi olduğunda mı güzeldir?
Hayat sevince güzel,
Sevince tatlı günler,
Bir kuşu, kelebeği,
Bir taşı sevin yeter.
Bizim yaptığımız da aslında bu şarkı sözlerinden farksız. Hayatımıza, tüm belirsizliklerine rağmen devam ediyoruz.
Sevince daha katlanır oluyorlar…
Sağlıkla kalın.