Gamze Pelin Demircan
Köşe Yazarı
Gamze Pelin Demircan
 

Çocuk İstismarı Önlenebilir

Çocuk İstismarı Önlenebilir: Tehlikeli Söylemler ve Gereken Politikalar   Çocuk istismarı, toplumların en derin yaralarından biri ve maalesef bu konuda ortaya atılan bazı tehlikeli söylemler bu sorunu daha da derinleştiriyor. "Bir kereden bir şey olmaz" ya da "çocuğun rızası vardır" gibi söylemler, çocukların güvenliğini ve haklarını hiçe sayan, istismarın normalleştirilmesine zemin hazırlayan ifadelerdir. Bu tür söylemler, hem hukuki hem de ahlaki anlamda büyük bir çöküşün göstergesidir. Bu söylemleri dile getirenler, bilerek ya da bilmeyerek, çocukların haklarını ihlal eden eylemleri savunur hale gelmektedirler. Ancak çocuk istismarı ne bir defa tolere edilebilir ne de bir çocuğun rızası kavramı bu bağlamda düşünülebilir. Çocukların rızası, yaşları ve gelişimsel kapasiteleri itibariyle hukuken ve ahlaken geçersizdir; bu yüzden çocuklar, her türlü istismardan korunmalıdır.   Tehlikeli Söylemler ve Toplumsal Çöküş   "Bir kereden bir şey olmaz" veya "çocuğun rızası vardır" gibi ifadeler sadece bireysel söylemler değildir; bu ifadeler, toplumsal bir yozlaşmanın habercisidir. İstismarın normalleştirilmesine, tolere edilmesine ya da küçümsenmesine neden olan bu söylemler, toplumun vicdanını zayıflatmakta, çocukların maruz kaldığı şiddetin üzerini örtmektedir. Bu tarz ifadeler, toplumun ahlaki yapısını zedeleyerek istismarın yaygınlaşmasına yol açmakta, geleceğimiz olan çocuklarımızı koruyamaz hale gelmemize sebep olmaktadır.   Bu noktada kanun yapıcıların, yalnızca cezai yaptırımları artırmakla yetinmeyip, toplumsal farkındalığı artıracak ve bu söylemleri besleyen yanlış inanışları yıkacak önleyici politikalar üretmeleri gerekmektedir. Çünkü çocuk istismarı, yalnızca yasal düzenlemelerle çözülebilecek bir sorun değildir; aynı zamanda kültürel ve toplumsal normların değiştirilmesini de gerektirir.   Kanun Yapıcıların Rolü ve Çocuk Beyanının Esas Alınması   Çocuk istismarını önlemenin en kritik adımlarından biri, kanun yapıcıların çocuk beyanına gerekli önemi vermeleridir. Çocukların ifade ettiği deneyimlerin ciddiye alınması ve beyanlarının esas kabul edilmesi, istismarla mücadelede büyük bir adımdır. Ancak ne yazık ki, birçok ülkede çocukların beyanı yeterince dikkate alınmamaktadır. Bunun sonucunda çocuklar, maruz kaldıkları istismarı dile getirmekten çekinmekte ya da ifade ettikleri durumlar görmezden gelinmektedir.   Çocuk istismarı vakalarında, çocuğun ifadesinin yeterince ciddiye alınmaması ya da çocuğun ifadesine güven duyulmaması, istismarın devam etmesine ve çocukların daha büyük bir tehlike altında kalmasına neden olur. Çocukların beyanı, yalnızca yargı sürecinde değil, eğitim ve sağlık gibi her alanda dikkate alınmalıdır. Bu beyanların korunması ve desteklenmesi, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde çocukların korunmasına yönelik daha güçlü bir yapı kuracaktır.   Toplumsal Yozlaşma ve Koruma Mekanizmalarının Zayıflığı   Son yıllarda yaşadığımız toplumsal çöküş, çocuk istismarı vakalarının artışında önemli bir rol oynamaktadır. İktidarların, çocukları koruyamaması, sadece bireysel değil, toplumsal bir sorundur. Koruma mekanizmalarının yetersizliği, özellikle mağdur çocukların korunması konusunda ciddi bir zafiyeti gözler önüne sermektedir. Devletin sosyal hizmet kurumlarının yeterince etkin işlememesi, çocukların hem aile içi hem de dışarıdan gelebilecek istismar vakalarına karşı savunmasız kalmasına neden olmaktadır.   Bir toplum, çocuklarını koruyamadığında, geleceğini de koruyamaz. Çocuklar, toplumsal yapının en savunmasız bireyleridir ve bu nedenle devletin öncelikli olarak koruması gereken grup onlardır. Ancak ne yazık ki, günümüzde birçok toplumda çocukları koruma mekanizmaları yetersizdir ve bu eksiklikler, istismarın artmasına sebep olmaktadır.   Çarkı Kırmak: Çocukları Korumak İçin Yapılması Gerekenler   Bu yozlaşmış çarkın kırılması için atılması gereken birkaç temel adım vardır:   1. Toplumsal Farkındalık: Çocuk istismarı konusunda toplumun tüm kesimlerinin bilinçlendirilmesi gereklidir. Eğitim sisteminden medya kuruluşlarına kadar her alanda çocuk haklarına dair kapsamlı bir bilgilendirme süreci başlatılmalıdır. İstismarın normalleştirilmesine izin verilmemeli, bu konuda her türlü yanlış söylem ve davranış şiddetle kınanmalıdır. 2. Önleyici Politikalar: Kanun yapıcılar, cezai yaptırımların yanı sıra istismarı önleyici politikalar geliştirmelidir. Özellikle eğitim, sağlık ve sosyal hizmetler alanlarında çocukların maruz kalabilecekleri tehlikelere karşı koruyucu mekanizmalar kurulmalı ve bu mekanizmalar düzenli olarak denetlenmelidir. 3. Çocuk Beyanına Öncelik: İstismara uğrayan çocukların beyanlarının esas alınması, suçluların adalet karşısında hesap vermesinin önünü açacaktır. Çocuğun yaşadığı travmanın inkar edilmemesi, aksine bu beyanların titizlikle değerlendirilmesi gerekmektedir. 4. Eğitim ve Aile Desteği: Hem aileler hem de eğitimciler, çocukları istismardan koruma konusunda gerekli eğitimi almalıdır. Çocuklara kendi sınırlarını koruma bilinci aşılanmalı, güven duyabilecekleri yetişkinlerle istismarı paylaşmaları teşvik edilmelidir.   Sonuç olarak, çocuk istismarı, önlenebilir bir sorundur. Ancak bunun gerçekleşmesi için toplumsal bilincin yükseltilmesi, tehlikeli söylemlerin bertaraf edilmesi ve kanun yapıcıların etkin önlemler alması gerekmektedir. Çocuklarımızı koruyamadığımız her gün, toplumsal çöküşe bir adım daha yaklaştığımızın farkında olmalı ve bu çarkı kırmak için gereken adımları atmalıyız. Çocuklar, geleceğimizdir ve onların güvenliği, sağlığı ve mutluluğu, hepimizin sorumluluğundadır.
Ekleme Tarihi: 10 Ekim 2024 - Perşembe
Gamze Pelin Demircan

Çocuk İstismarı Önlenebilir

Çocuk İstismarı Önlenebilir: Tehlikeli Söylemler ve Gereken Politikalar

 

Çocuk istismarı, toplumların en derin yaralarından biri ve maalesef bu konuda ortaya atılan bazı tehlikeli söylemler bu sorunu daha da derinleştiriyor. "Bir kereden bir şey olmaz" ya da "çocuğun rızası vardır" gibi söylemler, çocukların güvenliğini ve haklarını hiçe sayan, istismarın normalleştirilmesine zemin hazırlayan ifadelerdir. Bu tür söylemler, hem hukuki hem de ahlaki anlamda büyük bir çöküşün göstergesidir. Bu söylemleri dile getirenler, bilerek ya da bilmeyerek, çocukların haklarını ihlal eden eylemleri savunur hale gelmektedirler. Ancak çocuk istismarı ne bir defa tolere edilebilir ne de bir çocuğun rızası kavramı bu bağlamda düşünülebilir. Çocukların rızası, yaşları ve gelişimsel kapasiteleri itibariyle hukuken ve ahlaken geçersizdir; bu yüzden çocuklar, her türlü istismardan korunmalıdır.

 

Tehlikeli Söylemler ve Toplumsal Çöküş

 

"Bir kereden bir şey olmaz" veya "çocuğun rızası vardır" gibi ifadeler sadece bireysel söylemler değildir; bu ifadeler, toplumsal bir yozlaşmanın habercisidir. İstismarın normalleştirilmesine, tolere edilmesine ya da küçümsenmesine neden olan bu söylemler, toplumun vicdanını zayıflatmakta, çocukların maruz kaldığı şiddetin üzerini örtmektedir. Bu tarz ifadeler, toplumun ahlaki yapısını zedeleyerek istismarın yaygınlaşmasına yol açmakta, geleceğimiz olan çocuklarımızı koruyamaz hale gelmemize sebep olmaktadır.

 

Bu noktada kanun yapıcıların, yalnızca cezai yaptırımları artırmakla yetinmeyip, toplumsal farkındalığı artıracak ve bu söylemleri besleyen yanlış inanışları yıkacak önleyici politikalar üretmeleri gerekmektedir. Çünkü çocuk istismarı, yalnızca yasal düzenlemelerle çözülebilecek bir sorun değildir; aynı zamanda kültürel ve toplumsal normların değiştirilmesini de gerektirir.

 

Kanun Yapıcıların Rolü ve Çocuk Beyanının Esas Alınması

 

Çocuk istismarını önlemenin en kritik adımlarından biri, kanun yapıcıların çocuk beyanına gerekli önemi vermeleridir. Çocukların ifade ettiği deneyimlerin ciddiye alınması ve beyanlarının esas kabul edilmesi, istismarla mücadelede büyük bir adımdır. Ancak ne yazık ki, birçok ülkede çocukların beyanı yeterince dikkate alınmamaktadır. Bunun sonucunda çocuklar, maruz kaldıkları istismarı dile getirmekten çekinmekte ya da ifade ettikleri durumlar görmezden gelinmektedir.

 

Çocuk istismarı vakalarında, çocuğun ifadesinin yeterince ciddiye alınmaması ya da çocuğun ifadesine güven duyulmaması, istismarın devam etmesine ve çocukların daha büyük bir tehlike altında kalmasına neden olur. Çocukların beyanı, yalnızca yargı sürecinde değil, eğitim ve sağlık gibi her alanda dikkate alınmalıdır. Bu beyanların korunması ve desteklenmesi, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde çocukların korunmasına yönelik daha güçlü bir yapı kuracaktır.

 

Toplumsal Yozlaşma ve Koruma Mekanizmalarının Zayıflığı

 

Son yıllarda yaşadığımız toplumsal çöküş, çocuk istismarı vakalarının artışında önemli bir rol oynamaktadır. İktidarların, çocukları koruyamaması, sadece bireysel değil, toplumsal bir sorundur. Koruma mekanizmalarının yetersizliği, özellikle mağdur çocukların korunması konusunda ciddi bir zafiyeti gözler önüne sermektedir. Devletin sosyal hizmet kurumlarının yeterince etkin işlememesi, çocukların hem aile içi hem de dışarıdan gelebilecek istismar vakalarına karşı savunmasız kalmasına neden olmaktadır.

 

Bir toplum, çocuklarını koruyamadığında, geleceğini de koruyamaz. Çocuklar, toplumsal yapının en savunmasız bireyleridir ve bu nedenle devletin öncelikli olarak koruması gereken grup onlardır. Ancak ne yazık ki, günümüzde birçok toplumda çocukları koruma mekanizmaları yetersizdir ve bu eksiklikler, istismarın artmasına sebep olmaktadır.

 

Çarkı Kırmak: Çocukları Korumak İçin Yapılması Gerekenler

 

Bu yozlaşmış çarkın kırılması için atılması gereken birkaç temel adım vardır:

 

1. Toplumsal Farkındalık: Çocuk istismarı konusunda toplumun tüm kesimlerinin bilinçlendirilmesi gereklidir. Eğitim sisteminden medya kuruluşlarına kadar her alanda çocuk haklarına dair kapsamlı bir bilgilendirme süreci başlatılmalıdır. İstismarın normalleştirilmesine izin verilmemeli, bu konuda her türlü yanlış söylem ve davranış şiddetle kınanmalıdır.

2. Önleyici Politikalar: Kanun yapıcılar, cezai yaptırımların yanı sıra istismarı önleyici politikalar geliştirmelidir. Özellikle eğitim, sağlık ve sosyal hizmetler alanlarında çocukların maruz kalabilecekleri tehlikelere karşı koruyucu mekanizmalar kurulmalı ve bu mekanizmalar düzenli olarak denetlenmelidir.

3. Çocuk Beyanına Öncelik: İstismara uğrayan çocukların beyanlarının esas alınması, suçluların adalet karşısında hesap vermesinin önünü açacaktır. Çocuğun yaşadığı travmanın inkar edilmemesi, aksine bu beyanların titizlikle değerlendirilmesi gerekmektedir.

4. Eğitim ve Aile Desteği: Hem aileler hem de eğitimciler, çocukları istismardan koruma konusunda gerekli eğitimi almalıdır. Çocuklara kendi sınırlarını koruma bilinci aşılanmalı, güven duyabilecekleri yetişkinlerle istismarı paylaşmaları teşvik edilmelidir.

 

Sonuç olarak, çocuk istismarı, önlenebilir bir sorundur. Ancak bunun gerçekleşmesi için toplumsal bilincin yükseltilmesi, tehlikeli söylemlerin bertaraf edilmesi ve kanun yapıcıların etkin önlemler alması gerekmektedir. Çocuklarımızı koruyamadığımız her gün, toplumsal çöküşe bir adım daha yaklaştığımızın farkında olmalı ve bu çarkı kırmak için gereken adımları atmalıyız. Çocuklar, geleceğimizdir ve onların güvenliği, sağlığı ve mutluluğu, hepimizin sorumluluğundadır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Öykü Kömür
(10.10.2024 16:17 - #337)
Keşke herkes bu bilinç seviyesine ulaşsa eminim bu gibi durumların büyük oranda çözümünü kolaylaştıracaktır,emeğinize sağlık.
Gamze Pelin Demircan Farkındalık yaratmaya ve mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Mükerrem Gökmen
(11.10.2024 00:42 - #339)
Harika yazınız için teşekkürler.Elinize emeğinize sağlık.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.