Antalya’da “sefalet” eylemi! Binlerce kişi sokağa döküldü
Antalya’da “sefalet” eylemi! Binlerce kişi sokağa döküldü
Antalya’da binlerce sendika üyesi işyerlerinden çıkarak sokağa çıktı. Aydın Kanza Parkı önünde başlayan eylem Güllük Caddesi üzerinden Cumhuriyet Meydanında sona erdi. Eylemde milyonlarca çalışanı ilgilendiren yüzde 30’luk asgari ücret zammı, memur emeklilerine reva görülen yüzde 11,54’lük sefalet artışı ve işçi emeklilerine verilen yüzde 15,75’lik zam protesto edildi.
Okur Medya - Antalya’da KESK Antalya Şubeler Platformu tarafından düzenlenen iş bırakma eylemi gerçekleştirildi. Kendilerine verilecek yüzde 11,53 oranındaki 6 aylık enflasyon farkına karşı ses yükselten kamu emekçileri ve emekliler, işyerlerinden çıkarak iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. Aydın Kanza Parkı önünde başlayan eylem Güllük Caddesi üzerinden Cumhuriyet Meydanında sona erdi. Eyleme binlerce kişi katıldı. Ellerinde bayrak ve flamalarla maaş zamlarını prostesto eden emekli ve çalışanlar, hükümete seslenerek zam oranlarının düzeltilmesini istedi. Eyleme CHP Antalya Milletvekili Aliye Coşar ve Cavit Arı da katılarak destek verdi. Eyleme ASİM-SEN, BASK, HÜR SEN, KESK, Birleşik Kamu-İş Konfederasyonları ve sendikaları üyesi binlerce kişi katıldı. Eylemde sık sık “Sizler yediniz hesabı biz ödemeyeceğiz" "Yaşasın örgütlü mücadelemiz" "Patrona teşvik, emeğe zulüm." "TÜİK yalanı, emekçinin düşmanı" "İstikrar dediler, memleketi yediler." sloganları attı.
HAYAT KOŞULLAR AĞIRLAŞTI
Yürüyüşün ardından Cumhuriyet meydanında toplanan kalabalık basın açıklaması gerçekleştirdi. Birleşik Kamu-İş Antalya İl Başkanı Sadık Acar, “Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı yüzde 44,38’lik yıllık enflasyon oranı, çarşıda, pazarda yaşadığımız gerçeklerle asla bağdaşmamaktadır. Halkı yanıltan bu sahte rakamlarla bizleri sefalete mahkûm etmeye çalışanlara karşı susmayacağız. Yalanlarla örülmüş bu sistemin illüzyonunu reddediyoruz ve emeğimizin onurunu korumak için mücadele bayrağını yükseltiyoruz! Kamu emekçilerinin maaşlarına yüzde 11,54 gibi trajikomik bir zam uygulamak, alın terimize ve emeğimize yapılmış büyük bir hakarettir. Üstelik bu hakaret yalnızca kamu emekçilerini değil, toplumun geniş kesimlerini de derinden yaralamaktadır. Ekonomik krizle her gün biraz daha ağırlaşan hayat koşulları, temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamayacak duruma gelmemize yol açmıştır. Açlık sınırında yaşamaya zorlanan milyonlar olarak, bu düzenin sürdürülemez olduğunu haykırıyoruz” dedi.
ZAMLARLA MÜCADELE EDEMİYORUZ
Artık zamların sıradan bir haber olmaktan çıkıp emekçilerin günlük yaşamını alt üst eden bir gerçekliğe dönüştüğüne dikkat çeken Sadık Acar, “Market raflarından temel ihtiyaçlara, faturaların her kaleminden ulaşım ücretlerine kadar fiyatlardaki artışlar, emekçilerin cebine her gün biraz daha yük bindiriyor. Kamu emekçileri, maaşlarını hangi ihtiyaçlarına yetiştireceklerini şaşırırken, art arda gelen zamlarla mücadele etmek neredeyse imkânsız hale geldi. Ülkemizde kira artışları, artık vatandaşların barınma hakkını elinden alacak boyutlara ulaşmıştır. Ortalama konut kira bedeli asgari ücret düzeyine ulaşmış, kamu emekçileri kirasını ödeyebilmek için adeta öğrenciler gibi ortak ev tutmaya mecbur bırakılmıştır. 2025 yılına, milyonlarca çalışanı ilgilendiren yüzde 30’luk asgari ücret zammı, memur emeklilerine reva görülen yüzde 11,54’lük sefalet artışı ve işçi emeklilerine verilen yüzde 15,75’lik zam ile girdik. Bu zamlar yurttaşlarımızın büyük bir çoğunluğunu açlığa mahkum etmektir. Bu kölelik düzeni ile hayatta kalmak mümkün değil” sözlerine yer verdi.
ÇAY VE SİMİTLE NEYİ BOYKOT EDELİM
Sadık Acar, “Cumhurbaşkanı'nın "fahiş fiyatlı ürünleri boykot edin" çağrısı, siyasi iktidarın halktan ne kadar kopuk olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Emekçi ve emeklilere yapılan bu boykot çağrısı, bir avuç ayrıcalıklı azınlığın sokaktan, çarşıdan ve halkın gerçeklerinden tamamen uzaklaştığını açıkça göstermektedir. “Sayın Erdoğan’a soruyoruz: Elimizde bir simit, bir bardak çayla daha neyi boykot edelim? Elektrik faturasını mı? Çocukların eğitim masraflarını mı? Market reyonlarını mı? Ulaşımı mı? Halkın yaşam mücadelesini görmezden gelen bu çağrılarla, adeta dalga geçercesine yapılan açıklamaları kabul etmiyor ve yaşam koşullarımızı iyileştirmek için sorumluluk almayanları silkelenip kendine gelmeye davet ediyoruz. Halkın alın teriyle oluşturulan kamu kaynaklarının, halkın refahı yerine rant projelerine ve yandaş şirketlerin kasalarına akıtılması, vicdanları yaralayan bir haksızlıktır. Yandaş şirketlerin, kamu kaynaklarını talan edercesine sahiplenmesi ve üstüne üstlük vergi indirimi gibi ayrıcalıklar bekleyen bir yüzsüzlüğe bürünmesi artık sabır sınırlarını aşmıştır. Halk, yokluk içinde yaşam mücadelesi verirken, kaynakların bir avuç yandaşa peşkeş çekilmesine göz yummayacak ve bu talan düzeninin değişmesi için mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
VERGİ DİLİMİ SABİTLENSİN
Sadık Acar, beklentilerini ise şu sözlerle açıkladı: “Ancak, en düşük memur maaşına yüzde 100 zam yapılmasıyla insan onuruna yaraşır asgari bir ücret seviyesine ulaşılacak. Asgari ücret işçi sendikaları ve konfederasyonlarının söz sahibi olduğu bir komisyon tarafından belirlenmeli. Kadın emekçilerin üretim sürecine eşit koşullarda katılabilmesi için iş yerlerinde ücretsiz kreşler açılmalıdır. Bu adım, yalnızca kadınların ekonomik özgürlüklerine katkı sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine de güç kazandıracak. Halkın sırtına yüklenen adaletsiz vergiler, emekçinin alın terine yapılan açık bir gasp haline gelmiştir. Vergi adaleti sağlanmalı, ücretli çalışanların vergi dilimi yüzde 15’e sabitlenmeli, temel ihtiyaçlara uygulanan dolaylı vergiler kaldırılmalı. Yandaş sendikaların dilenci gibi refah payı talebine karşı, gerçek bir toplu sözleşme mutabakatı sağlanmalıdır. Alacağımız her zam taban aylığımıza ve emekliliğimize yansıtılmalı. İşverenin güdümünde olmayan, bağımsız kamu emekçileri konfederasyonlarının söz sahibi olduğu bir toplu sözleşme sistemi şart. Eşit işe eşit ücret talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz.”
SEFALET ZAMLARI KABUL EDİLEMEZ
Hürriyetçi Eğitimsen Antalya İl Başkanı Hilmi Taner, “2025 yılı için çalışanlara ve emeklilere reva görülen zam oranları, gerçek enflasyon rakamlarını ve halkımızın alım gücü kaybını göz ardı eden marazlı bir yaklaşımın ürünüdür. Yüzde 30’luk asgari ücret zammının yanı sıra, kamu çalışanları ve memur emeklilerine yapılan yüzde 11,54; işçiler ve işçi emeklilerine reva görülen yüzde 15,75’lik sefalet zamları kabul edilemez.
Burada dikkat edilmesi gereken asıl durum şudur; kamu çalışanlarının 3 Ocak tarihinde belli olan 11,54 oranındaki zammı 7. Dönem toplu sözleşme hükümlerine göre aslında sadece yüzde 6’dır. Geri kalan kısım ise kamu çalışanlarının zaten alacağı olan enflasyon farkıdır ki, bu da zam değildir. Altını çizmeden geçmek istemiyoruz, toplu sözleşme hükümlerine göre kamu çalışanlarına verilen bu yüzde 6’lık zam, 2023 Ağustos ayında görüşülüp karara bağlandı” dedi.
UTANÇ VERİCİ BİR DURUM
Artan zamlara karşı Antalya’dan haykırdıklarını ifade eden Hilmi Taner, “1 Ocak 2025’ten itibaren vergi ve harçlara yüzde 44 zam yapıldı. Ödediğimiz KDV’de geçtiğimiz yıla göre yüzde 81, ÖTV’de ise yüzde 51 artış olacak. Hükümetin kendi alacaklarına yaptığı zam oranları ortadayken, kamu emekçilerine ve emeklilere reva görülen maaş artış oranının sadece yüzde 11,54 olması utanç verici bir durumdur. Hükümetin kendi alacaklarına yaptığı zamlar maşallah füze gibi, çıktıkça çıkıyor. Kamu çalışanlarına ve emeklilerimize verilen ise …… kağıttan uçak gibi uçmasıyla düşmesi, gelmesi ile gitmesi bir. 2025 yılı için açıklanan yıllık zam oranı bizlere göstermektedir ki; siyasi iktidar kemer sıkma politikalarını terk ederek adeta memur ve emeklilerin boğazını sıkma politikasına geçiş yapmıştır. Alın teri ve emeğin yok sayıldığı, vergi yükünün çalışanların sırtına yüklendiği bu düzene baş kaldırıyoruz. Hakkımızı alana kadar meydanlarda olmaya devam edeceğiz” sözlerine yer verdi.
YOKSULLUK SINIRINDA
Hilmi Taner, “Gelinen noktada kamu çalışanları ve emeklilerimiz adeta yoksulluğa terk edilmişlerdir. Son dönemde memur ve emekli maaşlarında gerçekleştirilen artışlar, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında erimiştir. Türkiye'de dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 21 bin TL'yi, yoksulluk sınırı ise 68 bin TL'yi aşmışken, memur maaşları yoksulluk sınırının çok altında kalmaktadır. Emeklilerimiz ise açlık sınırındaki maaşlarıyla temel gereksinimlerini dahi karşılayamaz hale gelmiş, onurlu bir yaşam hakkı ellerinden alınmıştır. Buna ek olarak, kiraların son bir yılda yüzde 150'ye varan oranlarda artış gösterdiği ülkemizde, memurlarımız ve emeklilerimiz barınma krizine sürüklenmiştir. Özellikle büyükşehirlerde, memurların maaşlarıyla kira giderlerini karşılaması imkânsız hale gelmiştir. Ortalama konut kira bedeli asgari ücret düzeyine ulaşmış, kamu çalışanları ve emekliler kiralarını ödeyemeyecek duruma getirilmiştir” sözlerine yer verdi.
15,75’LİK SEFALET ZAMMI
Tüm Bel-Sen Şubesi Başkanı ve KESK Antalya Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü İlhan Karakurt ise “Kamu emekçileri olarak, toplumun diğer kesimleri gibi, yıllardır artan enflasyon, hayat pahalılığı ve düşük ücret zamları karşısında yoksullaşmaya mahkûm ediliyoruz. Her geçen gün etkisini artıran ekonomik kriz, milyonların yaşamını daha da zorlaştırıyor. Alım gücümüz düşerken, en temel ihtiyaçlarımızı bile karşılamakta zorlanıyoruz. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamları gerçeğin birazını bile yansıtmazken, maaşlarımız mum gibi eriyor ve ülke olarak hızla yoksulluğa sürükleniyoruz. 2025 yılını yüzde 30’luk asgari ücret zammının yanı sıra, kamu emekçileri ve memur emeklilerine yapılan yüzde 11,54; işçiler ve işçi emeklilerine reva görülen yüzde 15,75’lik sefalet zamları ile karşıladık. 1 Ocak’tan itibaren vergi ve harçlara yüzde 44 zam yapıldı. 2025 bütçesine göre attığımız her adımda ödediğimiz KDV’de geçtiğimiz yıla göre yüzde 81, ÖTV’de ise yüzde 51 artış olacak. Hükümetin kendi alacaklarına yaptığı zam oranları ortadayken, kamu emekçilerine ve emeklilere reva görülen maaş artış oranının sadece yüzde 11,54 olması utanç verici bir durumdur” dedi.
İNSANCA YAŞAYACAK ÜCRET
Vergi yükünün büyük bölümü emekçilerin omuzlarına yıkılırken, zenginlerin vergi borçları birer birer silindiğini sözlerine ekleyen İlhan Karakurt, “Bu adaletsiz düzenin bedelini yıllardır neden sadece biz emekçiler ödüyoruz? Kamu emekçilerinin, işçilerin, emeklilerin “insanca yaşayacak ücret” taleplerini görmezden gelen siyasi iktidarın ücretlerimizi baskılayıp, boğazımızı sıkarak uygulamaya çalıştığı ekonomik programa karşı kamu emekçileri olarak itiraz ediyoruz. Siyasi iktidarın toplumun büyük bölümünü oluşturan işçiler, kamu emekçileri ve emeklileri sefalete mahkûm eden politikalarına ve emeğimizin değersizleştirilmesine karşı bir kez daha sesimizi yükseltmek ve taleplerimizi kamuoyuyla paylaşmak için buradayız. Temel tüketim maddelerine ve kiralara yapılan yüksek oranlı zamlar, kamu emekçilerinin geçim koşullarını zorlaştırırken, alım gücümüzün her geçen gün biraz daha düşmesine neden oluyor. Bu nedenle, vergide adaletin sağlanması, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, insanca yaşayacak bir ücret talebi bugün tüm kamu emekçilerinin ortak talebi haline gelmiş durumdadır. Türkiye’deki vergi sistemi, emeği ile geçinenler aleyhine işlemektedir. Ücretli çalışanlar, gelir vergisi dilimleri nedeniyle yıl içinde daha fazla vergi ödemek zorunda kalırken, sermaye kesimi vergi avantajlarından yararlanmaktadır” ifadelerine yer verdi.
ADİL VERGİ SİSTEMİ
Kamu emekçileri olarak yılın başında alınan ücretin, birkaç ay içinde vergi dilimlerinin artmasıyla eridiğini ifade eden İlhan Karakurt, “Adil bir vergi sistemi, çok kazanandan çok; az kazanandan az vergi alınmasını ve servet vergisinin hayata geçirilmesini, düşük gelirli kesimlerin vergi yükünün azaltılmasını gerektirir. Talebimiz nettir: Ücretli çalışanların vergi dilimi yüzde 10 olarak sabitlenmeli, temel ihtiyaç maddeleri üzerindeki dolaylı vergiler kaldırılmalıdır. Kamu emekçileri, maaşlarının büyük bir kısmını oluşturan ek ödemelerin emekliliğe 1 yansıtılmamasından dolayı emekli olduklarında ciddi bir gelir kaybı yaşamaktadır. Yıllarca kamu hizmetinde çalışan emekçiler, emeklilik dönemlerinde “açlık sınırının altında” yaşamaya mahkûm edilmemelidir. Bugün, kamu emekçilerinin aldığı maaşın neredeyse yarısı ek ödemelerden oluşmaktadır. Ancak bu ödemeler, emekli maaşına dâhil edilmediği için; yani aslında “kayıt dışı çalıştırıldığımız için” emekli olanlar büyük bir gelir kaybına uğramaktadır. Bu adaletsiz uygulamaya derhal son verilmeli, tüm ek ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır” diye konuştu.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.