Ah Muhsin Ünlü’nün sözleri, kendime ara ara hatırlatırım bunu. Adeta bir duvar yazısı gibidir benim için. Hayat telaşında ne çok unutuyoruz ölümlülüğümüzü, hiç yok olmayacakmışçasına koşuyoruz, sanki dünyaya kazık çakacağız. İşlerimiz yolunda gitmeyince de hemen afallıyoruz, isyan ediyoruz ya da elimizi eteğimizi çekiyoruz bir anda her şeyden. Sahi neden böyle?
Belkide kendimizi fazla kaptırıyoruz sahnedeki rolümüze, her şeye muktediriz sanıyoruz kendimizi ya da son dönemde çokça pompalanan istersen olur, 777’ler, dilekler, garip duygu boşalımlarındandır kim bilir.
Kendimizi fazlaca önemsememiz gerektiği söylemleri, aşırı doz etkisi yaratıyor ruhumuzda . Benmerkezcilikten çıkamayan yanımızı besliyor son zamanların moda söylemleri “sen değerlisin, özelsin, dilediğin her şeye sahip olabilirsin, pozitif ol, zenginlik dilersen zengin olursun” gibi kişisel gelişim kisvesi altında bütün sorunları çözen yeni bir sistem ortaya çıktı.
Benim gözlemlediğim bu sistemin insanların gerçek sorunlarını bazen geçiştirdiği, bazen üstünü örtüp umut tacirliği yaptığı, kısa süreli tatmin sağlayıp gerçekçi sorunlarla yüzleştirmediği yönünde.
"Burası dünya ne çok kıymetlendirdik oysa bir tarla idi ekip biçip gidecektik."
İşi dramatize etmeden ölümlü olduğumuzu tekrar hatırlatmak isterim. Bilakis önce bu gerçekliği kabul etmemiz gerekiyor ve sonrasında hayat senaryosunda her şeyin, her zaman istediğimiz gibi gitmediğini de bilmemiz gerekir. Yüzeysel baktığımızda genel olarak işler iyi gitmediğinde üzülür, durumları kabul etmekte zorlanırız. Oysa elimizden geleni yaptıysak ve olmadıysa durumu kabullenmek yeterlidir, büyük anlamlar çıkarmaya gerek yoktur.
Düşünüyorum da bence içimizde dramaya bayılan yaşlı teyzeler, amcalar olduğu gibi istediği şeyler olmayınca tepinen oğlan ve kız çocukları var. Dünya telaşında yer yer içimizden çıkıveriyorlar. Oysa üç günlük dünya dediğimiz bu alanda hiç ölmeyecekmiş gibi kalp kırıyoruz, yersiz bir para hırsıyla insanlara, doğaya, hayvanlara zarar veriyoruz, savaşlar çıkıyor hiçbir şey yapamıyoruz.
Ölüm gerçeği ile yüzleşmeli her insan. Unutmamalı bu dünyanın geçiciliğini, bir varmış bir yok olacağını. Aslında tam da bunu idrak edince hayatı daha çok keyif alarak ve huzurla yaşıyor insan. Korkarak değil, ilişik yaşayarak, kendini önemsiz şeyler ve kaoslarla heba etmeden, duygularını, ihtiyaçlarını gözeterek.
Her şey olur, herkes gider eninde sonunda hayat biter tıpkı bize hiç sorulmadan dünyaya geldiğimiz gibi. Önemli olan bize ayrılan süreyi nasıl değerlendirdiğimiz. Bunca adaletsizlik, zulüm, kötülük varken üstelik.
Benim kişisel gayem yaşadığım bu ömürde; birilerinin hayatına katkı sunabilmek, dünyayı değiştiremesem de ruhumu, yuvamı temiz tutabilmek, yaşadıklarımla mutlu ve tatmin hissedebilmek, zamanı geldiğindeyse huzurla bu dünyadan ayrılmak.
Hayatınızı anlamlandırıcak güzelliklerle, sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyorum hepimize sevgiler…