Bu hafta yazıya nasıl nereden başlamalıyım inanın bende bilmiyorum. Ülkecek çok değişik günlerden geçiyoruz. Artık fikirlerimizi söylerken bile iki üç kere düşünerek söylemek zorunda bırakılıyorken ben buraya düşüncelerimi yazarken de maalesef ki düşünerek yazmak zorunda kalıyorum.
Desem de inanmayın birileri konuşmaktan, yazmaktan vazgeçerse işte o zaman bizler her şeyimizi kaybederiz. Bu ülkede yaşayan bireyler olarak düşünce özgürlüğüne sahibiz ve hepimiz düşüncelerimizi doğru ve yanlış bulduklarımızı özgürce söyleyebilmeliyiz.
Benim bu düşünceme katılanlar olacağı gibi katılmayanlar da illaki olacaktır. Çünkü çok çabuk sindirilen bir toplum olma yolunda ilerliyoruz ve bu yüzden kendi doğduğumuz büyüdüğümüz evlat okutup, yetiştirmeye çalıştığımız ülkemizde susan korkan hak hukuk nedir üstü kapatılan bir topluma dönüşüyoruz. Her şeye olan inancımızı maalesef ki kaybetmeye başlıyoruz. Adeta her şeye susan, konuşmayan aç, susuz, sefalet içinde yaşayan ama yaşarken de şükreden bir toplum oluyoruz. Çünkü şükretmeyip hakkımızı savunmaya kalktığımızda maalesef ki sonumuz dört duvar arkası ya da terörist damgası oluyor. Hakkını arayan insanları adeta terörist ilan eden bir ülkede nefes almaktan korkarak adeta kör, sağır, dilsiz şeklinde yaşamımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Ama ben bu düzenin böyle devam etmesini istemiyorum çünkü haksızlık karşısında susan da dilsiz şeytandır. Bizler özgürce yanlış bulduğumuzu yazalım, konuşalım gerekirse gerektiği yerde bizi yönetenlere karşı dimdik toplum olarak ayakta duralım istiyorum. Bugün bizler de haksızlıklar karşısında konuşmayıp, yazmayı bırakırsak yarın bizler haksızlığa uğradığımızda da kimsenin yanımızda olmasını bekleyemeyiz.
Eminim ki benim gibi düşünen de büyük bir kitle var ülkemizde fakat herkes birbirinden destek görmeyi bekliyor.
Gerçekten öyle acayip bir dönemdeyiz ki insanlar tepki vermekten korkuyor ve bu insanların en büyük problemi olmaya başlıyor.
Baştan beri diyorum ya insanlar bir cümle yazmaya, bir yere mesaj atmaya, aramaya ya da sosyal medyadan paylaşım yapmaya bile üşeniyorlar hatta korkuyorlar. Dibinde yanı başında biri haksızlığa uğradığı zaman onu savunmaktan geri duruyorlar bu korkuları dört duvar ardına düşerim düşünceleri yüzünden zalimin yanında yer alıp mazlumu onlarda eziyorlar.
İşte bu tutarsız davranışlar neticesinde maalesef ki insanların tepkisiz kalmaları toplumu sessiz ve yok olmaya hazır bir şekilde çürümeye sürüklüyor.
Adaletin olmadığından adaletsizlik ten şikâyet edenler, susarak adaletsizliğin en büyük müttefiki oluyorlar.
Diyorum ya işte toplumun sesi gitmiş, aklı yitmiş, sözü bitmiş... Ahlaki yapı yerle bir olmuş, ahlak bitmiş bütün hayat alt üst olmuş.
Ve yine toplum Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır sözünün ispatı olarak şeytanlaşmış vaziyette ve dahası da var ki hala oturup Allah'tan yardım bekliyorlar.
Allah'ın şeytana yardım ettiği nerede görülmüş? Hiç düşünmüyorlar. Ülkecek yaşadığımız bu zor günlerde haklının yanında haksızın her daim karşısında olmak dileği ile.
Sağlıcakla kalın.