Sevgi ve hoşgörünün simgesi olan Mevlana'yı andığımız bir ayda sevgisizlik ve nefret tohumlarının sebep olduğu acı olayları yaşamamız ne yaman çelişkidir!
Evet laik cumhuriyetimize göz dikmiş dinci terör odaklarının hedefindeki pırıl pırıl bir tarih insanından Hablemitoğlu'ndan bahsediyorum.
Hablemitoğlu 22 yıl önce uyararak dikkat çektiği feto vb. Odaklar, 14 yıl sonra hain emellerini gerçekleştirmek istemişlerdir. Aydın görüşlü Atatürkçü ordu mensuplarımızca bu saldırı ve kalkışma bertaraf edilmiş, hevesleri şükür ki kursaklarında bırakılmıştır.
Ders çıkarılmış mıdır? Diye sorarsanız, maalesef kocaman bir HAYIR cevabını vereceğim sizlere. Sadece bu dinci terör odaklarının ismi değişmiş; laik, demokratik, cumhuriyet rejimimize yönelik riskler halen devam etmektedir.
Ayrıca çevre komşularımızdaki yeni emperyalist güçlerin proje ve planlarının gösterime girdiği şu günlerde güzelim ülkemizi büyük tehlikeler de beklemektedir.
Bu sebeplerle milletçe birbirimize daha çok kenetlenerek ülkemizi korumalıyız diye düşünüyorum. Riskli politikalara karşı dikkatli hareket etmeliyiz . Hoşgörü ve insan haklarının, demokrasinin değerinin bilinip bu değerlere dört elle sarilmamiz gereken en önemli zamanlardan geçiyoruz.
Gecmişimizdeki katliam ve acılarımızdan dersler çıkarmalı,dikkatle etrafımızı izleyerek tedbirler almalıyız.
Neyden mi bahsediyorum? Sadece Türkiye Tarihinin değil, Dünya Tarihinin de sayfalarında kara bir leke olan; telafisi mümkün olmayan acıların yaşandığı MARAŞ KATLİAMLAR'ından... Evet işte bu acılardan bahsediyorum.
Eğitimsiz toplumlar galeyana çabuk gelir. Bir de o toplumun sinir uçları olan manevi değerler bahane edilerek kışkırtıldığında -tabirimi lütfen maruz görünüz- ancak yamyamların yapacağı gibi çocuklar kazanlarda pişirilerek katledilir!
Hamile kadınlar vahşi ilkel toplumlardaki gibi karnı deşilerek bebekleriyle öldürülür .
KAHROLSUN YAPAN ve YAPTİRANLAR.
Dilerim, bir daha ülkemizde bu tarz acılar yaşamayız.
Her türlü fiziksel engeller aşılır. Ama kara kalplerdeki kötü emeller ve beyinlerdeki tehlikeli düşünce engellerini aşmak çok zordur.
Mevlana mezarından kalkıp gelse tüm demokrasi ve insan hakları aktivistleri gelse bu engeller aşılır mi? Bilmem!
Bu engelleri aşmak için topyekûn emperyalizme, faşizme ve her türlü mandacılığa, Sevr benzeri tuzaklara savaş açmalıyız.
Bu savaş; eğitimle, öğretimle, sevgiyle, hoşgörüyle ve demokratik laik Türkiye Cumhuriyeti'nin fabrika ayarlarına dönüşü ile, ancak ve ancak bu değerlere sıkı sıkıya bağlı kalarak mümkündür.
Yaratılanı yaratandan ötürü severiz. Komşusu açken tok yatan, bizden değildir. İyiler iyidir.
Dini, dili, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun insan olmaktan geçiyor bütün çözümler...
İnsan olmadıktan, insani duyguları harekete gecirmedikten sonra, hayvani ve vahşi duygulara teslim olmak vahşi kapitalizme hizmet etmektir. "Yaşını büyütüp asılan" ERDAL EREN' e selam olsun .Erdal Eren gibileri asan zihniyetler KAHROLSUN.
SEVGİ, HOŞGÖRÜ, İNSANCA YAŞAMAK varken bu savaşlar bu katliamlar acılar NEDEN!
Barışın sevginin hakim olduğu güzel günlere göreceğiz ÇOCUKLAR.