Kimlere kötü diyebiliriz?
Herhalde şu düşünceye itiraz edecek kimse yoktur: Hepimiz kusurluyuz, dolayısıyla hatalar yapıyor ve sonradan pişman olduğumuz davranışlarda bulunuyoruz. Peki bu durum, büyük ve küçük olsun yapılan pek çok kötülüğün nedenini açıklar mı?
Kusurlu olsak da asla çiğnenmemesi gereken ahlaksal sınırların olduğunu ve insanın isterse kötü davranışlardan kaçabileceğini herhalde kabul ederiz. Ayrıca çoğu insan kasıtsız bir yalan ile düpedüz iftiranın ya da birine kazara zarar vermek ile kasten adam öldürmenin ayrı şeyler olduğu fikrine katılacaktır.
Ne var ki, korkunç suçlar genelde toplumdaki sıradan görünen insanlar tarafından işleniyor. Peki neden? Acaba insanlar neden kötülük yapıyor?
‘’Herkesin bir fiyatı vardır.’’ sözünü duymuşsunuzdur. Bu söz, yeterince para teklif edildiğinde iyi insanların bile görgü ve ahlak kurallarını çiğnemeye hazır olduğu anlamına gelir. Normal koşullarda cana yakın ve nazik görünen bazı kişiler işin içine para girince bir anda başka bir insana dönüşebilir.
Kötü işin cezası hemen verilmiyor, bu yüzden insanların yüreği kötülük yapmaya daha kararlı oluyor. Normal şartlar altında kanunlara uyan insanlar yakalanma korkusu duymadıklarında, aslında yapmayacakları şeyleri yapma cesareti buluyorlar.
Gün geçmiyor ki genel ahlak ve vicdanı sarsan olaylar zihinleri işgal etmesin. Bunlar önemli uyarılardır. Eğer bir toplum bunları ciddiye alıp önlem almazsa ve daha da kötüsü kanıksarsa ahlaki sistem çöker ve toplum elindeki avucundaki parayı dev adalet saraylarına ve kolluk kuvvetlerine ayırmak zorunda kalır. Âmâ kötülüğün toplumu sarması nedeniyle, kurumlarında işe yaramadığını ve toplumun çöktüğünü görür iş işten geçmiş olur. Şimdi bu çöküşün arifesindeyiz…
Etrafımızı saran kötü insanların bıraktığı izler kadına, çocuğa, hayvanlara verilen zararlar. Ancak, kalbi kötülük ile beslenenlerin işi, vicdanını toprağın altına gömmüş iyilikten nasibini almamış kişiler.
Modern şehirler, gökdelenler her türlü kötülüğün yuvası oldu. Modern yaşam buysa ilkel yaşam ne? Köyümüzde bunlar yoktu değil mi? Vicdan, ahlak, kul hakkı ve adalet vardı. Nereye gidiyoruz? KARINCAYI BİLE İNCİTMEYEN BİZE NE OLDU…
Yaşadığımız şartlar, çektiğimiz zorluk ve sıkıntılar mı itiyor bizi kötülerin kazandığı dünyaya inanmaya… Çünkü dürüst çalışırsan, yüzü hep gülen iyi bir insan olursan, yanlışa dur der haksızın yanında olur, adalet, eşitlik istersen kısaca iyi bir insan olmayı seçersen… Sonuç bir gün gelecek; kötü bir kalp, kötü bir zihin alt edecektir bu düşüncelerini…
Çünkü kötülük, iyilik karşısında daha güçlüdür.
Kötüleri daha da kötü yapan iyi insanların çıkarları doğrultusunda onları kullanmalarıdır. Ben kötülüğün yenilebileceğini düşünmeyenlerdenim. Vicdan ve merhamet insanın bedenini terk ettiğinde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
İyi insanlar, iyilik hep kazanır derler ya. Kazanamıyor sevgili okuyucu…
Kötülük dalga dalga büyürken iyiler içinde yok olup gitmeye mahkûm…
Nasıl mücadele edeceğimiz her platformda yazıldı konuşuldu ama o kadar çok başı bozuk bir düzen var ki neresinden tutsanız elinizde kalıyor. İşin sonu da tabi ki eğitime geliyor.
Cahillik; cesareti, cesarette kötülüğü doğuruyor.
UNUTMA SEVGİLİ OKUYUCU;
Herkes kendi arzusu tarafından sürüklenip aldatılarak sınanır. Arzu gebe kaldığında ise günah doğurur.