Eşber Oktay
Köşe Yazarı
Eşber Oktay
 

Sorumluluk

Soru: Avustralya ulaştırma bakanı, şahsi işi için makam arabasını kullandığı ve devlete 750 dolarlık masraf oluşturduğu için yetkilerini doğru kullanmadığı, halkın gözünde güvensizlik oluşturduğu, ulaştırma bakanlığı pozisyonunda daha fazla kalmanın zarar vereceğini düşündüğü için özür diledi ve görevinden istifa etti. Benzer şekilde Türkiye’de hükümeti yönetenler, iktidarda olan cumhurbaşkanı, bakanlar vb kişiler Türkiye’de yaşanan deprem, yangın, maden çökmesi gibi afet durumlarında önlemler doğru alınmadığı için yaşamını yitiren binlerce Türk vatandaşına rağmen hiçbir hükümet yöneticisi özür dilemedi ve istifa etmedi. Bu iki durumun oluşmasının sebebi nedir? Ben yaklaşık 1.5 senedir İngiltere’de yaşıyorum ve bu iki durumu kendi içinde objektif cevaplamaya çalışacağım çünkü Türkiye’de yaşadığım zamanlarda bu tip sorulara objektif cevap vermekte zorlanıyordum. Bu iki durumu hem yönetim anlayışlarını hem de toplumsal beklentileri göz önünde bulundurmak önemli. Konular kendi içinde farklı olsa da kamu yöneticilerinin hesap verebilirliği ve topluma karşı sorumlulukları açısından benzer yönleri bulunuyor.   Avustralya’daki Durum Avustralya’da Ulaştırma Bakanı, makam aracını şahsi işlerinde kullandığı için istifa etmesinin kültürel olarak ön plana çıkardığı temel konular var; Şeffaflık ve hesap verebilirlik kültürü: Avustralya gibi demokrasilerde, kamu yöneticileri küçük bir hata yapsalar dahi, bunun kamu vicdanında nasıl yankı bulduğunu dikkate almak zorundalar. Basının ve halkın tepkisi: Medyanın güçlü olması, kamuoyunun yöneticileri sorgulama hakkına sahip olması ve halkın yönetime karşı bilinçli bir denetleyici rol üstlenmesi, bu tür istifaları teşvik ediyor. Siyasi etik ve örnek oluşturma: Bir bakanın küçük bir mali usulsüzlük sebebiyle istifa etmesi, diğer kamu görevlileri için caydırıcı bir etki yaratıyor.   Türkiye’deki Durum Türkiye’deki yaşananlar ise doğrudan can kaybına yol açan felaketlerde yönetimdekilerin sorumluluğunu tartışmaya açıyor. Özellikle depremler, maden faciaları ve yangınlar gibi olaylarda önleyici tedbirlerin eksikliği, halkın devlete olan güvenini sarsabiliyor. Ancak burada istifa mekanizmasının devreye girmemesi, bazı toplumsal ve kültürel dinamiklerden kaynaklanıyor: Türk Siyasi Kültüründe İstifa Algısı Türkiye’de istifa, bir sorumluluk üstlenme göstergesi olmaktan çok, yenilgiyi kabul etme ve zayıflık olarak algılanabiliyor. Osmanlı’dan bu yana devam eden yönetim anlayışında, devlet otoritesinin zedelenmemesi için yöneticiler genellikle hatalarını kabul etmek yerine krizleri yönetmeye odaklanıyorlar. İtibar zedelenmesini kabul etmek yerine, agresif tutum da gösterebiliyorlar. Halkın Algısı ve Otoriteye Bakışı Türk halkı, yöneticilerden "babacan" bir figür olmalarını bekler. Bir yöneticinin istifası, bazen halkın gözünde "sorundan kaçma" veya "yerine daha kötü biri gelebilir" endişesi yaratabilir. Oysa Avustralya gibi Batı demokrasilerinde istifa, sorumluluk almanın bir yolu olarak görülür ve yönetimin devamlılığı için olumlu bir adım olarak değerlendirilir. (Avustralya’ya batı dememin sebebi, hükümet anlayışı ve halk kültürünün İngiltere güdümlü olması ve Commonwealth ülkelerinden biri olduğu içindir) Hesap Verebilirlik Kültürü ve Hukuki Mekanizmalar Türkiye’de felaket sonrası hesap sorma mekanizmaları genellikle bürokrasi içinde uzun süreçlere yayılıyor olması ve kendi içinde mekanizmalarının eritilmesi, yok edilmesi söz konusudur. Halkın yöneticilerden doğrudan özür ve istifa beklemesi yerine, çoğu zaman "devlet gereğini yapar" anlayışı baskın olmasından kaynaklanıyor. Ancak bu yaklaşım, zaman içinde halkın devlete olan güvenini zedelemektedir.   Türk Halkının Vicdanını Rahatlatmak ve Devletin Güvenilirliğini Korumak için neler yapılabilir? Türkiye’de bir yönetici istifa ettiğinde, bunun bir zayıflık değil, bir erdem olarak görülmesi için toplumsal bilinç ve farkındalık artırılabilir. İstifa eden bir yönetici, farklı bir görevde veya danışmanlık rolünde devlete hizmet etmeye devam edebilir. Böylece hem sorumluluk alınmış olur hem de devlet değer verdiği bir yöneticisini kaybetmemiş olur. Türkiye’de halk, devletten bir özür duyduğunda, bunun bir "zaaf" değil, vatandaşına değer veren bir yönetim anlayışı olduğunu benimsemelidir. Böylece Devlet halkı için, halkta devleti için vardır anlayışı karşılıklı olarak pekiştirilmelidir. Felaketlerde hesap verebilirliği ve şeffaflığı artırmak için, devlet kurumlarından bağımsız inceleme komisyonları oluşturulabilir. Bu komisyonlar siyaset üstü olup, ihmal olup olmadığını değerlendirerek halkın güvenini artırabilir.   Başka örnek olarak; 2017 yılında İngiltere’de Grenfell yangın felaketi yaşandı ve 72 kişi hayatını kaybetti. Soruşturmalar tamamlandığında, binayı yapan ve inşaat sırasında malzeme tedarik eden firmaların mevcut yönergelere uygun hareket ettiği belirlendi. Bu nedenle kimse hapis cezası almadı, ancak yönergeler güncellendi. Yangının bir daha yaşanmaması için ülke genelinde seferberlik ilan edilmiş gibi kapsamlı bir çalışma başlatıldı. Riskli binalardaki malzemeler, yeni yönergelere uygun şekilde değiştirilerek güvenlik önlemleri artırılmaya başlandı. Bu büyük çaplı proje sayesinde, felaket sonrası etkili bir yönetim anlayışı sergilendi. Halk da süreci sükûnetle takip etti. Doğru yönetim anlayışı ve sorumluluk bilinciyle, Türk halkı herzaman devletinin yanında olacaktır ve Türk halkının daha iyi imkanlara sahip olmasını sağlayabiliriz. Sağlıkla kalın
Ekleme Tarihi: 05 Şubat 2025 - Çarşamba
Eşber Oktay

Sorumluluk

Soru: Avustralya ulaştırma bakanı, şahsi işi için makam arabasını kullandığı ve devlete 750 dolarlık masraf oluşturduğu için yetkilerini doğru kullanmadığı, halkın gözünde güvensizlik oluşturduğu, ulaştırma bakanlığı pozisyonunda daha fazla kalmanın zarar vereceğini düşündüğü için özür diledi ve görevinden istifa etti. Benzer şekilde Türkiye’de hükümeti yönetenler, iktidarda olan cumhurbaşkanı, bakanlar vb kişiler Türkiye’de yaşanan deprem, yangın, maden çökmesi gibi afet durumlarında önlemler doğru alınmadığı için yaşamını yitiren binlerce Türk vatandaşına rağmen hiçbir hükümet yöneticisi özür dilemedi ve istifa etmedi. Bu iki durumun oluşmasının sebebi nedir?

Ben yaklaşık 1.5 senedir İngiltere’de yaşıyorum ve bu iki durumu kendi içinde objektif cevaplamaya çalışacağım çünkü Türkiye’de yaşadığım zamanlarda bu tip sorulara objektif cevap vermekte zorlanıyordum.

Bu iki durumu hem yönetim anlayışlarını hem de toplumsal beklentileri göz önünde bulundurmak önemli. Konular kendi içinde farklı olsa da kamu yöneticilerinin hesap verebilirliği ve topluma karşı sorumlulukları açısından benzer yönleri bulunuyor.

 

Avustralya’daki Durum

Avustralya’da Ulaştırma Bakanı, makam aracını şahsi işlerinde kullandığı için istifa etmesinin kültürel olarak ön plana çıkardığı temel konular var;

  1. Şeffaflık ve hesap verebilirlik kültürü: Avustralya gibi demokrasilerde, kamu yöneticileri küçük bir hata yapsalar dahi, bunun kamu vicdanında nasıl yankı bulduğunu dikkate almak zorundalar.
  2. Basının ve halkın tepkisi: Medyanın güçlü olması, kamuoyunun yöneticileri sorgulama hakkına sahip olması ve halkın yönetime karşı bilinçli bir denetleyici rol üstlenmesi, bu tür istifaları teşvik ediyor.
  3. Siyasi etik ve örnek oluşturma: Bir bakanın küçük bir mali usulsüzlük sebebiyle istifa etmesi, diğer kamu görevlileri için caydırıcı bir etki yaratıyor.

 

Türkiye’deki Durum

Türkiye’deki yaşananlar ise doğrudan can kaybına yol açan felaketlerde yönetimdekilerin sorumluluğunu tartışmaya açıyor. Özellikle depremler, maden faciaları ve yangınlar gibi olaylarda önleyici tedbirlerin eksikliği, halkın devlete olan güvenini sarsabiliyor. Ancak burada istifa mekanizmasının devreye girmemesi, bazı toplumsal ve kültürel dinamiklerden kaynaklanıyor:

  1. Türk Siyasi Kültüründe İstifa Algısı
    Türkiye’de istifa, bir sorumluluk üstlenme göstergesi olmaktan çok, yenilgiyi kabul etme ve zayıflık olarak algılanabiliyor. Osmanlı’dan bu yana devam eden yönetim anlayışında, devlet otoritesinin zedelenmemesi için yöneticiler genellikle hatalarını kabul etmek yerine krizleri yönetmeye odaklanıyorlar. İtibar zedelenmesini kabul etmek yerine, agresif tutum da gösterebiliyorlar.
  2. Halkın Algısı ve Otoriteye Bakışı
    Türk halkı, yöneticilerden "babacan" bir figür olmalarını bekler. Bir yöneticinin istifası, bazen halkın gözünde "sorundan kaçma" veya "yerine daha kötü biri gelebilir" endişesi yaratabilir. Oysa Avustralya gibi Batı demokrasilerinde istifa, sorumluluk almanın bir yolu olarak görülür ve yönetimin devamlılığı için olumlu bir adım olarak değerlendirilir. (Avustralya’ya batı dememin sebebi, hükümet anlayışı ve halk kültürünün İngiltere güdümlü olması ve Commonwealth ülkelerinden biri olduğu içindir)
  3. Hesap Verebilirlik Kültürü ve Hukuki Mekanizmalar
    Türkiye’de felaket sonrası hesap sorma mekanizmaları genellikle bürokrasi içinde uzun süreçlere yayılıyor olması ve kendi içinde mekanizmalarının eritilmesi, yok edilmesi söz konusudur. Halkın yöneticilerden doğrudan özür ve istifa beklemesi yerine, çoğu zaman "devlet gereğini yapar" anlayışı baskın olmasından kaynaklanıyor. Ancak bu yaklaşım, zaman içinde halkın devlete olan güvenini zedelemektedir.

 

Türk Halkının Vicdanını Rahatlatmak ve Devletin Güvenilirliğini Korumak için neler yapılabilir?

  1. Türkiye’de bir yönetici istifa ettiğinde, bunun bir zayıflık değil, bir erdem olarak görülmesi için toplumsal bilinç ve farkındalık artırılabilir. İstifa eden bir yönetici, farklı bir görevde veya danışmanlık rolünde devlete hizmet etmeye devam edebilir. Böylece hem sorumluluk alınmış olur hem de devlet değer verdiği bir yöneticisini kaybetmemiş olur.
  2. Türkiye’de halk, devletten bir özür duyduğunda, bunun bir "zaaf" değil, vatandaşına değer veren bir yönetim anlayışı olduğunu benimsemelidir. Böylece Devlet halkı için, halkta devleti için vardır anlayışı karşılıklı olarak pekiştirilmelidir.
  3. Felaketlerde hesap verebilirliği ve şeffaflığı artırmak için, devlet kurumlarından bağımsız inceleme komisyonları oluşturulabilir. Bu komisyonlar siyaset üstü olup, ihmal olup olmadığını değerlendirerek halkın güvenini artırabilir.

 

Başka örnek olarak; 2017 yılında İngiltere’de Grenfell yangın felaketi yaşandı ve 72 kişi hayatını kaybetti. Soruşturmalar tamamlandığında, binayı yapan ve inşaat sırasında malzeme tedarik eden firmaların mevcut yönergelere uygun hareket ettiği belirlendi. Bu nedenle kimse hapis cezası almadı, ancak yönergeler güncellendi.

Yangının bir daha yaşanmaması için ülke genelinde seferberlik ilan edilmiş gibi kapsamlı bir çalışma başlatıldı. Riskli binalardaki malzemeler, yeni yönergelere uygun şekilde değiştirilerek güvenlik önlemleri artırılmaya başlandı. Bu büyük çaplı proje sayesinde, felaket sonrası etkili bir yönetim anlayışı sergilendi. Halk da süreci sükûnetle takip etti.

Doğru yönetim anlayışı ve sorumluluk bilinciyle, Türk halkı herzaman devletinin yanında olacaktır ve Türk halkının daha iyi imkanlara sahip olmasını sağlayabiliriz.

Sağlıkla kalın

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (3)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Zyko
(09.02.2025 22:28 - #434)
Ülkelerin yöneticilerinden beklenen davranış biçimi, halkın eğitim ve bilinç seviyesiyle doğrudan ilişkilidir. Türkiye'de istifa, genellikle bir zayıflık veya mağlubiyet olarak görülürken, diğer ülkelerde daha çok bir mahcubiyet, sorumluluk duygusu ve görevi layıkıyla yerine getirememenin bir sonucu olarak değerlendirilir. Özetle, ülkemizin bu konuda kat etmesi gereken daha çok yol var.
Esber Oktay Yorumunuz için teşekkür ederim. Ülkemizin gelişmesi mevcut şartları ve kültürüyle de mümkün ancak kültürümüzden gelen engelleri yine kültürümüze uygun şekilde engel olmaktan çıkarabilirsek, işte ozaman engelleri aşmış oluruz. İngiltere - ABD bu konuda örnek alınabilir ve biz çok daha iyisini yapabiliriz.
Esber Oktay Yorumunuz için teşekkür ederim. Ülkemizin gelişmesi mevcut şartları ve kültürüyle de mümkün ancak kültürümüzden gelen engelleri yine kültürümüze uygun şekilde engel olmaktan çıkarabilirsek, işte ozaman engelleri aşmış oluruz. İngiltere - ABD bu konuda örnek alınabilir ve biz çok daha iyisini yapabiliriz.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Zyko
(09.02.2025 22:28 - #435)
Ülkelerin yöneticilerinden beklenen davranış biçimi, halkın eğitim ve bilinç seviyesiyle doğrudan ilişkilidir. Türkiye'de istifa, genellikle bir zayıflık veya mağlubiyet olarak görülürken, diğer ülkelerde daha çok bir mahcubiyet, sorumluluk duygusu ve görevi layıkıyla yerine getirememenin bir sonucu olarak değerlendirilir. Özetle, ülkemizin bu konuda kat etmesi gereken daha çok yol var.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Zyko
(09.02.2025 22:28 - #436)
Ülkelerin yöneticilerinden beklenen davranış biçimi, halkın eğitim ve bilinç seviyesiyle doğrudan ilişkilidir. Türkiye'de istifa, genellikle bir zayıflık veya mağlubiyet olarak görülürken, diğer ülkelerde daha çok bir mahcubiyet, sorumluluk duygusu ve görevi layıkıyla yerine getirememenin bir sonucu olarak değerlendirilir. Özetle, ülkemizin bu konuda kat etmesi gereken daha çok yol var.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.