Diktatör, mutlak güce sahip olan bir liderdir. Bir diktatörlük ise bir diktatör veya küçük zümrenin yönettiği bir devlettir. Kelime, Roma Senatosu tarafından acil durum yönetimi için seçilen bir Roma diktatörü unvanının kökeninden gelmektedir.
Bu terimin kullanımı Roma Cumhuriyetinde başlamıştır. Günümüzde ise sık sık bu terimle karşılaşmaktayız.
Diktatörlük nedir?
Diktatörlük bir yönetim tarzıdır. İleri derecede narsist kişilik yapılarında tezahür eder. Sadece siyasi alanda değil, iş dünyasında özel yaşamımızda hayatımızın her alanında diktatör davranışlara maruz kalırız.
Otoriteye boyun eğilmediğinde bir diktatör tarafından göreceklerinize şaşkınlıkla bakabilirsiniz.
Diktatörlük, farklı ‘iz’’lerde farklı pratiklerde görülür. Bunu anlayabilmek için içinde, faşizm, otoriterizm, ve demokrasi sıralı yönetim süreçleri arasındaki farkları bilmek gerekir. Çünkü; her biri arasındaki fark, ‘izm’ öncesi kelimenin içinde gizlidir.
Örneğin; otoriter diktatörlükte, siz otoriter yönetime karşı olmadığınız sürece yaşarsınız. Yani onun hakkında olumsuz konuşmadığınız sürece var olursunuz.
Totoliter diktatörlükte, siz totaliter yönetimi alkışladığınız ve onayladığınız sürece yaşarsınız. Yani onun hakkında olumlu konuştuğunuz sürece var olursunuz.
Faşist diktatörlükte, siz ondan değilseniz yok olursunuz düşünceye sahip değilseniz bertaraf olursunuz.
Diğer taraftan demokratik yönetimde ise, siz var olduğunuz için onu yaşatırsınız. Onu yaşattığınız sürece, kim olduğunuzun, hangi tarafta olduğunuzun önemi yoktur. Sizde yaşarsınız.
Diktatörlükler, sıklıkla meşruiyetlerini sağlamak veya iktidardaki parti üyelerine teşvikler sağlamak amacıyla, seçimler düzenler ancak bu seçimler muhalefet için rekabetçi değildir. Diktatörlüklerde istikrar, baskı ve siyasi baskıyla sağlanır; bunlar bilgi erişiminin kısıtlanması siyasi muhalefetin izlenmesi ve şiddet eylemlerini içerir. Muhalifleri baskı altına alamayan diktatörlükler, darbe ve devrim yoluyla çökme riskiyle karşı karşıya kalabilirler.
Bir diktatör, genellikle hükümet ve toplum üzerinde tam veya büyük ölçüde güce sahiptir, ancak bazen elitler diktatörün yönetimini gerçekleştirmek için gereklidir. Bu elitler, askeri subaylar, parti üyeleri veya diktatörün ailesi olabilir. Elitler aynı zamanda bir diktatörün başlıca siyasi tehditlerindendir. Çünkü güçlerini kullanarak diktatörlüğü etkileyebilir veya devirebilirler.
Bir diktatörlüğe karşıtlık, diktatörlüğün bir parçası olmayan tüm fraksiyonları ve rejimi desteklemeyen herkesi temsil eder.
Diktatörler kendilerine diktatör denilmesinden genellikle hoşlanmazlar. Ağzından çıkan sözün mutlak emir olduğu, yapılması gerekeni ‘’ dikte eden ‘’ kişidir hâlbuki diktatör.
Seçimle iktidara gelmek, iktidarın diktatörlük olmadığına yeterli işaret değildir. Eğer bir ülkede devlet başkanı, milyonlarca insanı ilgilendiren bir kararın değişmesini bir konferansta veya seyahatte emrediyorsa bir hafta içinde yürürlükteki sistem yerine daha ne konacağı belli olmadan paldır küldür kaldırılıyorsa ülkede diktatörlük var demektir.
Velev Ki kötü çalışan bir sistemi düzeltmek için yapılmış olsun, yöntemin diktatörlük olduğu gerçeğini değiştirmez. Diktatörler korku kültürü yaratarak insanları panik ve huzursuzluğa sürükler ancak. Geçmişten bu güne diktatör olan, diktatörlük ile yönetilen ülkere bakacak olursak ne geçmişlerinin ne de geleceklerinin pek aydınlık olduğu söylenemez. Tek bildiğimiz bir şey var ki bir diktatörün gidişi hep gürültülü, hep hazin bir sonla olmuştur. Ve hiçbir zaman iyi hatırlanmayacaklardır.
UNUTMA SEVGİLİ OKUYUCU;
EN İYİ YÖNETİM, KENDİ KENDİMİZİ YÖNETMEYİ BİZE ÖĞRETEBİLECEK YÖNETİMDİR.