Esra Sarıca
Köşe Yazarı
Esra Sarıca
 

Eğitimciye şiddete susma

Bu başlığı atarken bile kalbim ağrıyor çünkü eğitimciye değil, sağlık çalışanına, kadına, çocuklara, hayvana her türlü canlıyı öldüren bu şiddete sessiz kalmamalıyız artık. Ayrıştırmacı bir yerden yazmak istemezdim bu yazımı fakat dün kaybettiğimiz bir öğretmenin yasını içimde taşıyorum. Uzun zamandır öğretmenliğin itibarsızlaştırıldığını düşünen yer yer velileri tarafından saygısızlığa ve hadsizliğe uğrayan fakat öğrencilerini, mesleğini çok seven bir yerden yazıyorum. Kendimi yer yer bizim zamanımızda öğretmenlere böyle yapılamazdı, söylenemezdi derken buluyorum üstelik bunu korkudan değil saygıdan sevgiden yapmazlardı diyorum. Çünkü bütün meslek gruplarını yetiştiren, hayata hazırlayan, emek ve kutsallık içeren bir meslek öğretmenlik.   Peki neler oldu da bizler bu hale geldik, dün bu ülkede bir öğrenci elinde silahla bir okula girdi ve okul müdürünü öldürdü! Ben uyuyamadım siz uyuyabildiniz mi? Uzunca zamandır medyada sürekli öğretmeni döven veli, öğretmeniyle dalga geçen öğrenci, öğretmeni itibarsızlaştıran söylemler ve uygulamalar görmekteyiz. Ülkemizde  öğretmeni şikayet edebileceğiniz bir mekanizma var fakat öğrenciyi ya da veliyi şikayet edebileceğiniz bir mekanizma yok! Korkuyla oluşturulan hiçbir sistemi onaylamıyorum fakat bir tarafı yüceltirken diğer tarafı pasifleştiren sistem beni korkutuyor tam olarak buralarda adaleti sağlayamadığımızı ve öğretmeni koruyamadığımızı söylüyorum. Ben bu ülkede bir öğretmen olarak, bir kadın olarak, sokakta yürüyen herhangi bir birey olarak korkuyorum. Kişisel önlemler dışında öfkeli bir velinin gelip bana saldırmayacağının, hakaret etmeyeceğinin garantisi olmadığı gibi yaptığında cezası ya da caydırıcılığı da yok. Biz ne ara insanlığımızı, özenimizi, saygımızı bu kadar kaybettik? Bu soruyu ara ara soracağım çünkü cevaplara ihtiyacım var.  Aileler olarak çocuklarımızı özgüvenli, özgür bireyler yetiştireceğiz diye istediğini yapan, başkalarının haklarını gözetmeyen, kafasına buyruk, belki şımarık, öfkeli bireyler yetiştirdiğimizin farkında mıyız? Yetişkinler olarak onlara iyi örnekler olamadığımız gibi yanlışa yönlendirme, olumsuz duygularını zarar verici derecede yaşama, sınırsızca istediklerini elde etmeleri konusunda da bir dünya markası olduk. Bir de tabi şiddete yakınlaştıran oyunlar, sosyal medya, olumsuz uyaranların artması var. Bunların yanısıra en büyük ah’lardan biri de öğretmenine sahip çıkmayan, arkamızda durmayan idarecilerimize,  bakanlarımıza, yasalarımıza ve büyüklerimize. Değerler eğitimini müfredata koyup hayatımızdan çıkardık adeta. Oysa; Bir okul öğretmeni, Atatürk'e oturması için yerini gösterdiğinde; “Ben Cumhurbaşkanı dahi olsam, sınıfta öğretmenden sonra gelirim,” diyerek öğretmene saygı gösterirdi. O, Türk gençliğinin her açıdan iyi yetişmesini ve geliştirilmesini hedefleyen, gençlerle iyi diyalog kuran bir liderdi. Şimdilerdeyse toplumda maddi ve manevi olarak öğretmenin adı yok neredeyse. Eskiden büyüyünce öğretmen ol, doktor ol derlerdi ne kıymetliydi mesleğimiz, şimdi hiçbir şey olamazsan bari öğretmen ol deniyor ya da öğretmen olup zincir marketlerde çalışıyorsun. Üstüne bir de can güvenliğin yok, saygısızlığa ve şiddete de açıksın.  Hatırlatmak isterim “toplumların uygarlık düzeyi, öğretmene verdiği değerle ölçülür”. Atatürk Bu açıdan da bakında değerimiz, uygarlığımız, uğradığımız maddi manevi saygısızlık umudumuzu ve değerimizi sorgulatıyor.  O yüzden tam da bugün susmamalıyız! Şiddetin, saygısızlığın, adaletsizliğin her türlüsüne sesimizi çıkarmalı ve birlik olmalıyız. Çünkü bizim insanlığımız da başkasının başına gelen haksızlığa kayıtsız kalmadığımızda ortaya çıkacak. Ayrıştırmadığım bir yerden söylüyorum şiddetin, adaletsizliğin her türlüsüne  ömrüm yettiğince karşıyım, sevginin ve şefkatin var olduğu, adaletin gözetildiği bir dünya hayal etmekten vazgeçmeyeceğim. Tüm çabam bu niyetlerle kendimce iyi bir insan olmaya çalışmak ve bu perspektifte iyi bireyler yetiştirmeye çalışmak olacak. Sevginin, şefkatin ve şiddetsiz iletişim dilinin kullanıldığı güzel bir dünyaya uyanma niyetiyle iyi günler sevgili okur…  
Ekleme Tarihi: 08 Mayıs 2024 - Çarşamba
Esra Sarıca

Eğitimciye şiddete susma

Bu başlığı atarken bile kalbim ağrıyor çünkü eğitimciye değil, sağlık çalışanına, kadına, çocuklara, hayvana her türlü canlıyı öldüren bu şiddete sessiz kalmamalıyız artık. Ayrıştırmacı bir yerden yazmak istemezdim bu yazımı fakat dün kaybettiğimiz bir öğretmenin yasını içimde taşıyorum. Uzun zamandır öğretmenliğin itibarsızlaştırıldığını düşünen yer yer velileri tarafından saygısızlığa ve hadsizliğe uğrayan fakat öğrencilerini, mesleğini çok seven bir yerden yazıyorum. Kendimi yer yer bizim zamanımızda öğretmenlere böyle yapılamazdı, söylenemezdi derken buluyorum üstelik bunu korkudan değil saygıdan sevgiden yapmazlardı diyorum. Çünkü bütün meslek gruplarını yetiştiren, hayata hazırlayan, emek ve kutsallık içeren bir meslek öğretmenlik.

 

Peki neler oldu da bizler bu hale geldik, dün bu ülkede bir öğrenci elinde silahla bir okula girdi ve okul müdürünü öldürdü! Ben uyuyamadım siz uyuyabildiniz mi?

Uzunca zamandır medyada sürekli öğretmeni döven veli, öğretmeniyle dalga geçen öğrenci, öğretmeni itibarsızlaştıran söylemler ve uygulamalar görmekteyiz.

Ülkemizde  öğretmeni şikayet edebileceğiniz bir mekanizma var fakat öğrenciyi ya da veliyi şikayet edebileceğiniz bir mekanizma yok!

Korkuyla oluşturulan hiçbir sistemi onaylamıyorum fakat bir tarafı yüceltirken diğer tarafı pasifleştiren sistem beni korkutuyor tam olarak buralarda adaleti sağlayamadığımızı ve öğretmeni koruyamadığımızı söylüyorum.

Ben bu ülkede bir öğretmen olarak, bir kadın olarak, sokakta yürüyen herhangi bir birey olarak korkuyorum.

Kişisel önlemler dışında öfkeli bir velinin gelip bana saldırmayacağının, hakaret etmeyeceğinin garantisi olmadığı gibi yaptığında cezası ya da caydırıcılığı da yok.

Biz ne ara insanlığımızı, özenimizi, saygımızı bu kadar kaybettik? Bu soruyu ara ara soracağım çünkü cevaplara ihtiyacım var.  Aileler olarak çocuklarımızı özgüvenli, özgür bireyler yetiştireceğiz diye istediğini yapan, başkalarının haklarını gözetmeyen, kafasına buyruk, belki şımarık, öfkeli bireyler yetiştirdiğimizin farkında mıyız?

Yetişkinler olarak onlara iyi örnekler olamadığımız gibi yanlışa yönlendirme, olumsuz duygularını zarar verici derecede yaşama, sınırsızca istediklerini elde etmeleri konusunda da bir dünya markası olduk. Bir de tabi şiddete yakınlaştıran oyunlar, sosyal medya, olumsuz uyaranların artması var.

Bunların yanısıra en büyük ah’lardan biri de öğretmenine sahip çıkmayan, arkamızda durmayan idarecilerimize,  bakanlarımıza, yasalarımıza ve büyüklerimize. Değerler eğitimini müfredata koyup hayatımızdan çıkardık adeta.

Oysa;

Bir okul öğretmeni, Atatürk'e oturması için yerini gösterdiğinde; “Ben Cumhurbaşkanı dahi olsam, sınıfta öğretmenden sonra gelirim,” diyerek öğretmene saygı gösterirdi. O, Türk gençliğinin her açıdan iyi yetişmesini ve geliştirilmesini hedefleyen, gençlerle iyi diyalog kuran bir liderdi.

Şimdilerdeyse toplumda maddi ve manevi olarak öğretmenin adı yok neredeyse. Eskiden büyüyünce öğretmen ol, doktor ol derlerdi ne kıymetliydi mesleğimiz, şimdi hiçbir şey olamazsan bari öğretmen ol deniyor ya da öğretmen olup zincir marketlerde çalışıyorsun. Üstüne bir de can güvenliğin yok, saygısızlığa ve şiddete de açıksın. 

Hatırlatmak isterim “toplumların uygarlık düzeyi, öğretmene verdiği değerle ölçülür”. Atatürk

Bu açıdan da bakında değerimiz, uygarlığımız, uğradığımız maddi manevi saygısızlık umudumuzu ve değerimizi sorgulatıyor. 

O yüzden tam da bugün susmamalıyız! Şiddetin, saygısızlığın, adaletsizliğin her türlüsüne sesimizi çıkarmalı ve birlik olmalıyız. Çünkü bizim insanlığımız da başkasının başına gelen haksızlığa kayıtsız kalmadığımızda ortaya çıkacak. Ayrıştırmadığım bir yerden söylüyorum şiddetin, adaletsizliğin her türlüsüne  ömrüm yettiğince karşıyım, sevginin ve şefkatin var olduğu, adaletin gözetildiği bir dünya hayal etmekten vazgeçmeyeceğim. Tüm çabam bu niyetlerle kendimce iyi bir insan olmaya çalışmak ve bu perspektifte iyi bireyler yetiştirmeye çalışmak olacak.

Sevginin, şefkatin ve şiddetsiz iletişim dilinin kullanıldığı güzel bir dünyaya uyanma niyetiyle iyi günler sevgili okur…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Berna Deveci
(08.05.2024 18:38 - #238)
Ağzınıza sağlık:(
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.