ANODEM gündemi: Türkiye’de kadın olmak

Yaşam 27.05.2024 - 14:34, Güncelleme: 27.05.2024 - 14:34
 

ANODEM gündemi: Türkiye’de kadın olmak

Antalya Ortak Düşün Meclisi (ANODEM) Mayıs ayı toplantısında kadın haklarını, kadınların mücadelesini ve sorunlarını gündemine taşıdı. “Türkiye’de kadın olmak” başlıklı gündem toplantısının açılışını, ANODEM kurucularından Eşref Ural yaptı. Ural, yaptığı kısa konuşmada yaşadığımız çağın en önemli sorunlarından birisini kadın haklarının ve kadın-erkek eşitliğinin oluşturduğuna dikkat çekti.
Okur Medya - Toplantıda ilk sözü ANODEM kurucusu ve daimi üyesi avukat Pınar Toğaç Bulut aldı ve Türkiye’de kadın hakları hareketinin kısa bir özetini yaptı. Av. Bulut, özetle şunları söyledi: “Kadın hakları meselesi tarih boyunca hemen her dönemde çeşitli boyutları ile tüm dünyada tartışılmış, insanlığın gelişmesine paralel olarak da çeşitli çözümler üretilmiştir. Kadın meselesi insanlık sorunudur!      Türk Kadını diğer ülkelerden çok daha önce haklarını kendi mücadeleleri neticesinde hak etmiş ve kazanmıştır. Orta Asya Türklerinde kadınlar devlet yönetiminde yer almıs ve karar alma yetkisine sahip olmuşlardır. İslamiyet ile Kadın bu değerini kaybetmemiş aksine hukuki anlamda miras, boşanma tazminatı gibi birçok hakkını bu dönemde elde etmiştir. Osmanlı döneminde özellikle 1.Meşrutiyetten itibaren kadınlar eğitimde hak kazanmış, dernekler kurmuş, gazete ve dergiler çıkarmış ve 1923 yılında da Kadınlar Halk Fırkasını kurarak tarihte ilk siyasi partinin oluşumunu saglamışlardır. Akabinde de bu oluşum Türk Kadınlar Birliği olarak halen daha aktif bir şekilde çalışmalarına devam etmektedir. İlerleyen süreçte kadınların günlük hayatta yaşadıkları negatiflikler arttıkça kadınlar ile erkekler hukuki, sosyal, kültürel her alanda eşit haklara sahip olana dek kadınlara her alanda pozitif ayrımcılık  yapılması için hukuki düzenlemeler yapılmış ve bunlardan ilki 4320 Sayılı Yasa ve akabinde de 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanundur. Bu düzenleme ile hane içinde ve hane dışında fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik olarak şiddete uğrayan kadın ve aile bireylerine koruyucu ve önleyici tedbirler alınmasına ve ivedilikle uygulanmasına, bu yönde gerekli tüm çalışmaların yapılmasına ve şiddete uğrayan kadın veya çocuklara maddi ve manevi her türlü desteğin sağlanmasına karar verilmiştir. Uygulamada zaman zaman aksaklıklar olsa da bu yasa kadının bir güvencesidir. Atatürk'ün ışığını fark edip değer verdiği Türk Kadını, Anadolu Kadını gücünü bu topraklardan almaktadır. "Bizim topraklarda önce kadınlar uyanır sonra güneş doğar, çünkü güneşi kadınlar doğurur".     Toplantının bir diğer konuşmacısı, yine ANODEM daimi üyesi Ayşenur Özdoğan Gülmez idi. Aynı zamanda aktif siyasi yaşamın içinde olmak hasebiyle Gülmez, siyasetten örnekler verdiği konuşmasında, siyaset dünyasında kadın olmanın zorluklarına dikkat çekti: “Dünyada birçok ülkeden önce seçme ve seçilme hakkını elde etmiş bir Milletin kadınlarıyız aslında ( 1930 Belediye seçimleri, 1933 Muhtar seçme ve seçilme ve 1934 Genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı). Lakin günümüze gelene kadar birçok kazanılmış hakkımızda özellikle SEÇİLME geriye doğru giden bir eğrimiz var. Dünyada %20,1 temsil oranı ile 113.sıradayız. Ve 1.Ruanda ülkesinde kadınlar mecliste %61.3 ve 6.Birlesik Arap Emirliklerinde ise %50 ile temsil edilir durumda. Kadınlar siyasetin içinde var olabilmek için inatçı, ısrarcı ve savaşçı olmak zorunda. Erkek egemen siyasi arenada piyon olmayı kabul eden KADINLAR kolay alan buluyor maalesef. En önemli etken maalesef ki lidere bağlı siyaset anlayışı. Acilen SIYASI PARTILER KANUNUN değişmesi gerekiyor. Bir kadın siyasette var olmak istiyorsa cebinde parası olacak, çevresi olacak ayrıca zamanı olacak. Bunların tamamına sahip olsa dahi eğitimi de ona göre olacak. Birde kurulmuş siyaset düzenine biat edecek.  Bizler siyasette delikanlı kadın değil; kadın ve ana gibi siyaset yapmak istiyoruz. Adı dahi "ANAdolu" toprakları olan bu güzide ülkeyi ANA gibi toplayıcı, kapsayıcı şekilde yönetimlerde yer almak istiyoruz” dedi. Toplantının son konuşmacısı Mali Müşavir ve iş kadını Raziye Gök Aktaş idi. Aynı zamanda ANODEM kurucusu olan Aktaş, çalışma hayatında kadınların yaşadığı sorunlara dikkat çeken konuşmasında özetle şunları söyledi: “Dünyada bazı şirketlerin yaptığı karşılaştırmalı araştırmalar neticesinde, 2022 ye göre 2023 de iyileşmiş olsa da,  iş hayatındaki kadınların, tükenmişlik hissinden ve zihin sağlığından oldukça endişe ettikleri,   kadınların %35 inin zihin sağlığından endişe ettikleri, âdet ve menopoz söz konusu olduğunda birçok kadının sessiz sedasız acı çektiğini, Kadınların yalnız %20'si bu imkânı sağlayan bir işyerinde çalışıyor olduğunu, işyeri dışında kadınları etkileyen faktörleri nazarında en çok kadın hakları konusunda endişe duydukları (%59'u en büyük endişelerinin bu olduğunu söylüyor). Bunun ardından mali güvence (%58), zihinsel ve fiziksel sağlık (ikisi de %56) ve kişisel güvenlik (%54) geliyor.) Ev işleriyle ilgili görev sorumluluğu büyük ölçüde kadınların omuzlarında ve kadınlar genellikle partnerlerinin kariyerine öncelik vermeleri gerektiğini hissettiklerini söylüyor: Kadınların %46 sının ev işlerinin kendilerinin üstlendiğini, kadınların üçte birinin (%37 ) partnerlerinin kariyerini önceliklediklerini, bunun sebebinin ise evdeki sorumlulukları ve partnerlerinin  kadınlardan daha fazla kazandıklarını belirttikleri, Kadınlar işte daha fazla esneklik istiyor, ama gerçek pek çok kadın için farklı ve bu kadınların kariyer seçimlerini etkileniyor, Hibrit çalışma deneyimleri iyileşiyor ama zorlukları bitmiyor. Kadınların büyük bir çoğunluğu (%74) hibrit çalışma düzenlemesi isterken %21'i sürekli olarak uzaktan çalışabileceği bir işi tercih ediyor.  Hibrit çalışmanın kariyerlerine ulaşmalarını uzaklaştırdığını, kadınlar hâlâ dışlayıcı davranışlarla karşılaşıyor ve çoğu hâlâ bunları işverenine bildirmedikleri, yeterince temsil edilmeyen gruplardaki kadınlar işyerinde hâlâ daha fazla zorlukla karşılaştıkları, cinsiyet eşitliği Liderlerinin sayısı çok az Kadınların çok büyük bir çoğunluğu (%92) işvereninin cinsiyet eşitliğiyle ilgili taahhütlerini yerine getirmek için somut adımlar attığına inanmıyor ve hemen hemen yarısı (%48) işverenlerinin kadınlara verdiği destekte son bir yıl içinde hiçbir artış olmadığını düşünüyor. Çalışan kadınların  çalışma hayatı içerisinde algıladıkları sorunların, yaş, bölgesel, ırk, çalışma yılına,  bilinç ve cinsiyet  medeni durumlarına…vb  göre farklılık  gösterdiği anlaşılıyor. Kadınların çalışma hayatında yaşadıkların zorlukların önlenmesi için; sosyal güvenlik teşvikleri, yatırım /girişimcilik teşvikleri, bazı politikalar …. vb devlet tarafından sunulsa da kadının çalışma hayatındaki yerinin nerde olduğuna ve nerde olunması gerektiğine  bakınca mevcuttaki  yasal düzenlemelerin uygulanan politikaların yetersiz kaldığı anlaşılıyor.  İş hayatında yaşanan zorluklardan işe alımda ayrımcılık/ Cinsiyet ayrımcılığı /fırsat eşitliği, Çalışma ile aile hayatı dengesi / iş-aile çatışması ,kariyer engelleri ,ciddiye alınmama/ duygusallıkbahanesi, Sosyal güvenlik sorunu ve enformel-ev eksenli çalışma çözüm bekleyen zorluklar olarak yerini koruyor DÜNYA, kadınların çalışma hayatındaki varlığı, toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın ve kız çocukların güçlendirilmesinin öneminde hem fikir olandünya liderleri bir araya geldi ve toplam da 17 maddeden oluşan sürdürülebilir kalkınma hedeflerini belirledi ve 2015 de 2030 yılına kadar yoksulluğu sona erdirmek, eşitsizlik ve adaletsizlikle mücadele etmek ve ıklım değişikliğinin üstesınden gelmek ıçın söz verdi! Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde     Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın ve kız çocuklarının güçlendirilmesi SKH’ler içerisinde hem başlı başına bir hedefte hem de diğer 16 hedeften 10’unun alt hedeflerinde doğrudan ele alınıyor. TÜRKİYE; Hükümet 12. Kalkınma Planında,  “Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2024-2028)”  Politikalar-tedbirler ve hedefler belirlemiş. SKH 5 hedefleri baz alınmış. SONUÇ OLARAK; Çalışma hayatında yer alan kadınların durumu, ekonomik, sosyal, biyolojik, kültürel birçok faktörle ilişkili olarak incelenmesi gereken çok boyutlu bir halk sağlığı konusudur.  Kadınlar tarih boyunca üretimin her aşamasında çalışmasına rağmen, hala dezavantajlı bireyler olarak değerlendirilmektedir. Kadınların çalışma hayatında yaşadıkların sorunlara çözüm ; sosyal güvenlik teşvikleri, yatırım /girişimcilik teşvikleri, bazı politikalar (farkındaklık eğitimleri hayat boyu öğrenme, haklarında mali hukuki bilinç…. Vb) sunulsa da kadının çalışma hayatındaki yerinin nerde olduğuna ve nerde olunması gerektiğine  bakınca mevcuttaki  yasal düzenlemelerin uygulanan yetersiz politikaların geliştirilmesi gerektiği anlaşılıyor. Kadınların rahatsızlık duymayacakları çalışma ortamları, sürekli mesleksel eğitimlerle destek, her konuda bilinçlenme, kendilerini geliştirme olanakları, Şirketlerin iş-yaşam dengesini kurabilecek aksiyon almaları, Digital dönüşümün hızla ilerlediği durumla, kadınların teknolojiye uyum sağlayabilmeleri için yeni yetkinliklerin kazandırılması, Digital dönüşümün hızla ilerlediği durumla ,   kadınların geleceğin mesleği olan STEM (fen-teknoloji-mühendislik-matematik / 4 disiplinli eğitim felsefesi)  alanlarından kız çocuklarından   kadınların bilim, teknoloji matematik ve fen alanlarına yönlendirilmesi kadınların olduğu alanların dönüştürülmesi noktasında oldukça önemli olduğu anlaşılıyor” diyerek sözlerini noktaladı. Daha sonra soru – cevap şeklinde devam eden toplantı, dilek ve temenniler ile son buldu.    
Antalya Ortak Düşün Meclisi (ANODEM) Mayıs ayı toplantısında kadın haklarını, kadınların mücadelesini ve sorunlarını gündemine taşıdı. “Türkiye’de kadın olmak” başlıklı gündem toplantısının açılışını, ANODEM kurucularından Eşref Ural yaptı. Ural, yaptığı kısa konuşmada yaşadığımız çağın en önemli sorunlarından birisini kadın haklarının ve kadın-erkek eşitliğinin oluşturduğuna dikkat çekti.

Okur Medya - Toplantıda ilk sözü ANODEM kurucusu ve daimi üyesi avukat Pınar Toğaç Bulut aldı ve Türkiye’de kadın hakları hareketinin kısa bir özetini yaptı. Av. Bulut, özetle şunları söyledi: “Kadın hakları meselesi tarih boyunca hemen her dönemde çeşitli boyutları ile tüm dünyada tartışılmış, insanlığın gelişmesine paralel olarak da çeşitli çözümler üretilmiştir. Kadın meselesi insanlık sorunudur!     

Türk Kadını diğer ülkelerden çok daha önce haklarını kendi mücadeleleri neticesinde hak etmiş ve kazanmıştır. Orta Asya Türklerinde kadınlar devlet yönetiminde yer almıs ve karar alma yetkisine sahip olmuşlardır. İslamiyet ile Kadın bu değerini kaybetmemiş aksine hukuki anlamda miras, boşanma tazminatı gibi birçok hakkını bu dönemde elde etmiştir. Osmanlı döneminde özellikle 1.Meşrutiyetten itibaren kadınlar eğitimde hak kazanmış, dernekler kurmuş, gazete ve dergiler çıkarmış ve 1923 yılında da Kadınlar Halk Fırkasını kurarak tarihte ilk siyasi partinin oluşumunu saglamışlardır. Akabinde de bu oluşum Türk Kadınlar Birliği olarak halen daha aktif bir şekilde çalışmalarına devam etmektedir.

İlerleyen süreçte kadınların günlük hayatta yaşadıkları negatiflikler arttıkça kadınlar ile erkekler hukuki, sosyal, kültürel her alanda eşit haklara sahip olana dek kadınlara her alanda pozitif ayrımcılık  yapılması için hukuki düzenlemeler yapılmış ve bunlardan ilki 4320 Sayılı Yasa ve akabinde de 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanundur.

Bu düzenleme ile hane içinde ve hane dışında fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik olarak şiddete uğrayan kadın ve aile bireylerine koruyucu ve önleyici tedbirler alınmasına ve ivedilikle uygulanmasına, bu yönde gerekli tüm çalışmaların yapılmasına ve şiddete uğrayan kadın veya çocuklara maddi ve manevi her türlü desteğin sağlanmasına karar verilmiştir. Uygulamada zaman zaman aksaklıklar olsa da bu yasa kadının bir güvencesidir. Atatürk'ün ışığını fark edip değer verdiği Türk Kadını, Anadolu Kadını gücünü bu topraklardan almaktadır. "Bizim topraklarda önce kadınlar uyanır sonra güneş doğar, çünkü güneşi kadınlar doğurur".  

 

Toplantının bir diğer konuşmacısı, yine ANODEM daimi üyesi Ayşenur Özdoğan Gülmez idi. Aynı zamanda aktif siyasi yaşamın içinde olmak hasebiyle Gülmez, siyasetten örnekler verdiği konuşmasında, siyaset dünyasında kadın olmanın zorluklarına dikkat çekti:

“Dünyada birçok ülkeden önce seçme ve seçilme hakkını elde etmiş bir Milletin kadınlarıyız aslında ( 1930 Belediye seçimleri, 1933 Muhtar seçme ve seçilme ve 1934 Genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı).

Lakin günümüze gelene kadar birçok kazanılmış hakkımızda özellikle SEÇİLME geriye doğru giden bir eğrimiz var. Dünyada %20,1 temsil oranı ile 113.sıradayız. Ve 1.Ruanda ülkesinde kadınlar mecliste %61.3 ve 6.Birlesik Arap Emirliklerinde ise %50 ile temsil edilir durumda.

Kadınlar siyasetin içinde var olabilmek için inatçı, ısrarcı ve savaşçı olmak zorunda. Erkek egemen siyasi arenada piyon olmayı kabul eden KADINLAR kolay alan buluyor maalesef. En önemli etken maalesef ki lidere bağlı siyaset anlayışı. Acilen SIYASI PARTILER KANUNUN değişmesi gerekiyor.

Bir kadın siyasette var olmak istiyorsa cebinde parası olacak, çevresi olacak ayrıca zamanı olacak. Bunların tamamına sahip olsa dahi eğitimi de ona göre olacak. Birde kurulmuş siyaset düzenine biat edecek.

 Bizler siyasette delikanlı kadın değil; kadın ve ana gibi siyaset yapmak istiyoruz. Adı dahi "ANAdolu" toprakları olan bu güzide ülkeyi ANA gibi toplayıcı, kapsayıcı şekilde yönetimlerde yer almak istiyoruz” dedi.

Toplantının son konuşmacısı Mali Müşavir ve iş kadını Raziye Gök Aktaş idi. Aynı zamanda ANODEM kurucusu olan Aktaş, çalışma hayatında kadınların yaşadığı sorunlara dikkat çeken konuşmasında özetle şunları söyledi:

“Dünyada bazı şirketlerin yaptığı karşılaştırmalı araştırmalar neticesinde, 2022 ye göre 2023 de iyileşmiş olsa da,  iş hayatındaki kadınların, tükenmişlik hissinden ve zihin sağlığından oldukça endişe ettikleri,   kadınların %35 inin zihin sağlığından endişe ettikleri, âdet ve menopoz söz konusu olduğunda birçok kadının sessiz sedasız acı çektiğini, Kadınların yalnız %20'si bu imkânı sağlayan bir işyerinde çalışıyor olduğunu, işyeri dışında kadınları etkileyen faktörleri nazarında en çok kadın hakları konusunda endişe duydukları (%59'u en büyük endişelerinin bu olduğunu söylüyor). Bunun ardından mali güvence (%58), zihinsel ve fiziksel sağlık (ikisi de %56) ve kişisel güvenlik (%54) geliyor.)

Ev işleriyle ilgili görev sorumluluğu büyük ölçüde kadınların omuzlarında ve kadınlar genellikle partnerlerinin kariyerine öncelik vermeleri gerektiğini hissettiklerini söylüyor: Kadınların %46 sının ev işlerinin kendilerinin üstlendiğini, kadınların üçte birinin (%37 ) partnerlerinin kariyerini önceliklediklerini, bunun sebebinin ise evdeki sorumlulukları ve partnerlerinin  kadınlardan daha fazla kazandıklarını belirttikleri, Kadınlar işte daha fazla esneklik istiyor, ama gerçek pek çok kadın için farklı ve bu kadınların kariyer seçimlerini etkileniyor, Hibrit çalışma deneyimleri iyileşiyor ama zorlukları bitmiyor. Kadınların büyük bir çoğunluğu (%74) hibrit çalışma düzenlemesi isterken %21'i sürekli olarak uzaktan çalışabileceği bir işi tercih ediyor.  Hibrit çalışmanın kariyerlerine ulaşmalarını uzaklaştırdığını, kadınlar hâlâ dışlayıcı davranışlarla karşılaşıyor ve çoğu hâlâ bunları işverenine bildirmedikleri, yeterince temsil edilmeyen gruplardaki kadınlar işyerinde hâlâ daha fazla zorlukla karşılaştıkları, cinsiyet eşitliği Liderlerinin sayısı çok az Kadınların çok büyük bir çoğunluğu (%92) işvereninin cinsiyet eşitliğiyle ilgili taahhütlerini yerine getirmek için somut adımlar attığına inanmıyor ve hemen hemen yarısı (%48) işverenlerinin kadınlara verdiği destekte son bir yıl içinde hiçbir artış olmadığını düşünüyor.

Çalışan kadınların  çalışma hayatı içerisinde algıladıkları sorunların, yaş, bölgesel, ırk, çalışma yılına,  bilinç ve cinsiyet  medeni durumlarına…vb  göre farklılık  gösterdiği anlaşılıyor. Kadınların çalışma hayatında yaşadıkların zorlukların önlenmesi için; sosyal güvenlik teşvikleri, yatırım /girişimcilik teşvikleri, bazı politikalar …. vb devlet tarafından sunulsa da kadının çalışma hayatındaki yerinin nerde olduğuna ve nerde olunması gerektiğine  bakınca mevcuttaki  yasal düzenlemelerin uygulanan politikaların yetersiz kaldığı anlaşılıyor. 

İş hayatında yaşanan zorluklardan işe alımda ayrımcılık/ Cinsiyet ayrımcılığı /fırsat eşitliği, Çalışma ile aile hayatı dengesi / iş-aile çatışması ,kariyer engelleri ,ciddiye alınmama/ duygusallıkbahanesi, Sosyal güvenlik sorunu ve enformel-ev eksenli çalışma çözüm bekleyen zorluklar olarak yerini koruyor

DÜNYA, kadınların çalışma hayatındaki varlığı, toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın ve kız çocukların güçlendirilmesinin öneminde hem fikir olandünya liderleri bir araya geldi ve toplam da 17 maddeden oluşan sürdürülebilir kalkınma hedeflerini belirledi ve 2015 de 2030 yılına kadar yoksulluğu sona erdirmek, eşitsizlik ve adaletsizlikle mücadele etmek ve ıklım değişikliğinin üstesınden gelmek ıçın söz verdi!

Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde     Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın ve kız çocuklarının güçlendirilmesi SKH’ler içerisinde hem başlı başına bir hedefte hem de diğer 16 hedeften 10’unun alt hedeflerinde doğrudan ele alınıyor.

TÜRKİYE; Hükümet 12. Kalkınma Planında,  “Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2024-2028)”  Politikalar-tedbirler ve hedefler belirlemiş. SKH 5 hedefleri baz alınmış.

SONUÇ OLARAK; Çalışma hayatında yer alan kadınların durumu, ekonomik, sosyal, biyolojik, kültürel birçok faktörle ilişkili olarak incelenmesi gereken çok boyutlu bir halk sağlığı konusudur.

 Kadınlar tarih boyunca üretimin her aşamasında çalışmasına rağmen, hala dezavantajlı bireyler olarak değerlendirilmektedir.

Kadınların çalışma hayatında yaşadıkların sorunlara çözüm ; sosyal güvenlik teşvikleri, yatırım /girişimcilik teşvikleri, bazı politikalar (farkındaklık eğitimleri hayat boyu öğrenme, haklarında mali hukuki bilinç…. Vb) sunulsa da kadının çalışma hayatındaki yerinin nerde olduğuna ve nerde olunması gerektiğine  bakınca mevcuttaki  yasal düzenlemelerin uygulanan yetersiz politikaların geliştirilmesi gerektiği anlaşılıyor.

Kadınların rahatsızlık duymayacakları çalışma ortamları, sürekli mesleksel eğitimlerle destek, her konuda bilinçlenme, kendilerini geliştirme olanakları,

Şirketlerin iş-yaşam dengesini kurabilecek aksiyon almaları,

Digital dönüşümün hızla ilerlediği durumla, kadınların teknolojiye uyum sağlayabilmeleri için yeni yetkinliklerin kazandırılması,

Digital dönüşümün hızla ilerlediği durumla ,   kadınların geleceğin mesleği olan STEM (fen-teknoloji-mühendislik-matematik / 4 disiplinli eğitim felsefesi)  alanlarından kız çocuklarından   kadınların bilim, teknoloji matematik ve fen alanlarına yönlendirilmesi kadınların olduğu alanların dönüştürülmesi noktasında oldukça önemli olduğu anlaşılıyor” diyerek sözlerini noktaladı.

Daha sonra soru – cevap şeklinde devam eden toplantı, dilek ve temenniler ile son buldu.  

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.