Bir şey oluyor ve artık sen o sen olmuyorsun. Kelimeleri kısaltıyor eşyaları sadeleştiriyorsun. Kalabalıktan kaçıp minimal bir hayatı tercih ediyorsun gösterişsiz saf iyiliğin peşinden koşuyorsun. Dünyaya insana bakış açınızı değiştiriyorsunuz.
Yaşantımızda çoğu zaman bir şeylerin değiştiğini görüyoruz. Çevremiz, düzenimiz, doğamız, alışkanlıklarımız her geçen gün değişiyor. Kimimiz bu değişikliklerin farkında olmazken kimimiz bu değişiklikleri fark edip kabulleniyor veya değişime direnç göstererek kabullenmek istemiyor.
Kabullenmesi zor bir gerçek olsa da değişimin, hayatımızın bir parçası olduğunu unutmamak gerekiyor. Önemli olan, böyle durumlarda konfor alanımızdan çıkarak değişimin varlığını kabul etmek ve ona göre adımlarımızı atmak…
Çünkü değişimin temelinde kabullenmek var.
Değişimi anlayıp kabul ettiğimizde çözülmesi güç görünen düğümleri çözmemiz kolaylaşıyor. Bardağın dolu tarafını daha net görüyor ve değişen duruma daha kolay uyum sağlayabiliyoruz. Fakat değişen her ne ise kabullenmediğimizde, zihnimiz sonsuz olasılıklarla boğuşuyor, olumsuz senaryolar üretebiliyor ve yanlış kararlar alabilme ihtimalimizi maalesef arttırıyor…
Herkesin korkuları kaygıları vardır. Alışkanlıklardan kurtulmak çok zor değişime ayak uydurmak epey zorlayıcı. İnsan her gün aynı şeyleri yaptığı düzende kendini hep güvende hisseder. Bu devamlılığın, alışkanlığın bozulduğunu değiştiğini düşündüğünde ise panikler yolunu şaşırır. Ne yapacağını bilemez beraberinde yapılan hatalar ile yüzleşmek zorunda kalmak daha çok can yakıcı olabilir.
Düşündünüz mü hiç neden değişime direndiğinizi?
Özünde her değişiklik içerisinde belirsizlik barındırıyor. Nedenleri iyi anlaşılamayan ve içeriği tam anlamıyla bilinmeyen değişiklikler, tedirginlik duygusunun ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Bu noktada maalesef zihnimiz, değişim zamanlarında belirsizliğin beraberinde getirdiği soru işaretlerine yanıt aramak yerine sorulara odaklanarak değişimi kabullenmekte güçlük yaşayabiliyor ve değişen koşullara uyum göstermek yerine mevcut durumu korumaya çalışıyor.
Her değişiklik, alışkanlıklarımızı da etkiliyor… Alışkanlıklarımız o kadar güçlü ki davranışlarımızı da çoğu zaman yönetiyor ve şekillendiriyor. Alışkanlıklarımızın bizlere güven duygusunu sağladığını ve konfor hissi sunduğunu söylemek mümkün. Ancak değişim süreci, bu konfor alanından dışarı çıkmamız için bizi zorlamalı alışılagelmiş rutinlerden bizleri uzaklaştırmalı bunun yerine alışkanlıklarımızla aramıza mesafe koyarak değişimi başarılı bir şekilde anlamak ve yönetmek gerektiğini bilmeliyiz.
Her değişiklik, mevcut durumun sonuna gelindiğini hatırlatıyor. İster olumlu ister olumsuz hayatımızdaki her değişim, bir şeyin sona erdiğini ifade ediyor ki zihnimiz sonları ‘’kaybetmek’’ olarak algılayabiliyor. Bu kaybetme duygusu, psikolojik olarak bizleri derinden etkileyebiliyor. Fakat sonuna geldiğimiz her ne ise değişimin, yeni başlangıçların da kapısını aralamak için büyük bir fırsat olduğunu, birçok kazancı beraberinde getirdiğini ve benliğimizin keşfinde bizlere farklı bir bakış açısı kazandırdığını bilmek gerekiyor. Gerçek bitişler, onsuz ilerlemeye karar verdiğinizde gerçekleşir. Kontrol edemediğiniz şeyleri serbest bırakmayı seçin, özgürlük burada yaşar. Her şeye cevap bulmamakla barışık olun, bu devam etmenin ilk adımıdır. Zaman tüm yaraları iyileştirmez, âmâ kabullenmek iyileştirir.
Unutma Sevgili Okuyucu;
Zihniniz en iyi dostunuzdur. Bardağın su dolu tarafını görmesi ve değişimi kabullenmesi için zihninize izin verin. Değiştiremeyeceklerinizin yerine, değişenlere odaklandığınızda, geçmişin aksine şimdiyi yaşamaya başlayabileceksiniz…