Son yıllarda hızla artan şekilde uyuşturucu madde kullanımı, farklı sosyal katmanlarda farklı şekillerde var olarak aileleri, ülkeleri, derinden yaralayan, ırk ve etnik farklılık ayırmadan halkın yüzleşmek durumunda kaldığı, bir halk sağlığı problemi haline gelmiştir. Bağımlılık yaptığı bilinen sigara, alkol, uyuşturucu gibi maddelerle mücadele etmek giderek zorlaşmaktadır.
Türkiye’de ve Dünya da bu oranların hızla arttığını görebiliyoruz... Maddeye başlama yaşları, ise gittikçe düşmektedir.
Ruhsal bunalımda olan gençler, bu maddeleri kullanmaya daha meyilli olmakta. Yaşadıkları sıkıntılar, aile içindeki huzursuzluk, kendilerini arkadaşlarına, çevrelerine ve topluma ispat etmek isteyen gençler sigara alkol ve uyuşturucu gibi maddelere oldukça yatkın olabilmektedir. Sorunlarıyla mücadele etmek yerine, birkaç saatliğine kolay mutlu olup unutmayı tercih eden gençler, kendilerini nasıl bir felakete sürüklediklerinin ne yazık ki farkında bile değiller.
Peki, bağımlılık nedir?
Bağımlılık, zarar verici sonuçlar doğurmasına rağmen zararlı olan maddeye ve nesnenin sürekli kullanılmasına, neden olan bir beyin hastalığıdır. Bu hastalığa, zarar verici davranışlar da eşlik eder. Bağımlılık hem beyni hem de davranışları etkileyen bir hastalıktır. Ancak bu hastalığın, tedavi edilebilir bir hastalık olduğu unutmayınız.
Çocuklarınızın bu maddeleri kullandığını nasıl anlarsınız?
Duygulanımında ani değişiklikler olması
Olağanın dışında saldırganlaşması
İştah kaybı
Giderek okula, spora, hobilerine karşı ilgisini kaybetmesi
Daha çok yalan söylemesi
Vücudunda, giysilerinde alışılmışın dışında lekeler, koku veya başka işaretlerin olması şeklinde sıralanabilir.
Bu maddelere, gençlerin ulaşmasını engellemek adına birçok kurum ve kuruluş mücadele etmekte. Fakat, önceliğin bireyin buna ihtiyaç duymayacak şekle gelmesinden yanayım.
Bu bağlamda, okul önleri en tehlikeli bulduğum yerlerden bazılarıdır. Ortaokul düzeyine kadar indiği de bir gerçektir. Bireylere, kendi alanlarını keşfedecek bir ortam yaratabilseydik, gençleri bağımlılıktan kurtarmış olurduk. Burada eğitim sistemine, büyük iş düşüyor. Eğitim sistemi, çocukları yarıştıran bir sistem olmaktan çıkıp hepsini tek ve özel kabul eden bir sistem olmalı. Kendi anlamlarını bulmalarına yardım eden, bir sistem olmalı. Gençler kendince anlamsız bulduğu hayatını, güzelleştirmek için gücünün buna yettiğine inanıyor. Hâlbuki hepsini pırıl pırıl bir gelecek bekliyor.
Bu durumlarda ebeveynlere de çok büyük iş düşmekte. Çocuklarınızın, arkadaş çevrelerini gittiği yerleri bilmeli takip etmelisiniz. Bağımlılık yapabilecek maddelere karşı bilinçlenmeli ve çocuklarınızı sık sık bu konularda uyarmalısınız.
Ülkemizde bağımlılık ile mücadele eden gençleri, tedavide devlet kurumları ne yazık ki oldukça yetersiz kalmaktadır. AMATEM gibi örgütler ihtiyaçlara tam olarak cevap vermemektedir. Maddi durumu olmayan aileler, çaresiz kalmaktadır. Ayrıca bağımlılık tedavisi oldukça zor bir süreçtir. Yeşilay haftasını da kutladığımız bu günlerde bu konunun ne kadar önemli olduğunu tekrar hatırlamaktayız. Kurumların daha kalıcı çözümler bulmasını bekliyoruz. Kullanan ve satışını yapan bireylerin caydırıcı cezalar almasını toplum destekli emniyet güçlerinin tekrar okul önlerine dönmelerinin daha iyi olacağı kanısındayım.
Zararlı alışkanlıkların başlangıcı her zaman ‘’Bir defa denemekten ne çıkar ?’’ ile başlamıştır.
DENEMEYİN GENÇLER! GELECEĞİNİZİ KENDİ ELLERİNİZLE YAKMAYINIZ.
Unutma Sevgili Okuyucu;
Gülmek kana hızlı karışan ve insana mutluluk veren bir ilaçtır. Tek alışkanlığınızın gülmek olması dileğiyle…