Vefat haberi geldiğinde, “Son bir yıl boyunca o kadar çok mücadele etti ve o kadar çok
zorluğun üstesinden geldi ki artık dinlensin… “diye düşünmüştüm.
Yaşadığı zorluklara takılmadan, olanı olduğu gibi kabul edip toparlanmaya çalıştı ve iki kızının olağanüstü desteğiyle her defasında daha fazla güçlenmeye çalıştı.
“Sevginin iyileştirici gücü vardır” sözünün gerçek olduğunu, tıbbın ve matematiğin yetmediği
yerlerde bu gücün dengeleri istediğimiz yöne çevirdiğine defalarca şahit oldum.
Kayınpederim vefat ettiğinde, emniyet teşkilatından polisler de oradaydı ve onun için cenaze
töreni düzenlemek istediler.
Kayınpederim, musalla taşına polis mangasının omuzlarında Türk bayrağına sarılı şekilde getirildi. Devletine 40 küsür sene hizmet etmiş 1. sınıf Emniyet Müdürüydü ve meslek hayatı boyunca örnek insan olmayı başardı. Hizmet ettiği yıllar boyunca nasıl bir etki bırakmışsa, emniyet teşkilatı onu törenle uğurladı.
Onun gibi yaşamak ve ölmek herkese nasip olmaz…
Ondan çok şey öğrendim.
Mesleğine aşık bir polisti ve ailesi onun herşeyiydi.
Son bir senesinde, sağlığına tekrar kavuşmak için verdiği mücadeleyi ve iki kız çocuğunun
onun için yaptıklarını hayranlıkla izledim.
Onlara olan sevgimin ve saygımın ifadesi olarak bu hikayeyi yazdım.
Bu hikayede anlattıklarım sadece gerçeklerdir ve her ölüm hikayesi mutsuz sonla bitmez.
Şimdi yattığın yerde bizi bekle…
Kayınpederime, kayınvalideme, eşime ve kız kardeşine hep hayran kalacağım.
Hikayeyi okuyanlardan rahmet dualarını rica ediyorum.
Gerçek kahramanlar pelerin takmazlar.
İki kız çocuğunun pelerine ihtiyacı olmadı…