Eşber Oktay
Köşe Yazarı
Eşber Oktay
 

Savaş Sanatı

Sizi tehdit eden, üzerinize güç uygulamaya çalışan, baskı yapan, sizi üzmeye çalışan, size şiddet uygulayan birini hayal edin. Karşı taraf bilinçli ya da bilinçsiz fark etmeksizin bir şekilde size şiddet uyguluyor. İşte tam bu anda, size şiddet uygulayanın direk gözlerinin içine bakın. Gözlerinin içine bakmak öyle bir güç ki, size şiddet uygulayan buna asla kayıtsız kalamaz. Bu kesin. %100. Gözlerinin içine baktığınızda, karşı taraf "Aha, sağlam kayaya çarptık..." diyecek ve sizi tehdit olarak algılayacaktır. Bu da kesin. Siz karşı tarafın gözlerinin içine baktıktan sonra, o daha şiddetli saldırmaya başlayabilir. Buna hazırlıklı olmak ve bunun için uğraşmak, hayattan keyif almamızı sağlar. Şiddetin içinde kalabilmek ve şiddete maruz kalırken mevcudiyetinizi koruyabilmek, kendini var etmenin ilk adımıdır. Sadece durabilmek, mevcudiyetini koruyabilmek. Kendini feda etmeden ve saldırmadan sadece durabilmek... Mevcudiyetinizi koruyabilmek: Öfkelenmeden, korkmadan, içine kapanmadan, tedirgin olmadan, saldırıya geçmeden sükûnet içinde durabilmektir. Bunu başardığımızda, zihnimizi özgür tutmayı başarırız. Buna iş hayatında "baskı altında" çalışmak denir, yalnız bu durum sadece iş hayatı için geçerli değildir. Günlük hayatlarımızda da şiddete maruz kalıyoruz. Aile içinde, sosyal çevrenizde, çocuğunuzla, eşinizle, sevgilinizle vs. Şiddet içinde mevcut kalabildiğimiz sürece, özgür zihnimiz ve yaratıcılığımız çalışmaya başlar. Bu sayede baskıyı faydalı tarafa yönlendirmeyi başarırız. Kendimiz ve etrafımız için en faydalı olabilecek düşünceleri üretebilir hale geliriz. Özgür düşünmeyle beraber, maruz kaldığımız şiddetin içeriğini deşifre etmeye başlarız. Bu şöyle bir şey; size saldıran biri ya da birilerinden dolayı tehlike içindesiniz ve siz bir anlığına zamanı durduruyorsunuz. Zamanı durdurduğunuz an, size saldıranların zayıf noktalarını görmeye başlıyorsunuz. Özgür düşünmeye sahip olmadan, karşı tarafın zayıf noktalarını asla göremeyiz. Şöyle düşünün, tehlike anındasınız ve panik içindesiniz. O an sadece kaçmayı düşünüp buna göre hareket edersiniz ya da kolayca kabul edip bir an evvel konudan uzaklaşmak istersiniz. Ya da tehlike anındasınız ve öfkelisiniz. O an sadece saldırmayı düşünürsünüz ve karşı tarafı bir an evvel ekarte etmek istersiniz ya da haklıyken haksız duruma düşebilirsiniz. Benim burada bahsettiğim ikisi de değil. Üçüncü bir yol var ve bu yolu görebilmemiz için önce mevcudiyetimizi koruyabilmeliyiz. Tam da o an, zaman gerçekten yavaşlıyor, hatta duruyor. Yavaş çekim, kare kare görmeye başlıyorsunuz ve duygularınıza kapılmadan durum analizi yapabiliyorsunuz. Durum analizi yaptığınızda, size saldıran kişinin zayıf noktasını görebilirsiniz. Çünkü mevcudiyetinizi koruduğunuz sürece karşı taraf size saldırıya geçtiği an kaybetmiştir. Size saldırana karşı cevap vermezseniz, savaşmıyorsunuz, sadece duruyorsunuz demektir. Mevcudiyetinizi korumanızın tek bir amacı, karşı tarafa en iyi şekilde saldırmanın yolunu bulmaktır. Size saldırana karşı en iyi saldırıyı bulduğunuzda, artık karşı taraf sizin avucunuzun içindedir. Bu durumda saldırıp saldırmamak size kalmıştır. Çünkü yapacağınız saldırı sonucunda mevcut durumunuza ilave, beklentinizi karşılayacak bir iyileşme olmayacaksa, saldırmak anlamsızdır. "Savaşmak" illaki kan dökerek yapılmaz. Psikolojik savaşı kazanamayan, hiçbir savaşı kazanamaz. Sun Tzu, Savaş Sanatı kitabında "İyi komutan önce zihninde kazanır, sonra savaş meydanında uygular. Kötü komutan önce savaşır, sonra kazanmaya çalışır" demiştir. Savaşmayı bilmeyenler, savaşmayı bilenlerin avucunun içindedir. Kullanıldıklarının da farkında değillerdir. İnsan savaşmak için doğmuştur ve bu durum sadece insan için geçerli değildir. Hayat bütün canlıları çamurun içine atar bir de çamurun içinde bizleri dövüştürür. Sonra dönüp arkasına bile bakmaz. Kulağa acımasız gelse de bu gerçektir. İstediklerimizi elde etmenin tek yolu, onu isteyenlerden daha fazla istemek ve onlardan daha akıllı çalışmaktır. Bu durum bir noktadan sonra savaşmayı kendiliğinden getirir. Savaş’ın varlığını sorgulamak anlamsızdır. Savaşmaktan keyif almayan, yaşamaktan da keyif almaz çünkü problem çözmek keyifli bir iştir. Sağlık ve keyif diliyorum.  
Ekleme Tarihi: 31 Mayıs 2024 - Cuma
Eşber Oktay

Savaş Sanatı

Sizi tehdit eden, üzerinize güç uygulamaya çalışan, baskı yapan, sizi üzmeye çalışan, size şiddet uygulayan birini hayal edin. Karşı taraf bilinçli ya da bilinçsiz fark etmeksizin bir şekilde size şiddet uyguluyor.

İşte tam bu anda, size şiddet uygulayanın direk gözlerinin içine bakın. Gözlerinin içine bakmak öyle bir güç ki, size şiddet uygulayan buna asla kayıtsız kalamaz.

Bu kesin. %100.

Gözlerinin içine baktığınızda, karşı taraf "Aha, sağlam kayaya çarptık..." diyecek ve sizi tehdit olarak algılayacaktır.

Bu da kesin.

Siz karşı tarafın gözlerinin içine baktıktan sonra, o daha şiddetli saldırmaya başlayabilir. Buna hazırlıklı olmak ve bunun için uğraşmak, hayattan keyif almamızı sağlar.

Şiddetin içinde kalabilmek ve şiddete maruz kalırken mevcudiyetinizi koruyabilmek, kendini var etmenin ilk adımıdır. Sadece durabilmek, mevcudiyetini koruyabilmek. Kendini feda etmeden ve saldırmadan sadece durabilmek...

Mevcudiyetinizi koruyabilmek: Öfkelenmeden, korkmadan, içine kapanmadan, tedirgin olmadan, saldırıya geçmeden sükûnet içinde durabilmektir.

Bunu başardığımızda, zihnimizi özgür tutmayı başarırız. Buna iş hayatında "baskı altında" çalışmak denir, yalnız bu durum sadece iş hayatı için geçerli değildir. Günlük hayatlarımızda da şiddete maruz kalıyoruz. Aile içinde, sosyal çevrenizde, çocuğunuzla, eşinizle, sevgilinizle vs.

Şiddet içinde mevcut kalabildiğimiz sürece, özgür zihnimiz ve yaratıcılığımız çalışmaya başlar. Bu sayede baskıyı faydalı tarafa yönlendirmeyi başarırız. Kendimiz ve etrafımız için en faydalı olabilecek düşünceleri üretebilir hale geliriz.

Özgür düşünmeyle beraber, maruz kaldığımız şiddetin içeriğini deşifre etmeye başlarız. Bu şöyle bir şey; size saldıran biri ya da birilerinden dolayı tehlike içindesiniz ve siz bir anlığına zamanı durduruyorsunuz. Zamanı durdurduğunuz an, size saldıranların zayıf noktalarını görmeye başlıyorsunuz. Özgür düşünmeye sahip olmadan, karşı tarafın zayıf noktalarını asla göremeyiz.

Şöyle düşünün, tehlike anındasınız ve panik içindesiniz. O an sadece kaçmayı düşünüp buna göre hareket edersiniz ya da kolayca kabul edip bir an evvel konudan uzaklaşmak istersiniz.

Ya da tehlike anındasınız ve öfkelisiniz. O an sadece saldırmayı düşünürsünüz ve karşı tarafı bir an evvel ekarte etmek istersiniz ya da haklıyken haksız duruma düşebilirsiniz.

Benim burada bahsettiğim ikisi de değil.

Üçüncü bir yol var ve bu yolu görebilmemiz için önce mevcudiyetimizi koruyabilmeliyiz. Tam da o an, zaman gerçekten yavaşlıyor, hatta duruyor. Yavaş çekim, kare kare görmeye başlıyorsunuz ve duygularınıza kapılmadan durum analizi yapabiliyorsunuz. Durum analizi yaptığınızda, size saldıran kişinin zayıf noktasını görebilirsiniz. Çünkü mevcudiyetinizi koruduğunuz sürece karşı taraf size saldırıya geçtiği an kaybetmiştir.

Size saldırana karşı cevap vermezseniz, savaşmıyorsunuz, sadece duruyorsunuz demektir.

Mevcudiyetinizi korumanızın tek bir amacı, karşı tarafa en iyi şekilde saldırmanın yolunu bulmaktır.

Size saldırana karşı en iyi saldırıyı bulduğunuzda, artık karşı taraf sizin avucunuzun içindedir.

Bu durumda saldırıp saldırmamak size kalmıştır. Çünkü yapacağınız saldırı sonucunda mevcut durumunuza ilave, beklentinizi karşılayacak bir iyileşme olmayacaksa, saldırmak anlamsızdır.

"Savaşmak" illaki kan dökerek yapılmaz. Psikolojik savaşı kazanamayan, hiçbir savaşı kazanamaz. Sun Tzu, Savaş Sanatı kitabında "İyi komutan önce zihninde kazanır, sonra savaş meydanında uygular. Kötü komutan önce savaşır, sonra kazanmaya çalışır" demiştir.

Savaşmayı bilmeyenler, savaşmayı bilenlerin avucunun içindedir. Kullanıldıklarının da farkında değillerdir.

İnsan savaşmak için doğmuştur ve bu durum sadece insan için geçerli değildir. Hayat bütün canlıları çamurun içine atar bir de çamurun içinde bizleri dövüştürür. Sonra dönüp arkasına bile bakmaz. Kulağa acımasız gelse de bu gerçektir.

İstediklerimizi elde etmenin tek yolu, onu isteyenlerden daha fazla istemek ve onlardan daha akıllı çalışmaktır. Bu durum bir noktadan sonra savaşmayı kendiliğinden getirir.

Savaş’ın varlığını sorgulamak anlamsızdır.

Savaşmaktan keyif almayan, yaşamaktan da keyif almaz çünkü problem çözmek keyifli bir iştir.

Sağlık ve keyif diliyorum.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.