Evet, önümüzdeki yılların, günlerin en büyük, en çekilmez sorunu olan barınma problemi ile ilgili bugün biraz konuşmak istiyorum.
Bildiğiniz üzere ülkemizde yaşam artık çok zorlaştı ve anayasal haklarımızı kullanamaz hale getirildik. Bu durumların ilk başlangıçlarında ise Rusya- Ukrayna savaşı esnasında ülkemize savaştan kaçıp gelen yabancılar yer alıyor. Yaşadığımız sıkıntıların ilk başlangıcını maalesef ki onlar oluşturuyor. Hiçbirimiz savaştan gelen kadına çocuğa diyecek bir şey bulamayız fakat bunlar savaştan mı kaçmış yoksa ülkemize yerleşip bizleri mi dışlıyorlar onu bilemiyoruz. Sahillere baktığımız da her yer onlarla dolu alışveriş merkezleri keza aynı şekilde ama biz Türk halkına baktığımız da durum tam tersi çünkü bizler kendi ülkemizde maalesef ki değersiz vatandaşlarız. Hayatımızı onlara göre idame ettiriyoruz. Onlar ve onların çocukları rahat bir yaşam sürerken bizim ülkemizde bizler kendi ülkemizde oturacak kiralık ev dahi bulamıyoruz. Şimdi diyeceksiniz ki neden konuyu yabancılara bağlıyorsunuz...
Çünkü onlar gelene kadar ülkemizde ya da yaşadığımız şehir de senelik kira diye bir kavram yoktu veya tahliye taahhütnamesi zorbalığı yoktu. Yani vardı ama yok denecek kadar az kişi uyguluyordu fakat onlar ülkemize gelmeye başladıklarında oturacakları evlerin senelik kiralarını sorgulamadan peşin verdiler ve gene maalesef ki diyorum bizim Türk halkına ev sahibi olanlara yabancılardan gelen toplu paralar tatlı geldiği için herkes kiracısını çıkarmaya ve zorbalıklara başvurmaya başladı.
Artık kimse evinde bir asgari ücretli çalışanı ya da emekliyi istemez hale geldiler veya demin de bahsettiğim gibi bir senelik kira bedellerini toplu istediler. Biz Türk halkı maalesef ki bir kısmı bu istenenleri karşılayacak güçte olsa da bir kısmı bunu karşılamayı bırakın o kadar parayı yan yana bile görmemiştir. O kadar para diyorum çünkü bir anda 500 -1000 lira olan ev kiraları en kotu semtlerde bile 5000 -10000 bandına yükseldi ve insanlar sokaklara atılmaya ev bulamamaya başladılar.
Bu durumlar böyle devam ederken kavgalar arttı, insanlar para uğruna birbirlerini gözünü kırpmadan öldürmeye başladılar. Çoluğu çocuğu kimse görmedi veya kimse yaşlı bunlar sokakta kimsesiz ne yaparlar demediler. Yani anlayacağınız yaşanılanlar para aşkı devletin bu durumlara göz yumması çıkardıkları önlemler adı altında geçici çözümler insanların daha da çok birbirlerine düşmelerini sağladı.
Şimdi şartlara bakıldığında ne ev sahiplerine bir şey diyebiliyoruz ne kiracılara. Enflasyon adı altında devlet büyükleri hayatlarını devam ettirirken bizler daha beter durumlarda yaşam savaşı veriyoruz ve mahkemelerde kullandığımız tek koz olan elimizde ki %25 te maalesef ki kaldırılıyor ve biz dar gelirli vatandaşı daha da zor günler bekliyor. Arabulucu diye çıkarılan çözüm bile taraflı olarak devam ediyor arabulucu ara bulmak yerine kiracıların gözünü korkutup ev sahiplerinin istediğini yapmaya zorluyorlar. Şimdi bu durumda dar gelirli vatandaş, adliyenin yolunu bilmeyen yaşlı teyzem veya çocuklarına bakmak zorunda olan bir anne veya baba her şartı kabul etse de ödeyemeyeceği tutarı kabul ettiğinde tekrar adliyelik oluyorlar. Çünkü devletin vatandaşına layık gördüğü asgari ücret zaten ev kiraları kadar emekliler bu durumda zaten perişan...
Şimdi soruyorum sizlere belki de bana diyorsunuzdur madem bu kadar vatandaş mağdur neden kimse yok sokaklarda. Bu durumu da şöyle özetleyeceğim bizim ülkemizde maalesef ki adalet sadece bir kelime bir isimden ibaret ve hak arayan meydana çıkan suçlu ilan ediliyor diye düşünüyorlar herkes geçim derdinde ve korkuyorlar aslında korktukları şeyi yapmazlarsa daha da mağduriyet yaşayacaklarını unutuyorlar. Biz iki senedir kiracılar dayanışması olarak bir mücadele veriyoruz fakat dediğim gibi insanların korkuları yüzünden meydanda birliği sağlayamıyoruz.
Bir bakan çıkıyor açıklama yapıyor kiracıların %25 tutarının kaldırılacağını serbest piyasaya müdahale edilmeyeceğini söylüyor. Peki ya temmuzdan sonra bizleri neler bekliyor adliyelerde biz %200 -300 yapılan zamları kabul etmediğimiz de kendimizi neyle savunacağız bizler kira zamlarını nasıl karşılayacağız veya adliyelerin yoğunluğunun önüne nasıl geçilecek bunları hiç düşünüyor muyuz?
Vatandaşın en büyük sorunu olan barınma sorunu televizyona geçip bir çırpıda kaldırıyoruz var ediyoruz demeyle çözülmüyor. Bu sorunlara göz yummayı ne zaman bırakacaksınız bu ülkede kendi vatandaşınızı daha ne kadar görmezden geleceksiniz bu ev kiraları yüzünden gençler evlenmiyor, evliler çocuk yapmıyor, çocuğu olanlar okutamıyor bu duruma Türk halkı olarak devlet sessiz kalıyor diye bizlerde mi sessiz kalacağız yoksa çıkıp sokaklarda hakkımızı mı arayacağız. Geçen sene ihracat konusunda domatesçiler birlik oldu bir yol kapattılar iki saat sürmeden sorunları çözüldü bu ülkede bu şehirde kiracı yok mu sizler evlerinizde daha ne kadar korkuyla oturacaksınız, sokağa atılmak için memur bekleyeceksiniz soruyorum sizlere daha ne kadar susacaksınız. Susanlara sesleniyorum dara düştüğünüz de kimseye kızmayın çünkü sizler bunu hak ediyorsunuz. Çocuklarının geleceğinin hakkına sahip çıkmayan hiç kimse kızma hakkına da sahip değildir. Barınma anayasal bir haktır ve hakkınızı aramazsanız tüm anayasal haklarımızın elimizden gidişini hep birlikte izlemek zorunda kalacağımızı sizlere üzülerek söylemek zorundayım. Ben çocuklarımın anayasal haklarından mahrum şekilde büyümelerini sokağa atılma korkusuyla yaşamalarını kabul etmiyorum ve devlet bizlerin sorunlarına çözüm getirene kadar da tüm herkesi meydanlara davet ediyorum. Unutmayın ki birlikten kuvvet doğar. Birlik olursak başarırız. Kiralara karşı Türk halkı yenilip yaşamdan vazgeçmesin diye hep birlikte mücadeleye.