Berna Deveci
Köşe Yazarı
Berna Deveci
 

Yanlış Baharların Aşkı

Bilmem burçlara inanır mısınız? Ben inanırım. Kişilik özellikleri çoğu zaman doğru çıkar. Ya da her insanda az çok bulunan özellikler on iki burca bölüştürülmüş de payımıza düşen burcumuza ait özelliklerin bizim kişilik özelliklerimiz olduğuna inandırıldık yüzyıllar boyu. Bilmiyorum. Gözlemlerime göre burçlara ait kişilik özelliklerinin %90 gerçekten tutuyor. Bugünkü konumuz ikizler burcu bir kadının aşk ve ihtirasları. 17 Haziran 1898’de doğdu. Tam bir ikizler burcu kadınıydı. Muammer Bey ile Adeviye Hanım’ın altı çocuğundan biriydi. Babası onu, erkek çocuklarından ayırmayarak iyi bir tahsil almasına müsaade etmişti. Küçük yaşlarında özel dersler almış, ardından İzmir Lisesi’ne ve daha sonra da İstanbul Amerikan Koleji’ne gitmişti. Paris Sorbonne Üniversitesi’nde hukuk eğitimi aldı. İngilizce, Almanca, Fransızca, Arapça ve Farsça biliyordu. Edebiyat, sanat ve müziğe ilgisi büyüktü. (1) İzmir’in işgalden kurtulduğu günlerde çıkan yangınların bütün İzmir’e yayılmasından dolayı İzmir’e ulaşan Türk Ordusu ve Mustafa Kemal’in karargah sıkıntısına evini büyük bir mutlulukla açarak çare olmuştur.   Evet tahminlerinizde yanılmıyorsunuz. Bahsettiğim ikizler burcu kadını Latife Uşaki’nin ta kendisidir. Nam-ı değer ‘’Türkiye’nin ilk first lady’’si. Latife Hanım’ın cumhuriyete giden yolda katkılarını kısaca sıralayacak olursak: Kurtuluş Savaşı sonunda ordunun İzmir’de bulunduğu dönemde evini karargah olarak kullandırmış olması önemlidir. Zira burada ilk manevralar yapılmış, toplantılar düzenlenmiş, Türk ordusu ve zaferin sonuçlarının ne olacağı tasarlanmıştır. Aynı dönemde yabancı devletlere yazılması gereken notayı bizzat yazarak Mustafa Kemal’in İzmir’de kaldığı dönemde tercümanlığını yapmıştır. Eğitimli kişilerin mumla arandığı bu dönemde Latife Hanım ilk anlaşmalar ve yazışmalarda büyük katkı sağlamıştır. Evlilikleri boyunca yabancı basındaki haberleri çevirip Atatürk’e iletmiştir. Yabancı devletlerle yapılmış yazışmalarda etkin rol almış, diplomatik yönden katkı sağlamıştır. (1) Latife Hanım, Mustafa Kemal Paşa’nın dikkatini İzmir’de çekmişti bir kere. Onun düşlediği Türk Kadını İmajı Latife ile hayat bulmuştu adeta. Eğitimli, modern, yeniliklere açık, kültürlü, Türk Kadınını Dünya’da temsil edebilecek doğru kişiydi. Zübeyde Hanım’ın rahatsızlığı arttığında doktorlar Ankara’dan daha yumuşak bir iklime taşınmasını tavsiye ettiklerinde de adres yine Latife Hanım olmuştu. Zübeyde Hanım, son günlerini İzmir’de Latife Hanım’ın evinde geçirmiş, hastalığı burada tedavi edilmeye çalışılmıştı. Annesine karşı ilgisinden dolayı da Paşa’dan tam not alan Latife, Mustafa Kemal Paşa’nın yeni oluşturduğu devletin ilk kadın temsilcisi görevini layıkıyla yapabilecek kabiliyetteydi. 29 Ocak 1923 günü İzmir’de sade bir tören ile evlendiler. Cumhuriyetin ilan edilmesinden 10 ay önce gerçekleşen bu nikah, Osmanlı adetlerine pek uymadı. Nikahlar kadı huzurunda, kadının ayrı bir odada durduğu merasimlerdi. Mustafa Kemal ile Latife nikah sırasında aynı odada bulunarak bu adete aykırı davranmışlardı. (2) Bu durum Osmanlı adetlerine göre bir yenilikti. Buradan da anlıyoruz ki Mustafa Kemal etkilendiği bu genç kadın ile yalnızca bir evlilik yapmıyor yeni devletin yaşam biçimini de belirliyordu. Latife Hanım evliliği süresince Mustafa Kemal ile bütün yurt gezilerine birlikte gitmiştir. Dönem dönem Ankara’da meclis oturumlarına (izleyici bile olsa) katılan ilk kadın olmuştur. Dış basının da ilgisini çekmiş; zarafeti, görgüsü, kültürü ve yabancı dillere olan hakimiyeti ile yeni ve modern Türkiye’nin gurur duyulan yüzü olmuştu. (1) Dışarıdan harika görünen Kemal çifti aynı evin içinde o harikalıktan maalesef giderek uzaklaşıyorlardı. Aradaki yaş farkı, Mustafa Kemal’in ve Latife’nin evlilikten farklı beklentiler içinde olmaları ilk anlaşmazlıkların fitilini ateşledi. Mustafa Kemal’in eşinden beklentisi bilgisi, kültürü ve yaşam tarzıyla Türk Kadınına örnek olmasıydı. Latife’nin eşinde beklentisi ise her yeni evlenmiş genç kızın hayali olan kocası ile baş başa kalmak, romantik vakitler geçirmek ve ilgi alaka idi.   Haliyle ele avuca sığmayan özgür ruhlu ikizler burcu kadını Latife, samimi, heyecanlı ve yenilikçi özelliklerinin yanında; emir almayı sevmeyen, kısıtlanmaktan daralan, farklılıklardan hoşlanan, eğlenceli kişilik özelliklerini Mustafa Kemal’in Çankaya’da sürdürdüğü hayatına uyumlayamadı. İkizler kadını eğlenceli olduğu kadar kendisine zaman ayrılmazsa agresifliği ile de ünlüdür. Hayatı dolu dolu yaşamak ikizler burcunun en temel özelliğidir. Fakat hayatı dolu dolu yaşamak Mustafa Kemal gibi bir kurucu liderin öncelikleri arasında değildi. Taşıyamadılar birbirlerini. Nitekim, tarihi kaynaklar ve dönemin tanıklarının hatıratları incelendiğinde gördüğümüz üzere Mustafa Kemal’in her gece yaptığı toplantıları kendince protesto eden Latife sesini yükseltip kurmayların ve askerlerin gözü önünde eşinden ilgi bekleyince hiç tahmin etmediği bir tepki ile karşılaştı. Sonu hüsran, hayal kırıklığı ve gözyaşı oldu.(2) Mustafa Kemal’in doğum günü kesin olmadığı için burcunu bilemiyoruz. Kalbini değil aklını tercih eden bir özelliği olduğu kesin. Bu durumda koç, aslan, başak olmalı. Disiplinli, kararlarını bekletmeden hayata geçirmesi, olayları her yönü ile değerlendirmesi dikkate alınırsa aslan burcu eleniyor. Geriye başak ve koç kalıyor. Burcu her ne ise ikizler ile uyumlu olmadığı kesin. Birisi hayatının baharında bir genç kız. İhtiraslı ve aşık. Diğeri ülkesine hayatını adamış, tutkusu yeni bir devlet kurmak olan ihtiraslarını, aşklarını on yıllar önce hayal kırıklıkları ve olumsuz şartlar nedeniyle kalbine gömmüş bir akıl adamı… İkisi de haklıydı. Yanlış baharların insanlarıydılar. İlkbaharın içi içine sığmayan neşeli kızı olgun ve omuzlarındaki bin bir yükle yürüyen ihtiraslı sonbahar delikanlısına aşık olmuştu. Birisi hayalindeki kadın imajını sevdi. Diğeri bütün dünyanın saygı duyduğu o komutanın eşi olma fikrine aşık oldu. Gerçekte ne oldu neler yaşandı bilemeyiz. Neye kırıldılar. Zincir nerede koptu tam olarak. Bu onların özeli. Her ne olduysa oldu. Önemli olan ikisinin de Türkiye’nin gururu olduğudur. İkisi de bizim kahramanımız. Ardından gelen first ladyler incelenecek olursa kültür, bilgi ve eğitim olarak Latife Hanım’ı geçen yok sanıyorum. Atatürk bizlere yeni bir yaşam biçimi, cumhuriyet, özgürlük, bağımsızlık gibi değerlerin yanı sıra çıtayı en yukarı hep en yukarı çıkarmamızı yaşantısının her anında öğütlemiş, örneklendirmiştir. Bizler eleştirilerimizi saygılı ve dönemin koşullarına, kişilerin yaşam ve kişilik özelliklerine göre yapmalıyız. Evet Türkiye’nin büyük bir çoğunluğu gibi benim kalbim de Fikriye’de kaldı. Ama Mustafa Kemal gibi bizler de onu kalbimize gömüp, emekleri için sonsuz minnet duyarak Latife Hanım’a gereken sevgi ve saygıyı göstermeliyiz. 12 Temmuz 1975 tarihinde sessiz sedasız aramızdan ayrılan Türkiye’nin saygıdeğer bu hanımefendisinin Kurtuluş Savaşı ve cumhuriyetin ilk yıllarına katkısı çok büyüktür. Bu nedenle ölüm yıldönümünde yaşam öyküsünün küçük bir kısmını sizlerle paylaşarak kendisini anmak istedim. Nur içinde yatsın. Dilerim öyle güzel günler gelir ki ülkeme; bilgisi, kültürü, görgüsü, yaşam biçimi ile çıta daima yükselir. Hep yükselir. Latife Hanım’ı da aşar gider. Berna Deveci Yararlanılan Kaynaklar: Vural Kara, S. (2023), Cumhuriyetin Kuruluşuna Katkı Sunan Türkiye’nin ilk Cumhurbaşkanı Eşi Latife Hanım’ı Saygıyla Anmak (s:111-116). XIII. Uluslararası Sosyal Araştırmalar ve Davranış Bilimleri Konferansı, Antalya Dündar C. (2013), Yaveri Atatürk’ü Anlatıyor. Can Sanat Yayınları A.Ş., İstanbul
Ekleme Tarihi: 12 Temmuz 2024 - Cuma
Berna Deveci

Yanlış Baharların Aşkı

Bilmem burçlara inanır mısınız? Ben inanırım. Kişilik özellikleri çoğu zaman doğru çıkar. Ya da her insanda az çok bulunan özellikler on iki burca bölüştürülmüş de payımıza düşen burcumuza ait özelliklerin bizim kişilik özelliklerimiz olduğuna inandırıldık yüzyıllar boyu. Bilmiyorum. Gözlemlerime göre burçlara ait kişilik özelliklerinin %90 gerçekten tutuyor.

Bugünkü konumuz ikizler burcu bir kadının aşk ve ihtirasları.

17 Haziran 1898’de doğdu. Tam bir ikizler burcu kadınıydı. Muammer Bey ile Adeviye Hanım’ın altı çocuğundan biriydi. Babası onu, erkek çocuklarından ayırmayarak iyi bir tahsil almasına müsaade etmişti. Küçük yaşlarında özel dersler almış, ardından İzmir Lisesi’ne ve daha sonra da İstanbul Amerikan Koleji’ne gitmişti. Paris Sorbonne Üniversitesi’nde hukuk eğitimi aldı. İngilizce, Almanca, Fransızca, Arapça ve Farsça biliyordu. Edebiyat, sanat ve müziğe ilgisi büyüktü. (1)

İzmir’in işgalden kurtulduğu günlerde çıkan yangınların bütün İzmir’e yayılmasından dolayı İzmir’e ulaşan Türk Ordusu ve Mustafa Kemal’in karargah sıkıntısına evini büyük bir mutlulukla açarak çare olmuştur.  

Evet tahminlerinizde yanılmıyorsunuz. Bahsettiğim ikizler burcu kadını Latife Uşaki’nin ta kendisidir. Nam-ı değer ‘’Türkiye’nin ilk first lady’’si.

Latife Hanım’ın cumhuriyete giden yolda katkılarını kısaca sıralayacak olursak:

  • Kurtuluş Savaşı sonunda ordunun İzmir’de bulunduğu dönemde evini karargah olarak kullandırmış olması önemlidir. Zira burada ilk manevralar yapılmış, toplantılar düzenlenmiş, Türk ordusu ve zaferin sonuçlarının ne olacağı tasarlanmıştır.
  • Aynı dönemde yabancı devletlere yazılması gereken notayı bizzat yazarak Mustafa Kemal’in İzmir’de kaldığı dönemde tercümanlığını yapmıştır. Eğitimli kişilerin mumla arandığı bu dönemde Latife Hanım ilk anlaşmalar ve yazışmalarda büyük katkı sağlamıştır.
  • Evlilikleri boyunca yabancı basındaki haberleri çevirip Atatürk’e iletmiştir. Yabancı devletlerle yapılmış yazışmalarda etkin rol almış, diplomatik yönden katkı sağlamıştır. (1)

Latife Hanım, Mustafa Kemal Paşa’nın dikkatini İzmir’de çekmişti bir kere. Onun düşlediği Türk Kadını İmajı Latife ile hayat bulmuştu adeta. Eğitimli, modern, yeniliklere açık, kültürlü, Türk Kadınını Dünya’da temsil edebilecek doğru kişiydi. Zübeyde Hanım’ın rahatsızlığı arttığında doktorlar Ankara’dan daha yumuşak bir iklime taşınmasını tavsiye ettiklerinde de adres yine Latife Hanım olmuştu. Zübeyde Hanım, son günlerini İzmir’de Latife Hanım’ın evinde geçirmiş, hastalığı burada tedavi edilmeye çalışılmıştı. Annesine karşı ilgisinden dolayı da Paşa’dan tam not alan Latife, Mustafa Kemal Paşa’nın yeni oluşturduğu devletin ilk kadın temsilcisi görevini layıkıyla yapabilecek kabiliyetteydi.

29 Ocak 1923 günü İzmir’de sade bir tören ile evlendiler. Cumhuriyetin ilan edilmesinden 10 ay önce gerçekleşen bu nikah, Osmanlı adetlerine pek uymadı. Nikahlar kadı huzurunda, kadının ayrı bir odada durduğu merasimlerdi. Mustafa Kemal ile Latife nikah sırasında aynı odada bulunarak bu adete aykırı davranmışlardı. (2) Bu durum Osmanlı adetlerine göre bir yenilikti. Buradan da anlıyoruz ki Mustafa Kemal etkilendiği bu genç kadın ile yalnızca bir evlilik yapmıyor yeni devletin yaşam biçimini de belirliyordu.

Latife Hanım evliliği süresince Mustafa Kemal ile bütün yurt gezilerine birlikte gitmiştir. Dönem dönem Ankara’da meclis oturumlarına (izleyici bile olsa) katılan ilk kadın olmuştur. Dış basının da ilgisini çekmiş; zarafeti, görgüsü, kültürü ve yabancı dillere olan hakimiyeti ile yeni ve modern Türkiye’nin gurur duyulan yüzü olmuştu. (1) Dışarıdan harika görünen Kemal çifti aynı evin içinde o harikalıktan maalesef giderek uzaklaşıyorlardı. Aradaki yaş farkı, Mustafa Kemal’in ve Latife’nin evlilikten farklı beklentiler içinde olmaları ilk anlaşmazlıkların fitilini ateşledi. Mustafa Kemal’in eşinden beklentisi bilgisi, kültürü ve yaşam tarzıyla Türk Kadınına örnek olmasıydı. Latife’nin eşinde beklentisi ise her yeni evlenmiş genç kızın hayali olan kocası ile baş başa kalmak, romantik vakitler geçirmek ve ilgi alaka idi.  

Haliyle ele avuca sığmayan özgür ruhlu ikizler burcu kadını Latife, samimi, heyecanlı ve yenilikçi özelliklerinin yanında; emir almayı sevmeyen, kısıtlanmaktan daralan, farklılıklardan hoşlanan, eğlenceli kişilik özelliklerini Mustafa Kemal’in Çankaya’da sürdürdüğü hayatına uyumlayamadı. İkizler kadını eğlenceli olduğu kadar kendisine zaman ayrılmazsa agresifliği ile de ünlüdür. Hayatı dolu dolu yaşamak ikizler burcunun en temel özelliğidir. Fakat hayatı dolu dolu yaşamak Mustafa Kemal gibi bir kurucu liderin öncelikleri arasında değildi. Taşıyamadılar birbirlerini.

Nitekim, tarihi kaynaklar ve dönemin tanıklarının hatıratları incelendiğinde gördüğümüz üzere Mustafa Kemal’in her gece yaptığı toplantıları kendince protesto eden Latife sesini yükseltip kurmayların ve askerlerin gözü önünde eşinden ilgi bekleyince hiç tahmin etmediği bir tepki ile karşılaştı. Sonu hüsran, hayal kırıklığı ve gözyaşı oldu.(2)

Mustafa Kemal’in doğum günü kesin olmadığı için burcunu bilemiyoruz. Kalbini değil aklını tercih eden bir özelliği olduğu kesin. Bu durumda koç, aslan, başak olmalı. Disiplinli, kararlarını bekletmeden hayata geçirmesi, olayları her yönü ile değerlendirmesi dikkate alınırsa aslan burcu eleniyor. Geriye başak ve koç kalıyor. Burcu her ne ise ikizler ile uyumlu olmadığı kesin. Birisi hayatının baharında bir genç kız. İhtiraslı ve aşık. Diğeri ülkesine hayatını adamış, tutkusu yeni bir devlet kurmak olan ihtiraslarını, aşklarını on yıllar önce hayal kırıklıkları ve olumsuz şartlar nedeniyle kalbine gömmüş bir akıl adamı…

İkisi de haklıydı. Yanlış baharların insanlarıydılar. İlkbaharın içi içine sığmayan neşeli kızı olgun ve omuzlarındaki bin bir yükle yürüyen ihtiraslı sonbahar delikanlısına aşık olmuştu. Birisi hayalindeki kadın imajını sevdi. Diğeri bütün dünyanın saygı duyduğu o komutanın eşi olma fikrine aşık oldu.

Gerçekte ne oldu neler yaşandı bilemeyiz. Neye kırıldılar. Zincir nerede koptu tam olarak. Bu onların özeli. Her ne olduysa oldu. Önemli olan ikisinin de Türkiye’nin gururu olduğudur. İkisi de bizim kahramanımız. Ardından gelen first ladyler incelenecek olursa kültür, bilgi ve eğitim olarak Latife Hanım’ı geçen yok sanıyorum.

Atatürk bizlere yeni bir yaşam biçimi, cumhuriyet, özgürlük, bağımsızlık gibi değerlerin yanı sıra çıtayı en yukarı hep en yukarı çıkarmamızı yaşantısının her anında öğütlemiş, örneklendirmiştir. Bizler eleştirilerimizi saygılı ve dönemin koşullarına, kişilerin yaşam ve kişilik özelliklerine göre yapmalıyız. Evet Türkiye’nin büyük bir çoğunluğu gibi benim kalbim de Fikriye’de kaldı. Ama Mustafa Kemal gibi bizler de onu kalbimize gömüp, emekleri için sonsuz minnet duyarak Latife Hanım’a gereken sevgi ve saygıyı göstermeliyiz.

12 Temmuz 1975 tarihinde sessiz sedasız aramızdan ayrılan Türkiye’nin saygıdeğer bu hanımefendisinin Kurtuluş Savaşı ve cumhuriyetin ilk yıllarına katkısı çok büyüktür. Bu nedenle ölüm yıldönümünde yaşam öyküsünün küçük bir kısmını sizlerle paylaşarak kendisini anmak istedim.

Nur içinde yatsın. Dilerim öyle güzel günler gelir ki ülkeme; bilgisi, kültürü, görgüsü, yaşam biçimi ile çıta daima yükselir. Hep yükselir. Latife Hanım’ı da aşar gider.

Berna Deveci

Yararlanılan Kaynaklar:

  1. Vural Kara, S. (2023), Cumhuriyetin Kuruluşuna Katkı Sunan Türkiye’nin ilk Cumhurbaşkanı Eşi Latife Hanım’ı Saygıyla Anmak (s:111-116). XIII. Uluslararası Sosyal Araştırmalar ve Davranış Bilimleri Konferansı, Antalya
  1. Dündar C. (2013), Yaveri Atatürk’ü Anlatıyor. Can Sanat Yayınları A.Ş., İstanbul
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Muratreis@gmail.com
(12.07.2024 21:18 - #279)
Güzel bir yazi
Berna Deveci Teşekkür ederim hocam:)
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.