AOSB Yılbaşı

Mimarlardan Antalya manifestosu

Siyaset 05.03.2024 - 13:12, Güncelleme: 05.03.2024 - 13:12
 

Mimarlardan Antalya manifestosu

Mimarlar Odası Antalya Şube Başkanı Hasan Çerçiler, yaklaşan yerel seçimlerin öncesinde Antalya’nın sorunlarını ve çözüm yollarını ortaya koyan manifesto yayınladı. Hazırlanan manifesto siyasi partiler ile yerel yönetimlere yollanacak.
Okur Medya - Yaklaşan yerel seçimlerin öncesinde Mimarlar Odası Antalya Şubesi önemli bir çalışmaya imza attı. Antalya’nın genel sorunlarını 14 başlık altında topladıklarını açıklayan Mimarlar Odası Antalya Şube Başkanı Hasan Çerçiler, “Hem damar tıkanıklığı hem tansiyonumuz var. Bu sorunları çözmezsek kalp krizi kaçınılmaz olacak” dedi. Belediye Meclis Üyesi aday listelerinde isimlerin yüzde 90’nın ilkokul mezunu olduğunu anlatan Çerçiler, meclis üyesi aday listelerinde akademik eğitim almış kişi sayısının az olmasını eleştirdi.   YEREL SEÇİMLERİN ÖNCESİNDE BU UYARILAR DİKKATE ALINMALI Mimarlar Odası Antalya Şubesi, 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimler öncesi Antalya’nın en önemli sorunları ve çözüm önerilerine yönelik kapsamlı bir seçim manifestosu hazırladı. 14 ana başlık ve alt başlıklarıyla hazırlanan seçim manifestosu bir kitapçık halinde düzenlenen basın toplantısında kamuoyuna duyuruldu. Antalya Büyükşehir ve ilçe belediyeler ile seçimlere girecek siyasi partilerin İl başkanlıklarına gönderilecek seçim manifestosu ile ilgili konuşan Mimarlar Odası Antalya Şube Başkanı Hasan Çerçiler, Antalya’nın çözüm bekleyen önemli soruları olduğuna işaret ederek, “Hem damar tıkanıklığı hem tansiyonumuz var. Bu sorunları çözmezsek kalp krizi kaçınılmaz olacak” uyarısı yaptı. Belediye Meclislerinin oldukça önemli olduğuna dikkat çeken Çerçiler, aday listelerinde yer alan isimlerin yüzde 90’nın ilkokul mezunu olduğuna dikkat çekti.   SEÇİLECEK BELEDİYE BAŞKANINA 2 AY SÜRE TANINACAK Manifestoda ulaşımdan Konyaaltı Sahili’ne, Kaleiçi’nden EXPO alanına, Pil Fabrikası’ndan Lara Kent Parkı’na, sakınım planları ve Deprem Master Planı’ndan Vakıf Çiftliği’ne kent için hayati öneme sahip 14 ana başlık ve detaylar yer aldı. Bu manifestosu ilgili yerlere göndereceklerini ve 15 Mart’a kadar dönüş beklediklerini kaydeden Çerçiler, “Konyaaltı Sahili ile ilgili yeni seçilecek Büyükşehir Belediye Başkanına da 2 ay süre vereceğiz. Konyaaltı Sahili’nde projeye uygun çalışma yapılmazsa suç duyurusunda bulunacağız. Suç duyuru metnimizi de hazırladık. Kaleiçi UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’ne alınması için başvuracağız. Ancak Kaleiçi için bir takım düzenlemeler yapılmalı. Seçim manifestosunu Antalya Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeler ve seçime girecek siyasi partilerin il başkanlıklarına göndereceğiz” dedi.   EKONOMİK SORUNLAR ARTIYOR Çerçiler, “Ülkemizde bu dönem, yerel yönetim seçimleri, dünyada ekonomik krizin sürdüğü ülkemizde tarihinde görülmediği kadar doruğa ulaştığı bir dönemde gerçekleşecektir. Bu nedenle bu dönem seçilecek yerel yönetimleri, her zamankinden daha ciddi ekonomik sorunların beklendiğini söylemek yanlış olmaz. Bu bağlamda, yerel yönetim seçimleri daha etkin yönetim anlayışında, halka dönük, çağdaş, kaynakları doğru, yerinde ve verimli kullanan yerel yöneticilerin, yönetimlerin, işbaşına gelmeleri açısından oldukça önemlidir. Bugünkü iktidar, 20 yıldır toplumun önemli bölümünün benimsemediği birçok yasada torba yasalarla değişiklik yapılmasına ya da yeni yasalar çıkarılmasına karşın; ülkemiz bir seçim dönemine daha toplumun bütün kesimlerinin siyasal temsiline olanak sağlayan seçim yasaları ve tüm halkın demokratik olarak aday olabileceği, sadece parti liderlerinin değil halkın belirlediği ya da onayladığı adaylarla seçime gidilebilecek bir siyasi partiler yasasından yoksun olarak girmektedir. Her seçim döneminde yaşanan sorunlar özellikle aday belirlemelerdeki gariplikler bu seçim döneminde de yaşanmaktadır” diye konuştu.   BÜYÜKŞEHİR YASASINA DİKKAT ÇEKTİ 2004 yılından bu yana iktidarın yerel yönetim yasalarında yaptığı değişikliklerin olumlu sonuçlar vermediğini söyleyen Çerçiler sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizde, illerin ve kentlerin sorunlarının çözülebilmesi, uyumlu kentler yaratılması, kentlilerin yaşam kalitelerinin arttırılması için yerel yönetim sistemimizin kesinlikle üniter devlet yapımızı bozmayacak şekilde geliştirilmesi zorunluluktur. Bugünkü hükümet 2004 yerel seçimleri sonrasında başlayarak günümüze kadar yerel yönetim yasalarında oldukça fazla ancak, çok da olumlu sonuçlar doğurmayan değişikliklere gitmiştir. Bunun en önemli örneği “Bütünşehir Yasası”dır. Bu yasanın kentlerde ve kırsalda yarattığı sorunlar ortadadır. Bu değişiklikleri yaparken konuyla ilgili çevrelerin, kurumların bilim insanlarının görüş ve önerilerini dikkate almamıştır. Ve yasalarda doğru görünen bazı maddeler yönetmeliklerde tam tersi sonuçlara yol açmıştır. TOKİ, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, kültür ve Turizm Bakanlığı vb. gibi sayısı 40’a varan kurum ve kuruluşlara devredilen Plan yapma ve onama  yetkileri, Yaşanılan kent ve doğal çevre ile uyumsuz, genel planlama ve şehircilik ilkelerini gözetmeyen, imar hukuku, kültürü ve bilinci açısından kabul edilemez yapılaşma kararları ile kullanılmaktadır.”   KENTSEL DÖNÜŞÜME DİKKAT ÇEKİLDİ Kentsel dönüşümün bilim, teknik doğruların ve sosyolojik açıdan uzak çöküntüye dönüştüğünü belirten Çerçiller, "Kentsel Dönüşüm adı altında TOKİ’nin desteği ile projeler üretilmiştir ve üretilmektedir. Gecekondu, kent içinde kalmış atıl ve çöküntü alanlarında deprem açısından güvenli, temiz havalı, yeşil alanı fazla özgün manzaralı olma gibi varsıllar, uluslararası ve arap sermayesi için çok önemli olan kıstaslar ve özellikler göz önüne alınarak projeler üretilmiştir ve üretilmektedir. Uygulanan örneklere bakıldığında kentsel dönüşüm; bilimsel, teknik doğruların aksine ve sosyolojik açıdan kabul edilemez şekilde, değerlenen gecekondu ve çöküntü alanlarında yaşayanları, kentin dışında bulunan rantı çok daha düşük, kentle ilişkisi çok daha az olan yerlere doğrudan ya da dolaylı olarak gitmelerini sağlayarak, kentsel rantı kendisine mal etmek gerektiği fikri ile hareket eden sermayenin ve Merkezi hükümetin, ekonominin düzeltilmesine gerekçe olarak bulduğu bir yöntemin adı olmuştur. Artık onlara göre kent içinde kalan bu çok değerli gecekondu bölgelerine, kamusal arazilere kentsel dönüşüm projesi kapsamında yeni ve lüks binalar yapılacak, çevresinde de yine sermaye için yeni rant kapılarına yönelik projeler üretilebilecektir. Bu uygulamalarla da hem durgun olan inşaat sektörüne ve emlak piyasasına hareket getirilecek yeni bir rant yaratacak, hem de yapılan binalardaki lüks konutlarda oturanların çevresinde oluşturacağı diğer rant tesisleri ile ekonomik hareketliliği sağlayarak, diğer pek çok sektör için de canlılık ve hareketlilik getirilmiş olacaktır. TOKİ bu uygulamaların kolayca gerçekleşmesi için teknik olarak izlenmesi gereken yasalarda ve yönetmeliklerde zorunluluk olarak belirlenmiş yaptırımlardan kaçarak ve yeterince yetkilendirilerek bir araç olarak kullanılmıştır. İnsan hakları ihlallerinin yaşanması boyutuna ulaşan bu tip uygulamalardan vazgeçilmelidir. Değerlenen ve kentlerde kalabilmiş gecekondu ve çöküntü alanlar başta olmak üzere, arsa, konut üretimi; ihtiyaç sahiplerine ve özellikle bu alanlarda yaşayanlara kiralama yöntemini de kullanacak şekilde belediyelerin yetkisine verilmemesi gerekir.” ifadelerine yer verdi.   TOPLUMA DÖNÜK PROJELER “Yerel Yönetimlerce bu güne kadar yerel yönetimlerin geleneksel yönetim anlayışının yerine; Halka Dönük Yerel Yönetim anlayışını ve halkla ilişkileri hayata geçirmemiştir. Diğer yandan bu yerel yönetim seçimleri döneminde de, önceki dönemlerde olduğu gibi tabela, afiş ve gürültü kirliliğinin yoğunlaştığı kentlerimizde, Ülkemizin ve kentlerin sorunları yokmuşçasına, halkımız sanki çok mutluymuşçasına büyük bölümü kentin en güzel bölgesinin önünde, önceki dönem yöneticilik yapanlar da, önceki dönem her şeyi doğru yapmışçasına, kendilerine göre en iyi uygulamalarının önünde kravatlı kazaklı, kotlu, eşofmanlı kimi elleri açık, kimi her zaman spor yaparcasına koşan, kimi kendi yaparmışçasına herhangi bir işin başında, kimi otobüslerde, kimi minibüslerde, kimi duvarlarda programlarını ve projelerini ön plana çıkarmak yerine, kendilerini öne çıkaran onlarca yüzle karşı karşıya kalacağız” şeklinde konuşan Çerçiler sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Son dönem yaşananların anlaşılmaz ise aday adaylığı döneminde bile sanki kendilerini halk adaylaştıracakmış gibi görsel kirlilik yaratacak şekilde ve kendi partili arkadaşlarını hatta görevdeki partili başkanları karalayacak şekilde yaptıkları afişlemeler ve açıklamalardır. Kentlerimizde binlerce yoksul insan varken, çocukların, kadınların, gençlerin sorunları çözülmemişken, çarpık kentleşmeyi arttırırcasına milyonlarca parti bayrağı kentlerimizi kaplayacak, kent hizmetlerinde kullanılması gereken çok büyük miktardaki paralar reklam amacıyla harcanacaktır. Harcamaktadır. Yapılan açıklamalar, her yerde her an karşımıza çıkacak yüzler, binlerce aslı astarı olmayan vaat ve sloganlar halkımızın kimi tercih etmesi gerektiği konusunda çok da iyi ipuçları vermeyecek, halkımız kararsız kalacak, yine oyunu tahminlere göre kullanacaktır.”   ADAYLARIN YAPACAKLARI “Bu ortamda bir meslek örgütüne düşen görev, mesleği ile ilgili konularda kent için neler yapılması gerektiği, kentin geleceğe nasıl taşınacağı konusunda görüşlerini, halkımıza ve adaylara iletmek olmalıdır” diye konuşan Çerçiler sözlerini daha sonra şu şekilde sürdürdü: “Halkımızın; bu görüşleri adayların açıklamaları ile karşılaştırmasını sağlamak, doğru tercih yapmasını kolaylaştırmak olmalıdır. Bu bağlamda, Mimarlar Odası Antalya Şubesi bu yerel yönetim seçimleri döneminde; adaylara yapacakları ve programlarıyla ilgili sorular yöneltmek yerine, kentimizle ilgili teknik ve bilimsel doğrular doğrultusunda yapılması gerekenlerle ilgili, çeşitli konularda görüşlerini rapor halinde açıklamaktadır. Hazırladığımız bu seçim çalışması; bugünkü yerel yönetim sisteminin, kentlerin uyumlu ve sağlıklı kentleşmeleri, halkın yaşam standartlarının yükseltilmesi, daha etkin yerel yönetimlerin oluşması için yerel yönetim sisteminin geliştirilmesiyle planlama, kentleşme ve halka dönük çağdaş yönetim anlayışı ile ilgili, genele yönelik görüşlerimizi kapsamaktadır. Çalışmada ele aldığımız yerel yönetim sisteminin geliştirilmesi ile ilgili; tüm çevrelerin, kurumların, bilim insanlarının, sivil toplum örgütlerinin ve meslek örgütlerinin görüşleri alınarak, üzerinde mutabakat sağlanacak yasa ve yönetmeliklerin kısa sürede çıkarılabileceğini düşünmüyoruz.”
Mimarlar Odası Antalya Şube Başkanı Hasan Çerçiler, yaklaşan yerel seçimlerin öncesinde Antalya’nın sorunlarını ve çözüm yollarını ortaya koyan manifesto yayınladı. Hazırlanan manifesto siyasi partiler ile yerel yönetimlere yollanacak.

Okur Medya - Yaklaşan yerel seçimlerin öncesinde Mimarlar Odası Antalya Şubesi önemli bir çalışmaya imza attı. Antalya’nın genel sorunlarını 14 başlık altında topladıklarını açıklayan Mimarlar Odası Antalya Şube Başkanı Hasan Çerçiler, “Hem damar tıkanıklığı hem tansiyonumuz var. Bu sorunları çözmezsek kalp krizi kaçınılmaz olacak” dedi. Belediye Meclis Üyesi aday listelerinde isimlerin yüzde 90’nın ilkokul mezunu olduğunu anlatan Çerçiler, meclis üyesi aday listelerinde akademik eğitim almış kişi sayısının az olmasını eleştirdi.

 

YEREL SEÇİMLERİN ÖNCESİNDE BU UYARILAR DİKKATE ALINMALI

Mimarlar Odası Antalya Şubesi, 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimler öncesi Antalya’nın en önemli sorunları ve çözüm önerilerine yönelik kapsamlı bir seçim manifestosu hazırladı. 14 ana başlık ve alt başlıklarıyla hazırlanan seçim manifestosu bir kitapçık halinde düzenlenen basın toplantısında kamuoyuna duyuruldu. Antalya Büyükşehir ve ilçe belediyeler ile seçimlere girecek siyasi partilerin İl başkanlıklarına gönderilecek seçim manifestosu ile ilgili konuşan Mimarlar Odası Antalya Şube Başkanı Hasan Çerçiler, Antalya’nın çözüm bekleyen önemli soruları olduğuna işaret ederek, “Hem damar tıkanıklığı hem tansiyonumuz var. Bu sorunları çözmezsek kalp krizi kaçınılmaz olacak” uyarısı yaptı. Belediye Meclislerinin oldukça önemli olduğuna dikkat çeken Çerçiler, aday listelerinde yer alan isimlerin yüzde 90’nın ilkokul mezunu olduğuna dikkat çekti.

 

SEÇİLECEK BELEDİYE BAŞKANINA 2 AY SÜRE TANINACAK

Manifestoda ulaşımdan Konyaaltı Sahili’ne, Kaleiçi’nden EXPO alanına, Pil Fabrikası’ndan Lara Kent Parkı’na, sakınım planları ve Deprem Master Planı’ndan Vakıf Çiftliği’ne kent için hayati öneme sahip 14 ana başlık ve detaylar yer aldı. Bu manifestosu ilgili yerlere göndereceklerini ve 15 Mart’a kadar dönüş beklediklerini kaydeden Çerçiler, “Konyaaltı Sahili ile ilgili yeni seçilecek Büyükşehir Belediye Başkanına da 2 ay süre vereceğiz. Konyaaltı Sahili’nde projeye uygun çalışma yapılmazsa suç duyurusunda bulunacağız. Suç duyuru metnimizi de hazırladık. Kaleiçi UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’ne alınması için başvuracağız. Ancak Kaleiçi için bir takım düzenlemeler yapılmalı. Seçim manifestosunu Antalya Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeler ve seçime girecek siyasi partilerin il başkanlıklarına göndereceğiz” dedi.

 

EKONOMİK SORUNLAR ARTIYOR

Çerçiler, “Ülkemizde bu dönem, yerel yönetim seçimleri, dünyada ekonomik krizin sürdüğü ülkemizde tarihinde görülmediği kadar doruğa ulaştığı bir dönemde gerçekleşecektir. Bu nedenle bu dönem seçilecek yerel yönetimleri, her zamankinden daha ciddi ekonomik sorunların beklendiğini söylemek yanlış olmaz. Bu bağlamda, yerel yönetim seçimleri daha etkin yönetim anlayışında, halka dönük, çağdaş, kaynakları doğru, yerinde ve verimli kullanan yerel yöneticilerin, yönetimlerin, işbaşına gelmeleri açısından oldukça önemlidir. Bugünkü iktidar, 20 yıldır toplumun önemli bölümünün benimsemediği birçok yasada torba yasalarla değişiklik yapılmasına ya da yeni yasalar çıkarılmasına karşın; ülkemiz bir seçim dönemine daha toplumun bütün kesimlerinin siyasal temsiline olanak sağlayan seçim yasaları ve tüm halkın demokratik olarak aday olabileceği, sadece parti liderlerinin değil halkın belirlediği ya da onayladığı adaylarla seçime gidilebilecek bir siyasi partiler yasasından yoksun olarak girmektedir. Her seçim döneminde yaşanan sorunlar özellikle aday belirlemelerdeki gariplikler bu seçim döneminde de yaşanmaktadır” diye konuştu.

 

BÜYÜKŞEHİR YASASINA DİKKAT ÇEKTİ

2004 yılından bu yana iktidarın yerel yönetim yasalarında yaptığı değişikliklerin olumlu sonuçlar vermediğini söyleyen Çerçiler sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizde, illerin ve kentlerin sorunlarının çözülebilmesi, uyumlu kentler yaratılması, kentlilerin yaşam kalitelerinin arttırılması için yerel yönetim sistemimizin kesinlikle üniter devlet yapımızı bozmayacak şekilde geliştirilmesi zorunluluktur. Bugünkü hükümet 2004 yerel seçimleri sonrasında başlayarak günümüze kadar yerel yönetim yasalarında oldukça fazla ancak, çok da olumlu sonuçlar doğurmayan değişikliklere gitmiştir. Bunun en önemli örneği “Bütünşehir Yasası”dır. Bu yasanın kentlerde ve kırsalda yarattığı sorunlar ortadadır. Bu değişiklikleri yaparken konuyla ilgili çevrelerin, kurumların bilim insanlarının görüş ve önerilerini dikkate almamıştır. Ve yasalarda doğru görünen bazı maddeler yönetmeliklerde tam tersi sonuçlara yol açmıştır. TOKİ, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, kültür ve Turizm Bakanlığı vb. gibi sayısı 40’a varan kurum ve kuruluşlara devredilen Plan yapma ve onama  yetkileri, Yaşanılan kent ve doğal çevre ile uyumsuz, genel planlama ve şehircilik ilkelerini gözetmeyen, imar hukuku, kültürü ve bilinci açısından kabul edilemez yapılaşma kararları ile kullanılmaktadır.”

 

KENTSEL DÖNÜŞÜME DİKKAT ÇEKİLDİ

Kentsel dönüşümün bilim, teknik doğruların ve sosyolojik açıdan uzak çöküntüye dönüştüğünü belirten Çerçiller, "Kentsel Dönüşüm adı altında TOKİ’nin desteği ile projeler üretilmiştir ve üretilmektedir. Gecekondu, kent içinde kalmış atıl ve çöküntü alanlarında deprem açısından güvenli, temiz havalı, yeşil alanı fazla özgün manzaralı olma gibi varsıllar, uluslararası ve arap sermayesi için çok önemli olan kıstaslar ve özellikler göz önüne alınarak projeler üretilmiştir ve üretilmektedir. Uygulanan örneklere bakıldığında kentsel dönüşüm; bilimsel, teknik doğruların aksine ve sosyolojik açıdan kabul edilemez şekilde, değerlenen gecekondu ve çöküntü alanlarında yaşayanları, kentin dışında bulunan rantı çok daha düşük, kentle ilişkisi çok daha az olan yerlere doğrudan ya da dolaylı olarak gitmelerini sağlayarak, kentsel rantı kendisine mal etmek gerektiği fikri ile hareket eden sermayenin ve Merkezi hükümetin, ekonominin düzeltilmesine gerekçe olarak bulduğu bir yöntemin adı olmuştur. Artık onlara göre kent içinde kalan bu çok değerli gecekondu bölgelerine, kamusal arazilere kentsel dönüşüm projesi kapsamında yeni ve lüks binalar yapılacak, çevresinde de yine sermaye için yeni rant kapılarına yönelik projeler üretilebilecektir. Bu uygulamalarla da hem durgun olan inşaat sektörüne ve emlak piyasasına hareket getirilecek yeni bir rant yaratacak, hem de yapılan binalardaki lüks konutlarda oturanların çevresinde oluşturacağı diğer rant tesisleri ile ekonomik hareketliliği sağlayarak, diğer pek çok sektör için de canlılık ve hareketlilik getirilmiş olacaktır. TOKİ bu uygulamaların kolayca gerçekleşmesi için teknik olarak izlenmesi gereken yasalarda ve yönetmeliklerde zorunluluk olarak belirlenmiş yaptırımlardan kaçarak ve yeterince yetkilendirilerek bir araç olarak kullanılmıştır. İnsan hakları ihlallerinin yaşanması boyutuna ulaşan bu tip uygulamalardan vazgeçilmelidir. Değerlenen ve kentlerde kalabilmiş gecekondu ve çöküntü alanlar başta olmak üzere, arsa, konut üretimi; ihtiyaç sahiplerine ve özellikle bu alanlarda yaşayanlara kiralama yöntemini de kullanacak şekilde belediyelerin yetkisine verilmemesi gerekir.” ifadelerine yer verdi.

 

TOPLUMA DÖNÜK PROJELER

“Yerel Yönetimlerce bu güne kadar yerel yönetimlerin geleneksel yönetim anlayışının yerine; Halka Dönük Yerel Yönetim anlayışını ve halkla ilişkileri hayata geçirmemiştir. Diğer yandan bu yerel yönetim seçimleri döneminde de, önceki dönemlerde olduğu gibi tabela, afiş ve gürültü kirliliğinin yoğunlaştığı kentlerimizde, Ülkemizin ve kentlerin sorunları yokmuşçasına, halkımız sanki çok mutluymuşçasına büyük bölümü kentin en güzel bölgesinin önünde, önceki dönem yöneticilik yapanlar da, önceki dönem her şeyi doğru yapmışçasına, kendilerine göre en iyi uygulamalarının önünde kravatlı kazaklı, kotlu, eşofmanlı kimi elleri açık, kimi her zaman spor yaparcasına koşan, kimi kendi yaparmışçasına herhangi bir işin başında, kimi otobüslerde, kimi minibüslerde, kimi duvarlarda programlarını ve projelerini ön plana çıkarmak yerine, kendilerini öne çıkaran onlarca yüzle karşı karşıya kalacağız” şeklinde konuşan Çerçiler sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Son dönem yaşananların anlaşılmaz ise aday adaylığı döneminde bile sanki kendilerini halk adaylaştıracakmış gibi görsel kirlilik yaratacak şekilde ve kendi partili arkadaşlarını hatta görevdeki partili başkanları karalayacak şekilde yaptıkları afişlemeler ve açıklamalardır. Kentlerimizde binlerce yoksul insan varken, çocukların, kadınların, gençlerin sorunları çözülmemişken, çarpık kentleşmeyi arttırırcasına milyonlarca parti bayrağı kentlerimizi kaplayacak, kent hizmetlerinde kullanılması gereken çok büyük miktardaki paralar reklam amacıyla harcanacaktır. Harcamaktadır. Yapılan açıklamalar, her yerde her an karşımıza çıkacak yüzler, binlerce aslı astarı olmayan vaat ve sloganlar halkımızın kimi tercih etmesi gerektiği konusunda çok da iyi ipuçları vermeyecek, halkımız kararsız kalacak, yine oyunu tahminlere göre kullanacaktır.”

 

ADAYLARIN YAPACAKLARI

“Bu ortamda bir meslek örgütüne düşen görev, mesleği ile ilgili konularda kent için neler yapılması gerektiği, kentin geleceğe nasıl taşınacağı konusunda görüşlerini, halkımıza ve adaylara iletmek olmalıdır” diye konuşan Çerçiler sözlerini daha sonra şu şekilde sürdürdü:

“Halkımızın; bu görüşleri adayların açıklamaları ile karşılaştırmasını sağlamak, doğru tercih yapmasını kolaylaştırmak olmalıdır. Bu bağlamda, Mimarlar Odası Antalya Şubesi bu yerel yönetim seçimleri döneminde; adaylara yapacakları ve programlarıyla ilgili sorular yöneltmek yerine, kentimizle ilgili teknik ve bilimsel doğrular doğrultusunda yapılması gerekenlerle ilgili, çeşitli konularda görüşlerini rapor halinde açıklamaktadır. Hazırladığımız bu seçim çalışması; bugünkü yerel yönetim sisteminin, kentlerin uyumlu ve sağlıklı kentleşmeleri, halkın yaşam standartlarının yükseltilmesi, daha etkin yerel yönetimlerin oluşması için yerel yönetim sisteminin geliştirilmesiyle planlama, kentleşme ve halka dönük çağdaş yönetim anlayışı ile ilgili, genele yönelik görüşlerimizi kapsamaktadır. Çalışmada ele aldığımız yerel yönetim sisteminin geliştirilmesi ile ilgili; tüm çevrelerin, kurumların, bilim insanlarının, sivil toplum örgütlerinin ve meslek örgütlerinin görüşleri alınarak, üzerinde mutabakat sağlanacak yasa ve yönetmeliklerin kısa sürede çıkarılabileceğini düşünmüyoruz.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.