Burcu Ateş
Köşe Yazarı
Burcu Ateş
 

Mutsuz insanlar ülkesi

Bireyin hayattan zevk almayıp, monotonluktan ve gündelik sorunlardan sıkıldığı zaman ortaya çıkar bu mutsuzluk. İçine kapanıklık, diğer insanlarla sıkıntı ve dertlerin paylaşılmaması kişilik yapınızın savaşmaktan çok teslim olmaya yatkın olması, mutsuzluğu tetikleyen etkenlerdendir. Peki, neden eskisi gibi kimsenin yüzü gülmüyor? Neden ‘’nasılsın’’ sorusuna aldığımız cevap hep aynı. Mental olarak herkes yorgun. Oysaki yeni bir yılı yeni umutlarla karşılamıştık. Her yıl olduğu gibi beklentiler içine girmiştik. Bazı şeylerin değişebileceğine inanmıştık. İnsan olmak, birçok hak ve sorumluluğu beraberinde getiriyor. Bu süreçte yaşamayı istediğimiz ve istemediğimiz bir çok duyguyu da deneyimliyoruz. Bizler acıdan kaçmaya çalışırken, mutluluğun peşinden koşarken, bir hayli zaman harcıyoruz. Bu koşuşturmacanın sonu her seferinde mutlu bitmiyor maalesef. Bazı sosyal denklemler de bozulunca bu mutsuzluğumuz tırmanışa geçti. Geçim sıkıntısı, yaşanılan zor koşullar, insanların çalışma şartları, kendini güvende hissetmemeleri ve ülkenin içinde bulunduğu durum. Herkesi birer birer umutsuzluğa itti. Toplumu, tehlikeye götüren umut edememek, her şeyi rutine bağlayıp, el etek çekmeye zorladı. İnsanlar arasındaki sosyal ve ekonomik uçurum giderek büyüdü. Ülke ikiye bölündü. Zengin ve mutlular yoksul ve umutsuzlar. Orta halli aile kalmadı. Sokaklar kirasını ödeyemeyen, hasta çocuğunu maddi imkânsızlıklardan dolayı tedavi ettiremeyen, iyi bir eğitim almasına rağmen iş bulamayan insanlarla doldu. Bu mutsuzluklarında haksız değiller sanki… Lafı daha fazla uzatmadan, şuna getirmek istiyorum. Toplumumuzdaki bu mutsuzluk hali hüsnü kuruntu değil. Gerçekten bir sorun Var. Diğer ülkelerle kıyasladığımızda, biz daha az mutluyuz. Nispeten gelişmiş ülkeler arasında sonuncuyuz. Yapılan araştırmalar sonucunda Dünya’nın en mutlu ülkesi neresi biliyor musunuz? İskandinav ülkeleri. Nedir bu mutluluklarının sebepleri; Gelir eşitsizliği yok, güçlü bir sosyal destek var. Sağlık sektörü kamu tarafından finanse ediliyor. Eşitlikçi okullara sahip, hangisini seçerseniz seçin iyi bir eğitim alma olasılığınız yüksek. Hukukun üstünlüğü her şeyden önemli, fikir ve basın özgürlüğü var. Evsiz, sokakta kalan kimse yok, yolsuzluk yok. Ülke, insanların refah içinde yaşayacağı umut verici bir gelecek inşa etmek için çabalıyor. Ya da başka bir deyişle amaç mutlu etmek değil, mutsuzluk kaynaklarını ortadan kaldırmak. İnsanların, kendi hakkında özgürce karar alabildiği, toplumsal destek ve cömertliğin yüksek olduğu toplumların, daha mutlu olduğu aşikar. Bizde de denmez mi, azıcık aşım, ağrısız başım. Yani maddi imkânlar kısıtlı olsa bile insanların mutlu olması mümkün.  Dönüp bu eşsiz topraklarda yaşayan bizlere bakacak olursak; Belki de artık ‘’ hayatımızdaki eksiklikler ne’’? Sorusundan çok ‘’neye sahip olduğumuzun’ ’farkında olmalıyız. Nerede değilsek, orada mutlu olacakmışız gibi hissediyoruz. Âmâ asıl aramamız gereken, nerede mutlu olacağımız değil, olduğumuz yerde nasıl mutlu olacağımızdır. Her değer gibi, mutlulukta bir bedel gerektirir. Eğer mücadele etmiyorsak, faturayı başkalarına değil korkaklığımıza kesebiliriz. Peki, korkak olmak bir kabahat mi? Bence değil. Yapı meselesi sadece. Zaten amacımız suçlu aramak değil. İçinde olduğumuz bu mutsuzluğun sebebi bulmak. Kalıcı olarak toplumsal bir mutluluk isteniyorsa bireysel çabalar haricinde, daha kapsamlı çözümler üretilmeli. Her şeyden önce, hoşgörülü, güvenli ve bir arada olmanın gücünü kavramış bir toplum olmalıyız. Daha cesaretli, sorgulayan, çözüm isteyen, birbirine kenetlenmiş insanları hiç kimse görmezden gelemeyecektir. Yaşanması mümkünken yaşayamadığımız mutluluklara… Unutma Sevgili Okuyucu, En büyük mutluluk, mutsuzluğunun kaynağını bilmektir.
Ekleme Tarihi: 17 Ocak 2024 - Çarşamba
Burcu Ateş

Mutsuz insanlar ülkesi

Bireyin hayattan zevk almayıp, monotonluktan ve gündelik sorunlardan sıkıldığı zaman ortaya çıkar bu mutsuzluk. İçine kapanıklık, diğer insanlarla sıkıntı ve dertlerin paylaşılmaması kişilik yapınızın savaşmaktan çok teslim olmaya yatkın olması, mutsuzluğu tetikleyen etkenlerdendir. Peki, neden eskisi gibi kimsenin yüzü gülmüyor? Neden ‘’nasılsın’’ sorusuna aldığımız cevap hep aynı. Mental olarak herkes yorgun. Oysaki yeni bir yılı yeni umutlarla karşılamıştık. Her yıl olduğu gibi beklentiler içine girmiştik. Bazı şeylerin değişebileceğine inanmıştık. İnsan olmak, birçok hak ve sorumluluğu beraberinde getiriyor. Bu süreçte yaşamayı istediğimiz ve istemediğimiz bir çok duyguyu da deneyimliyoruz. Bizler acıdan kaçmaya çalışırken, mutluluğun peşinden koşarken, bir hayli zaman harcıyoruz. Bu koşuşturmacanın sonu her seferinde mutlu bitmiyor maalesef. Bazı sosyal denklemler de bozulunca bu mutsuzluğumuz tırmanışa geçti. Geçim sıkıntısı, yaşanılan zor koşullar, insanların çalışma şartları, kendini güvende hissetmemeleri ve ülkenin içinde bulunduğu durum. Herkesi birer birer umutsuzluğa itti. Toplumu, tehlikeye götüren umut edememek, her şeyi rutine bağlayıp, el etek çekmeye zorladı. İnsanlar arasındaki sosyal ve ekonomik uçurum giderek büyüdü. Ülke ikiye bölündü. Zengin ve mutlular yoksul ve umutsuzlar. Orta halli aile kalmadı. Sokaklar kirasını ödeyemeyen, hasta çocuğunu maddi imkânsızlıklardan dolayı tedavi ettiremeyen, iyi bir eğitim almasına rağmen iş bulamayan insanlarla doldu. Bu mutsuzluklarında haksız değiller sanki… Lafı daha fazla uzatmadan, şuna getirmek istiyorum. Toplumumuzdaki bu mutsuzluk hali hüsnü kuruntu değil. Gerçekten bir sorun Var. Diğer ülkelerle kıyasladığımızda, biz daha az mutluyuz. Nispeten gelişmiş ülkeler arasında sonuncuyuz. Yapılan araştırmalar sonucunda Dünya’nın en mutlu ülkesi neresi biliyor musunuz?

İskandinav ülkeleri. Nedir bu mutluluklarının sebepleri; Gelir eşitsizliği yok, güçlü bir sosyal destek var. Sağlık sektörü kamu tarafından finanse ediliyor. Eşitlikçi okullara sahip, hangisini seçerseniz seçin iyi bir eğitim alma olasılığınız yüksek. Hukukun üstünlüğü her şeyden önemli, fikir ve basın özgürlüğü var. Evsiz, sokakta kalan kimse yok, yolsuzluk yok. Ülke, insanların refah içinde yaşayacağı umut verici bir gelecek inşa etmek için çabalıyor. Ya da başka bir deyişle amaç mutlu etmek değil, mutsuzluk kaynaklarını ortadan kaldırmak. İnsanların, kendi hakkında özgürce karar alabildiği, toplumsal destek ve cömertliğin yüksek olduğu toplumların, daha mutlu olduğu aşikar. Bizde de denmez mi, azıcık aşım, ağrısız başım. Yani maddi imkânlar kısıtlı olsa bile insanların mutlu olması mümkün.

 Dönüp bu eşsiz topraklarda yaşayan bizlere bakacak olursak; Belki de artık ‘’ hayatımızdaki eksiklikler ne’’? Sorusundan çok ‘’neye sahip olduğumuzun’ ’farkında olmalıyız. Nerede değilsek, orada mutlu olacakmışız gibi hissediyoruz. Âmâ asıl aramamız gereken, nerede mutlu olacağımız değil, olduğumuz yerde nasıl mutlu olacağımızdır. Her değer gibi, mutlulukta bir bedel gerektirir. Eğer mücadele etmiyorsak, faturayı başkalarına değil korkaklığımıza kesebiliriz. Peki, korkak olmak bir kabahat mi? Bence değil. Yapı meselesi sadece. Zaten amacımız suçlu aramak değil. İçinde olduğumuz bu mutsuzluğun sebebi bulmak. Kalıcı olarak toplumsal bir mutluluk isteniyorsa bireysel çabalar haricinde, daha kapsamlı çözümler üretilmeli. Her şeyden önce, hoşgörülü, güvenli ve bir arada olmanın gücünü kavramış bir toplum olmalıyız. Daha cesaretli, sorgulayan, çözüm isteyen, birbirine kenetlenmiş insanları hiç kimse görmezden gelemeyecektir. Yaşanması mümkünken yaşayamadığımız mutluluklara… Unutma Sevgili Okuyucu, En büyük mutluluk, mutsuzluğunun kaynağını bilmektir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.