Bu sıralar halk olarak savruluyoruz ama ne tarafa uçuyor yapraklarımız inanın bilmiyoruz. Artık kadın, erkek, çocuk demeden hepimizin psikolojisi bozulmuş durumda gözüküyor. Televizyona bakmaya, sosyal medyaya girmeye, bir yerlerde bir şeyler söylemeye, yorum yapmaya, konuşmaya korkuyoruz. Bizim güzel ülkemizde bizler halk olarak neler yaşıyoruz.
Bir tarafımız açlık, sefalet, bir tarafımız caniler, bir tarafımız kaybolan gençlikler.
Sahi bizim ülkemizde bizler ne tarafa savruluyoruz bileniniz var mı?
Ekonomi diye diye halkı tüketen bir yönetimle verdiğimiz mücadele bizleri bataklığa sürüklerken;
Amcası, annesi, babası, akrabaları tarafından öldürülen işkenceye maruz kalan çocuklar, kaybolan gençlikler bizleri biz olmaktan çıkarıyor. 2024 yılı da Türk halkına iyi gelmedi gibi görünüyor. Artık geleceğe dair umutlar gerçekten tükeniyor. Acaba yönetim tasarruf kapsamına umutlarımızı da mı sürüklüyor.
Bir dönem pandemi dediler aşı dediler hepimizi mecbur bıraktılar yaptırdık ama aşılar mı bizi etkiledi böyle diye düşünmeden geçemiyorum her şeyi hemen kabullenen, cinayetleri sineye çeken, açlığa göz yuman bir toplum olduk. Hastanelerde sağlıkla alakalı doktoru, hemşiresi, hastası herkes şikâyetçi. Ülkemizde neyi tutarsak ne yaparsak elimizde kalıyor. Sokakta yaşayanların sayısı oldukça artıyor, insanlar çocuklarını okula göndermeye korkuyor masrafları deseniz aldı başını gidiyor. Herkes el açmış birilerinden yardım bekliyor kim kime yardım edecek artık bilmiyoruz.
Halk bu kadar zorlukla mücadele ederken birde tasarruf tedbiri altında sömürülen insanlarımız var. Okullarda temizlik görevlisi olmuyor çünkü düşük ücrete çok performans bekleyen bir yönetim sistemimiz mevcut. Çocukların sağlığı bu durumda gene hiçe sayılıyor. Neden bizim ülkemizde her dert ardı ardına geliyor…
Ben sorguluyorum sizler sorgulamıyor musunuz? Hala neden susuyoruz. Her şeyi neden kabul ediyoruz yaşadığımız hayatlar cezaevlerinden daha mı iyi? Korkuyor musunuz gerçekten bu yaşantılarınızdan
Ben çocuklarımın geleceğinden korkuyorum. Her gün okula götürürken acaba kötü niyetli birine, bir öğretmene, bir veliye, birine mi denk gelir diye endişe duyuyorum. Hatta çocuklarımı beş dakika yalnız bırakmaya korkuyorum. Cinayeti, açlığı, yoksulluğu aldığımız maaşları kiralara vermeyi çocuklarımıza yedirecek ekmek bulamayıp şükretmeyi artık bir anne olarak ben kabul etmiyorum sizler neden bu hayatları kabul ediyorsunuz. Bu yazımı okuyan herkesten rica ediyorum neden düşünmüyorsunuz?
Artık gelecek nesil için susmayı bırakmanızın zamanı gelmedi mi? Halk olarak birlik olunursa bu zor günleri de kolay atlatırız ama bizlerden de tasarruf edilmesine göz yumarsanız ne geleceğimiz kalır nede bu ülkede bizi barındırırlar. Unutmayın ki çocuklarınızın geleceği her şeyi sizin elinizden siz kendinizden ödün verirseniz bizi yönetenlerden de bizlerden tasarruf sağlarlar.
Secim de tercihte sizin...