Bugün Anneler Günü. Ülkemizde ve Dünyanın dört bir yerinde kutlanan bu güzel ve anlamlı günün hikayesini bilmeyeniniz yoktur. ABD’de Anna Jarvis isimli bir kadın annesinin ölümü üzerine her yıl 9 Mayıs’ta bir anma töreni gerçekleştiriyor. Kısa bir süre sonra ulusal anma törenleri ile Anneler Günü resmi olarak kutlanmaya başlanıyor. Peki ama neden her yıl 9 Mayıs’ta değil de Mayıs ayının ikinci Pazar günü kutlanıyor? Bugün bu sorunun yanıtına değineceğim. Önce annelerimizin yılda bir kez anılmasını sağlayan Anna Jarvis kimdir? Tanıyalım:
Anna, ABD’nde,bebek ve çocuk ölümlerinin olağan karşılandığı 1864 yılında on üç çocuklu bir ailenin onuncu çocuğu olarak dünyaya geliyor. Çoğu kardeşi iç savaş, yoksulluk, hijyenik koşulların ve doktor yetersizliği gibi sebeplerle yaşamıyor. Ölüyor. İnançlı bir Hristiyan olarak büyüyen Anna, 12 yaşında iken kilisede dua eden annesinin duasına şahit oluyor ve bu duadan çok etkileniyor. Annesi: ‘’Umuyorum ve dua ediyorum ki bir gün birileri hayatın her alanında insanlığa sunduğu eşsiz hizmetlerden dolayı anneler için bir tören yapar’’ (1) şeklinde dua ediyor.
Ben Anna’nın bu duadan etkilenmesinden çok, annesinin neden böyle bir dua etme gereği duyduğunu merak ettim. Hiçbir kaynakta annesinin neden böyle bir duaya gereksinim duyduğunu bulamadım. Yabancı olsun, yerli olsun bütün kaynaklar hikayeyi hep Anna’nın gözünden anlatmış. Dolayısıyla annesinin duygularını sizlerle birlikte anlamlandıracağız. Benim iç sesim şunları söylüyor. Umarım sizin iç sesinize benzer cümleler dile getirebilmişimdir.
1800’lü yılların Amerika’sı. Çocuk ölümleri çok fazla. Bir anne düşünün on üç doğum yapmış. Tam on üç tane dokuz ay geçirmiş. Bu doğumlardan sadece dört tanesi yaşamış. Diğerleri hijyen, yokluk, doktorsuzluk, savaş koşullarında kim bilir nasıl bir ortamda kaybedildi. Kim bilir o anne kaç kere aynı acı ve üzüntüleri yaşadı durdu. İşte bu dua mutlaka o kaybedilen çocuklarının acısını hala yüreğinde hisseden ve hayattakileri en iyi şekilde büyütmek için elinden geleni yapmaya çalışan inançlı bir Hristiyan annenin her Pazar ettiği bir dua, yakarış olsa gerek.
1905 yılının 9 Mayıs günü Anna, annesini kaybedince bu duayı hatırlıyor ve kilisede annesi ve ölmüş diğer anneler için Pazar ayini yapıyor. İki renk karanfil hazırlıyor. Beyaz ve kırmızı. Kırmızı hayatta olan annelere, beyaz ise ölen annelere veriliyor. Daha sonra yerelde anılan bu törenler diğer komşu bölgelerde de duyuluyor ve ülke geneline yayılıyor. Anna, her yıl Mayıs ayının ikinci Pazar günü yapılacak ayinde bütün annelere dua edilmesi ve onların anılması için yerel ve ulusal yöneticilere mektuplar yazarak anneler için neden bir anma günü yapılması gerektiğini anlatmaya çalışıyor. Annelerin evdeki bakım ve hizmetleri kusursuz yapan çok önemli kişiler olduğu ve hayatta olsun olmasın tüm annelerin yılda bir kez olsun özel olarak anılması gerektiğini anlatıyor. 1917 Yılında, dönemin başkanı, Woodrow Wilson Mayıs ayının ikinci Pazar gününü Anneler Günü ilan ediyor (2).
Eğer Wilson soyadı size bir şeyleri çağırıştırdı ise; evet doğru düşünüyorsunuz: Mustafa Kemal Paşa’nın Misak-ı Milli sınırlarını çizerken ve Milli Mücadele’yi başlatırken haklı sebep olarak atıfta bulunduğu ünlü Wilson İlkelerinin yazarı Woodrow Wilson’ın ta kendisidir.
Anneler Günü neden Mayıs ayının ikinci Pazar günü anılıyor? Hristiyan inancına göre Pazar, kutsal gündür. Dolayısıyla o gün tören yapılması ve Pazar gününün seçilmesi bu nedenledir. Tıpkı Müslümanlıkta ölülere okunan duaların Cuma gününe rastlatılması gibi… Burada dikkat çekmek istediğim nokta, anneler gününün bir kutlama değil anma günü olması gerektiğidir. Zaten yıllar içerisinde kırmızı ve beyaz karanfil ile başlayan masum anma törenleri, kutlama havasına döndüğü için Anna bu duruma karşı çeşitli kanallar ile tepki gösteriyor. Fakat başarılı olamıyor. Sonuçta çok mistik duygularla önayak olduğu anneler günü fikri büyük bir hayal kırıklığı ve kabusa dönüşüyor. Hayatının sonuna kadar Anneler Günü’nün kutlama değil anma günü olması için mücadele veriyor. Fakat başarılı olamıyor (3).
Ülkemizde anneler gününün kutlanma öyküsü ise şöyledir. Atatürk dönemi Türk Dış Politikası olan ‘’Yurtta Sulh Dünyada Sulh her ülkeye eşit uzaklıkta durulmalıdır’’ politikası, II. Dünya Savaşı’na türlü manevralar ile dahil olmamayı başaran İsmet İnönü döneminde yavaş yavaş değişmek zorunda kalıyor. Sovyet Rusya’nın Türkiye’den toprak talepleri ve tehditleri nedeniyle ABD ve Avrupa ile yakınlaşan Türkiye’nin dış politikası 1950’li yıllardan itibaren NATO’ya da girilmesi ile batı değerlerini benimseyen ve ‘’batıya bir adım daha yakın denge politikası’’na dönüşüyor. Batı ve Amerika’yı takip eden Türk Hükümetleri her yıl kutlanan Anneler Günü etkinliklerinin ülkemizde de yapılması fikrine sıcak bakıyor. 1955 yılında ilk defa Anneler Günü, Mayıs ayının ikinci Pazar günü kutlanmaya başlanıyor (4).
Aynı yıl Kadınlar Birliği’nin önerisi ile Nene Hatun yılın annesi seçilmiştir (4).
Günümüzde tılsımı ve anlamı ekseninden kaymış olan Anneler Günü’nün, hangi ihtiyaç ya da şartlar nedeniyle kabul edilmiş olursa olsun hala içimizi ısıtmaktadır. Dilerim: Ülkemizdeki anneler de hayatın her alanında insanlığa sundukları eşsiz hizmetlerden dolayı el üstünde tutulur, hak ettiği saygıyı görür, eşit haklara kavuşur, çocuklarının gözlerinin önünde öldürülmezler…
Berna Deveci
Yararlanılan Kaynaklar:
- Britannica. Anna Jarvis, Mother day&fact içinde. Erişim adresi https://www.britannica.com/biography/Anna-Jarvis
- History of American Women. Anna Jarvis içinde. Erişim adresi https://www.womenhistoryblog.com/2007/02/anna-jarvis.html
- Handwerk B.(2023) National Geographic. How Mother’s Day became its founder’s worst nighmare içinde. Erişim adresi https://www.nationalgeographic.com/culture/article/mothers-day-history-holidays-anna-jarvis
- Karaman O. Aktaş A. (2021).Türkiyede Anneler Günü ve Nene Hatun. Asya Studie, y:5,n:17