Her gün farklı bir konsere gidebiliyorsanız... Her gün farklı bir spor etkinliğine katılabiliyorsanız... Her gün farklı bir söyleşiden feyz alabiliyorsanız... Her gün farklı bir fuarı ziyaret edebiliyorsanız... En sevdiğiniz yazarlar kitabını bizzat takdim edebiliyorsa... En sevdiğiniz şarkıcılara hep bir ağızdan eşlik edebiliyorsanız... En sevdiğiniz sporcular kendi elleriyle formanızı imzalayabiliyorsa... En sevdiğiniz oyuncuların canlı kanlı performanslarına şahit olabiliyorsanız... Beyaz perdedeki sihirli kahramanın gerçek dünyadaki sıcaklığını yakından hissedebiliyorsanız... Modern ve gelenekseli, geçmiş ve geleceği, dünü ve bugünü bir arada yaşayabiliyorsanız... Bir yanda Zeybek’in ihtişamı diğer yanda Salsa’nın Neşesi, bir yanda Horon’un coşkusu ve diğer yanda Tango’nun asaletine şahit olabiliyorsanız... Kısacası kendinizi her gün muhteşem bir kültür - sanat armonisi içerisinde buluyorsanız; Antalya’dasınız demektir! 2003 sonbaharında, üniversite okumak için Antalya’ya gelmiş ve geldiği günden beri her gün “iyi ki Antalya iyi ki” demiş biri olarak; bana bu güzel şehri sevdiren ve her gün daha da bağlanmamı sağlayan, içimdeki sanat tutkusunu fazlasıyla doyuran ve hayallerimin çoğunu gerçeğe dönüştüren bu şehre, bu güzel atmosfere ve bu şehrin çehresini her gün yeniden oluşturan tüm yetkili mercilere teşekkür etmek istiyorum... 4 mevsim, 12 ay, 52 hafta ve 365 gün; güzel şehrimiz Antalya ve Antalya halkı için birbirinden güzel etkinlikler organize eden ve her operasyonda canla başla çalışan harika bir ekip ve harika insanlar var... Bu anlamda Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve her organizasyonu profesyonelce yöneten Antalya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi ekibini saygıyla selamlıyorum... Antalya’ya gelişimin yirminci yılında yazmış olduğum bugünkü köşe yazım, beni bu şehirle bütünleştiren herkese gelmiş olsun... İyi ki varsınız... Saygı ve sevgilerimle... Fatih Haktan Coşkun