Bu aralar kiminle sohbet etsem herkeste bir keyifsizlik hâkim. Ekonomiydi, enflasyondu, siyasi seçimlerdi, kadına, hayvanlara şiddetiydi, insanların birbirini öldürmesiydi derken gündem ya kaotik şeylerle meşgul ya da hiçbir şey yokmuşçasına seçim vaatleri ve müzikleriyle. Sizce de artık sokaklarda bangır bangır bağıran seçim otobüsleri çok yersiz ve gürültü kirliliği değil mi? Ayrılan bütçeler, zaman yaklaştıkça artan şovlar oldukça rahatsız edici üstelik derdim her şeyi siyasete bağlamak elbette değil.
Ben bir birey olarak huzursuz ve kaygılı hissediyorum uzunca zamandır kendimi. Sohbet ettiğim insanlar ve özellikle gençler de nitekim böyleler yaşı daha ilerlemiş olan emeklilerde mutsuz günü kurtarıyorlar sadece. İnsanlar işsiz, gençler üniversite de şu bölümü okumak istiyorum diye hayal kurmak yerine, yurt dışında garsonluk yapsam daha çok kazanırım diye düşünüp bir şekilde ülkeden gitme hayali kuruyor. İşi var olan, düzenini kurmuş orta düzeyli vatandaş ise, alım gücünün yetersizliğinden, sokaklarda artan güvensiz ortamlardan ve şiddetten bazen adaletin geç tecelli ediyor olmasından yakınıyor, çocuklarının geleceği için endişe ediyor.
Genel olarak herkeste bu aralar bir hevessizlik mevcut. Kıştan bahara geçiyor olmanın verdiği ruh hali de etkilidir elbette. Fakat artan enflasyon, gerçekçi olmayan siyasi vaatler, artan nüfus ve trafik sorunları, insanların sık sık cinnet geçiren bunalımlı ruh halleri, kadına ya da hayvana şiddet uygulayanların aldığı iyi hal indirimleri, artan kira ve mutfak masrafları derken sanırım kaygılı ve umutsuz bir ruh haline sahip olmamız da gayet normal.
Polayannacılık, iyi düşünün iyi olsunlar, on adımda on iki adımlar ya da siyasilerin çizdiği pembe tablolardan medet umacak değiliz.
Biliyorum ki birçok kişi de bu ruh haliyle baş etmeye çalışıyor öncelikle kabul edelim ki bahsettiğim tüm bu sorunların basit çözümleri yok, bireysel olarak toplumsal sorunları çözme gücümüz de ancak belli bir oranda. Öncelikli olarak kendi ruh sağlığımızı korumalıyız ki en yakınlarımızla olan ilişkilerimizi hayat düzenimizi, çalışma sistemimizi, zihnimizi ve bedenimizi bu sıkıntılı gündemlere ve günlere heba etmeyelim.
Sosyal desteği, hobilerimizi, bize keyif veren şeylerle vakit geçirmeyi ve hareketi hayatımızdan eksik etmemeliyiz bir de sevdiklerimizi… Savaşlar, ölümler, ekonomik çöküşler ya da yükselişler bireysel bağlamda çok da bizim elimizde olan şeyler değil. Kendimizce iyi olabilme halimizi koruyabilmek için özellikle böyle kaotik zamanlarda kendimizi gözetmeliyiz, bencilce bir yerden bahsetmiyorum bize iyi gelen şeyleri yapmaktan, sevdiklerimizle olmaktan ve destek almaktan bahsediyorum.
Ah Muhsin Ünlü’nün çok sevdiğim sözlerini hatırlarım böyle zamanlarda “Burası dünya yahu burası bu kadar işte”
Bu kaygılarda insanlık hallerimize dahil. Geleceğe umutla bakan yeni nesiller görmek iyi haberler almak, ülkece sanat ve sporda başarılar elde etmek, ekonomik rahatlık istiyoruz hep birlikte. Bunların bir anda olamayacağının da farkındayız elbette. Ancak dayanışmayla, eğitimle, birbirimizin haklarını gözeterek, yaptığımız işleri layıkıyla yaparak adil bir düzeni sağlarsak hayalini kurduğumuz refaha erebiliriz. Bizler birlikte iyileşeceğimizi anladığımız zaman çözümün bir parçası olup şefkatle ilerlersek yol alabileceğiz bu sistemde temennim bu bilince en kısa sürede ulaşabilmek.
Umutla ve sevgiyle kalın daha güzel günlerin temennisiyle sevgiler…