Sartre’ye katılıyor ve arttırıyorum bizler seçimlerimizi ihtiyaçlarımız doğrultusunda yapıyoruz. İhtiyaç deyince öyle büyük şeyler gelmesin aklınıza bu bazen bir eğlence, bazen dinlenme, bazen heyecan, bazen güvenli bir liman nerelerde olmak istediğimizle ilgili benim dünyamda. Bu arada her zaman anlamıyoruz o şeyi niye seçtiğimizi, mantığa oturtamıyoruz. Fark etmeden o dönemki ihtiyacımızı karşılıyoruz aslında. Size de oluyordur bazen, dışarı çıkarken özenle hazırlanıp çıkıyorum fakat o gün, o kıyafetleri asla yakıştıramıyorum kendime, seçimlerimle bağlantı kurmadığım zamanlarda özellikle. Önceden olsa seçmediğim şeyler için pişmanlık duyardım, hele iki seçenek arasında kaldıysam, süreç kötü geçerse ah Esra gördün mü yanlış olanı seçtin derdim. Demek ki seçimlerimizde bizde mutlak bir memnuniyet yaratmıyor. İnsan doğası gereği hedonik uyum ve sürdürülemez bir mutluluk içerisindeyken nasıl mümkün olsun ki her kararımızla sonsuza dek mutlu olmak zaten. Bazen iki seçenek arasında sıkışıp kaldığımızı hissederiz. Ama her iki seçenek de doğru yol olmayabilir. Belki üçüncü bir seçenek vardır ve biz o çırpınışlarda onu görmeyebiliriz. İşte kaos burada başlıyor iyi bir iş teklifi için şehir değişecekse, duygusal bağlamda ilişki kurabileceğin iki kişi arasında kaldıysan, ya da ne bileyim evlilik kararı alabileceğin düzgün bir ilişki isteyip istemediğine karar vermek gibi seçenekler arasında kendini sınırlıyorsan kendinle bağlantında sorunlar yaşayabilirsin. Yani ihtiyaçlarını görmekte zorlanıyorsun o kadar çok zihinde kalıyorsun ki iç sesini duyamaz oluyorsun demek ki. Kimi zaman konfor alanından çıkamıyorsun kimi zaman dalgaları göze alıp o muhteşem suya atlayamıyorsun kafanda kurduklarınla. Sonu kötü de olabilir ama ben şu an bunu istiyorum deyip kararının arkasında da duramıyorsun. Çoğunlukla da bunun sebebi geçmiş yaşantıların, belki kaygıların, belki pişmanlıktan kaçınmak için karar verme süreçlerini uzatma isteğin. Şimdilerde geçmiş seçimlerime bakarken kendime; canım Esra demek o an buna ihtiyacın vardı diğeri zaten tat vermezdi diyorum. Her seçtiğim ve seçmediğim yol benim için, bana göre olan o yüzden biri bana kendi yoluyla ilgili soru sorduğunda beylik laflar etmemeye özen gösteriyorum. Sen ne istiyorsun, içini dinle çünkü bu kararın iyi ya da kötü sonuçlarını da sorumluluğunu da alacak olan kişi sensin. Bu yüzden hayırlarımızda evetlerimiz kadar kıymetli hayatta, seçmediklerimize de seçtiklerimiz kadar ihtiyacımızı temsil ediyor. Toparlayacak olursam Sevgili dostlar seçimlerimiz sadece bizi ilgilendiriyor bedelini de biz ödüyoruz sefasını da biz sürüyoruz. Bir karar alırken de geçmiş yaşantılarımıza, gelecek arzumuza ve o an ki hazlarımıza bakarak fark etmeden seçiveriyoruz. Teknik anlamda birçok detayı var elbette fakat ben biraz daha yüzeysel baktım bugün karar ama süreçlerimize. İhtiyaçlarımızla bağlantı kurduğumuzda seçtiklerimizin ya da seçmediklerimizin anlamlarını daha kolay keşfedebiliriz bence. Ayrıca ikili ilişkilerde karşı tarafın seçimlerini kişisel algılamamalıyız, demek ki onunda başka bir kıymetli ihtiyacı var ki onu gözetiyor. Nasıl ki biz bir seçim yaparken kendimizi gözetiyoruz, bağlantıda olduğumuz insanlarda kendilerine göre olanı gözetiyorlar. Mevzu her zaman bizimle ilgili değildir hatta iddia ediyorum çoğu zaman bizimle hiç ilgili değildir. Orta yol belki bulunabilir ama her konuda değil. Özellikle ilişkilerde… Kendinizle bağlantıda kaldığınız keyifli günler dilerim efendim sevgiler…