Burcu Ateş
Köşe Yazarı
Burcu Ateş
 

Yaşamak benim de hakkım

Dünya üzerinde hayatın farklı renkleri, sesleri ve hareketleriyle tanışmamızı sağlayan hayvanlar, doğanın vazgeçilmez parçasıdır. Doğada her hayvanın benzersiz bir rolü ve işlevi bulunmaktadır. Örümceklerden balinalara kadar her canlının, doğal döngü içerisinde önemli bir yeri vardır. Bu roller, ekosistemlerin dengeli ve sağlıklı bir şekilde ilerlemesine yardımcı olur. Hayvanların varlığı, doğanın dilini anlamamıza onunla daha derin bir bağ kurmamıza olanak tanır. Onları gözlemlemek, yaşamın ne kadar kırılgan ama aynı zamanda ne kadar güçlü olduğunu bize hatırlatır. Hayvanlar, sadece doğal yaşamda değil aynı zamanda insanoğlunun yaşamında da önemli bir yere sahiptir. Onlarla kurduğumuz duygusal bağ, insanın hayvanlara olan sorumluluğunu ve koruma ihtiyacını ortaya koyar. Hal böyle iken nedir bu hayvanların insanoğlundan çektikleri… Geçtiğimiz günlerde Urfa’nın Eyyübiye ilçesinde kuduz vakalarının görülmesi üzerine bazı mahalleler karantinaya alındı. Yetkililerin,  13 köpeğin barınağa alındığı yönündeki açıklamaları kimseyi tatmin etmedi. Hayvan hakları savunucuları Urfa’yı dolaştıklarını ve sokaklarda hiç bir köpeğe rastlamadıklarını belirtmiş. Mahalledeki tüm kedi ve köpekler toplatılmış. Durum size de şaibeli gelmedi mi? Bir günde kuduz tespitinin yapılması mümkün mü? Barınaklara aldıkları kedi ve köpekler bakımsızlıktan perişan olmuş. Ama asıl soru şu diğer hayvanlar nerede? Toplatılırken ya uyutuldu ya da barınaklarda kötü muameleye maruz kaldılar bilen yok.   Bununla da kalmıyor sessiz dostlarımız çektikleri. Önce sahiplendiriliyorlar sonra ormana terk ediliyorlar. Sadist insanlar tarafından işkence görüyorlar. Cinsel saldırıya bile uğruyorlar. Bazıları, apartman ve site içerisinde hayvanların beslenmesinden bile rahatsız oluyorlar. Sokaklarda, onlara yapılan yuvaları dağıtıyorlar. Ve hayvanlara yönelik yapılan, bunca eylem ve davranış suç değil kabahat olarak görülüyor.   Bakamayacaksınız sahiplenmeyin. Korkuyorsanız yaklaşmayın. Şiddete meyilliniz var ve bunu ağzı dili olmayan bir hayvana uygulayacak kadar acizseniz gidin tedavi olun. Bir insanın bunları yapabilmesi için, içinde nasıl bir kötülük barındırdığını merak ediyorum. Sadece sizin vereceğiniz bir lokma mama ve suya ihtiyacı olan bir hayvana yapılan bu muamelenin neden olduğunu anlamam mümkün değil.  Şimdiler de sokağa bırakılmış yada sokakta yaşayan hayvanları uyutma adı altında bir çözüm bulduğunu düşünen Meclis… Vicdanlarını hiç dinlemediler mi acaba… Yapılması gereken kısırlaştırmayı yapma, aşılamayı bir plan dairesinde gerçekleştirme, üretim çiftliklerini denetleme, hayvan satışına internetten bile izin ver. Sonra ağzı dili olmayan bu masumların ortadan kaldırılmasını çözüm olarak sunun. Pes doğrusu Çözüm olarak sunulan yöntemin, ne dinimizde ne de kültürümüz de yeri yoktur.2004 yılında çıkarılan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun gerekliliklerini yerine getirmeyip bulunan çözüm önerisini meşrulaştırmak doğru değildir. Anayasa değiştirmek, kanun çıkarmak çok kolay. Onu sahada ne kadar uyguladığımız ise büyük soru işareti. Hayvanlara karşı kötü muamelenin durdurulması için belediyelerin etkin sorumluluğu ve Bakanlığın belediyeler üzerinde idari yaptırım etkisi olması gerekmektedir. Faillere etkin engel ve caydırıcı cezalar uygulanmalı. Kapalı alanda sigara içen kişiyle, bir cana kıyan kişi aynı cezayı almamalı… Bu hiç adil değil. Unutulmamalıdır ki; hayvanlar kendilerine sevgi gösterildiği takdirde saldırgan olmazlar. Çocuklarımızı, gelecek nesillerimizi, hayvan sevgisini aşılayarak büyütmeliyiz. Hayvan hakları gerek insanlarımıza gerek hayvanlarımıza yararlı olacak, sürekli gelişen bir hukuk dalı olarak hayatımızda kalacaktır.   UNUTMA SEVGİLİ OKUYUCU; HAYVANLARA KARŞI ACIMASIZ OLAN, İYİ BİR İNSAN OLAMAZ…  
Ekleme Tarihi: 12 Haziran 2024 - Çarşamba
Burcu Ateş

Yaşamak benim de hakkım

Dünya üzerinde hayatın farklı renkleri, sesleri ve hareketleriyle tanışmamızı sağlayan hayvanlar, doğanın vazgeçilmez parçasıdır. Doğada her hayvanın benzersiz bir rolü ve işlevi bulunmaktadır. Örümceklerden balinalara kadar her canlının, doğal döngü içerisinde önemli bir yeri vardır.

Bu roller, ekosistemlerin dengeli ve sağlıklı bir şekilde ilerlemesine yardımcı olur.

Hayvanların varlığı, doğanın dilini anlamamıza onunla daha derin bir bağ kurmamıza olanak tanır. Onları gözlemlemek, yaşamın ne kadar kırılgan ama aynı zamanda ne kadar güçlü olduğunu bize hatırlatır. Hayvanlar, sadece doğal yaşamda değil aynı zamanda insanoğlunun yaşamında da önemli bir yere sahiptir.

Onlarla kurduğumuz duygusal bağ, insanın hayvanlara olan sorumluluğunu ve koruma ihtiyacını ortaya koyar.

Hal böyle iken nedir bu hayvanların insanoğlundan çektikleri…

Geçtiğimiz günlerde Urfa’nın Eyyübiye ilçesinde kuduz vakalarının görülmesi üzerine bazı mahalleler karantinaya alındı. Yetkililerin,  13 köpeğin barınağa alındığı yönündeki açıklamaları kimseyi tatmin etmedi. Hayvan hakları savunucuları Urfa’yı dolaştıklarını ve sokaklarda hiç bir köpeğe rastlamadıklarını belirtmiş. Mahalledeki tüm kedi ve köpekler toplatılmış.

Durum size de şaibeli gelmedi mi?

Bir günde kuduz tespitinin yapılması mümkün mü?

Barınaklara aldıkları kedi ve köpekler bakımsızlıktan perişan olmuş.

Ama asıl soru şu diğer hayvanlar nerede?

Toplatılırken ya uyutuldu ya da barınaklarda kötü muameleye maruz kaldılar bilen yok.

 

Bununla da kalmıyor sessiz dostlarımız çektikleri. Önce sahiplendiriliyorlar sonra ormana terk ediliyorlar. Sadist insanlar tarafından işkence görüyorlar. Cinsel saldırıya bile uğruyorlar. Bazıları, apartman ve site içerisinde hayvanların beslenmesinden bile rahatsız oluyorlar. Sokaklarda, onlara yapılan yuvaları dağıtıyorlar. Ve hayvanlara yönelik yapılan, bunca eylem ve davranış suç değil kabahat olarak görülüyor.

 

Bakamayacaksınız sahiplenmeyin. Korkuyorsanız yaklaşmayın. Şiddete meyilliniz var ve bunu ağzı dili olmayan bir hayvana uygulayacak kadar acizseniz gidin tedavi olun. Bir insanın bunları yapabilmesi için, içinde nasıl bir kötülük barındırdığını merak ediyorum. Sadece sizin vereceğiniz bir lokma mama ve suya ihtiyacı olan bir hayvana yapılan bu muamelenin neden olduğunu anlamam mümkün değil.

 Şimdiler de sokağa bırakılmış yada sokakta yaşayan hayvanları uyutma adı altında bir çözüm bulduğunu düşünen Meclis… Vicdanlarını hiç dinlemediler mi acaba…

Yapılması gereken kısırlaştırmayı yapma, aşılamayı bir plan dairesinde gerçekleştirme, üretim çiftliklerini denetleme, hayvan satışına internetten bile izin ver. Sonra ağzı dili olmayan bu masumların ortadan kaldırılmasını çözüm olarak sunun. Pes doğrusu

Çözüm olarak sunulan yöntemin, ne dinimizde ne de kültürümüz de yeri yoktur.2004 yılında çıkarılan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun gerekliliklerini yerine getirmeyip bulunan çözüm önerisini meşrulaştırmak doğru değildir.

Anayasa değiştirmek, kanun çıkarmak çok kolay. Onu sahada ne kadar uyguladığımız ise büyük soru işareti.

Hayvanlara karşı kötü muamelenin durdurulması için belediyelerin etkin sorumluluğu ve Bakanlığın belediyeler üzerinde idari yaptırım etkisi olması gerekmektedir. Faillere etkin engel ve caydırıcı cezalar uygulanmalı. Kapalı alanda sigara içen kişiyle, bir cana kıyan kişi aynı cezayı almamalı… Bu hiç adil değil.

Unutulmamalıdır ki; hayvanlar kendilerine sevgi gösterildiği takdirde saldırgan olmazlar. Çocuklarımızı, gelecek nesillerimizi, hayvan sevgisini aşılayarak büyütmeliyiz. Hayvan hakları gerek insanlarımıza gerek hayvanlarımıza yararlı olacak, sürekli gelişen bir hukuk dalı olarak hayatımızda kalacaktır.

 

UNUTMA SEVGİLİ OKUYUCU;

HAYVANLARA KARŞI ACIMASIZ OLAN, İYİ BİR İNSAN OLAMAZ…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.