İçilebilir su miktarı azalıyor

Yaşam 22.03.2024 - 11:59, Güncelleme: 22.03.2024 - 11:59
 

İçilebilir su miktarı azalıyor

Gıda Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Başkanı Ali Manavoğlu, son yapılan araştırmalarda kişi başına düşen içilebilir su miktarının düştüğünü ve her 15 saniyede bir çocuğun susuzluk kaynaklı hastalıklardan dolayı hayatını kaybettiğini söyledi
Okur Medya - TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Başkanı Ali Manavoğlu, ‘Dünya Su Günü’ nedeniyle basın açıklaması yaptı. Manavoğlu, 22 Mart günü, su ve su sorunlarına dikkat çekmek amacı ile belirlenen temalar çerçevesinde yirmi yıldır çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Suyun insan ve diğer canlıların varlığı için öneminin vurgulanması, su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir yönetimi, temiz suya erişimin temel insan hakkı olduğunun hatırlatılması hedeflenmekte, hükümetler, organizasyonlar ve bireyler su kaynaklarının korunması, kirletilmemesi ve adil paylaşımı gibi konularda harekete geçirilmeye çalışılmaktadır. Yıllardır kutlanan bu günde esas amaç, su krizinin önümüzdeki yıllarda insanlık için en temel sorun olacağına dikkat çekmektir” dedi.   KİŞİ BAŞINA DÜŞEN SU MİKTARI AZALIYOR   İçilebilir su kaynaklarının sınırlı olduğunu söyleyen Manavoğlu, “Yeryüzünde 1 milyar 338 milyon km3 hacminde su olduğu hesaplanmaktadır. Yüzde 96,5’i okyanuslar ve denizlerde, insanların sağlıklı ve ekonomik bir biçimde kullanamayacağı tuzlu su şeklindedir. Buzullar 24 milyon km3 ve tuzlu yeraltı suları 12 milyon 870 bin km3 ile diğer su kaynaklarıdır. İnsanların evde, tarımsal ve sanayi üretiminde güvenle tüketecekleri su kaynakları dünyadaki toplam su kaynaklarının ancak yüzde 2,5 gibi küçük bir kısmıdır. Türkiye’de kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı, kaynakların kirlenmesi ve nüfus artışı ile birlikte yıldan yıla azalış göstermektedir. Bu miktar 2000 yılında 1.652 m3iken, yüzde 19 azalışla 2021 yılında 1.342 m3 olmuştur. 2040 yılı tahminlerine göre 1120 m3 ile ‘su baskısı yaşayan ülkeler’ arasında yer alacağı öngörülmektedir. Su yaşamın kaynağı olmasına rağmen, 1,2 milyar insan güvenilir içme suyuna ulaşamıyor. Gelişmiş ülkelerde doğan bir çocuk, gelişmekte olan ülkelerdeki yaşıtlarından 30-50 kat fazla su tüketme şansına sahipken, Birleşmiş Milletler raporuna göre, her 15 saniyede bir çocuk, susuzluğun neden olduğu hastalıklardan dolayı hayatını kaybediyor. Yine 2050 yılına kadar 350 milyon insanın şiddetli kuraklık nedeniyle su kıtlığı ile karşı karşıya kalacağı öngörülüyor” ifadelerini kullandı.   İÇİLEBİLİR SU ADİL DAĞITILMIYOR   İçilebilir su kaynaklarının dünyanın her yerine eşit dağıtılmadığını vurgulayan Manavoğlu, “ Şanslı bölgeler yağış alırken, bazıları ya çok az ya da hiç yağış almıyor.  Dünya nüfusunun yarısından fazlasına sahip Asya kıtası su kaynaklarının yüzde 36'sına sahipken; dünya nüfusunun sadece yüzde 6’sının yaşadığı Güney Amerika kıtasında kaynakların yüzde 26’sı bulunmaktadır. Su sıkıntısının en fazla yaşandığı Afrika'da ise, sorun yetersiz kaynak değil, suyun adil paylaşılmamasıdır. Avrupa ile aynı nüfusa, ancak daha zengin su kaynağına sahip olan Afrika kıtasında, ticarileşmiş su kaynaklarının eşit dağıtılmaması, kıta halkının suya erişimdeki en önemli engeldir. Son 20-25 yıllık süreçte suyun metalaştırıldığı küresel politikalar sonucunda,  dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 5'inin kullandığı suyun yönetimi uluslararası şirketlere geçmiştir” dedi.   SU TÜKETİMİNE DAİR ÖNLEMLER ALINMALI   Suyun önemine değinen Manavoğlu, “ Su doğal bir kaynak olmanın ötesinde sağlık, hijyen, tarım, ekonomi ve ekosistemler için hayati önem taşımaktadır. Su kaynaklarının kirlenmesinin önlenmesi, arıtma teknolojileri ile evsel ve endüstriyel atık suyun geri kazanılması, yağmur suyunun toplanması ve depolanması, suyun verimli kullanımı gibi uygulamalar su kaynaklarının korunmasına katkıda bulunmaktadır. Bu amaçla sanayi şirketleri, belediyeler ve kamu kuruluşları yeterli bütçe ayırmalı, denetlemeler etkin şekilde gerçekleştirilmelidir. ‘Kirleten öder veya temizler’ kuralının benimsenmesi, kaçak ve kayıpların önlenmesi,  yağmur sularının şehirlerin kanalizasyon şebekelerinde yok olup gitmesini engellemek için yerel yönetimlerin su toplama kanalları yapması,  binalarda ‘yağmur suyu toplama tankı’ zorunluluğu olması gibi tedbirler de su tasarrufu açısından önemlidir. Bunun yanında, evlerde suyun bireyler tarafından tasarruflu kullanılması, başta banyo ve tuvalet olmak üzere alınacak basit önlem ve uygulamalarla su israfının önlenmesi de, gelecek nesillere bırakılacak en kıymetli miraslardandır. Tuvalet sifonunda 1-2 seferde tükettiğimiz 20 litre suyun, Nijer ve Mali’de günlük erişilen su miktarı olduğu unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı.
Gıda Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Başkanı Ali Manavoğlu, son yapılan araştırmalarda kişi başına düşen içilebilir su miktarının düştüğünü ve her 15 saniyede bir çocuğun susuzluk kaynaklı hastalıklardan dolayı hayatını kaybettiğini söyledi

Okur Medya - TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Başkanı Ali Manavoğlu, ‘Dünya Su Günü’ nedeniyle basın açıklaması yaptı. Manavoğlu, 22 Mart günü, su ve su sorunlarına dikkat çekmek amacı ile belirlenen temalar çerçevesinde yirmi yıldır çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Suyun insan ve diğer canlıların varlığı için öneminin vurgulanması, su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir yönetimi, temiz suya erişimin temel insan hakkı olduğunun hatırlatılması hedeflenmekte, hükümetler, organizasyonlar ve bireyler su kaynaklarının korunması, kirletilmemesi ve adil paylaşımı gibi konularda harekete geçirilmeye çalışılmaktadır. Yıllardır kutlanan bu günde esas amaç, su krizinin önümüzdeki yıllarda insanlık için en temel sorun olacağına dikkat çekmektir” dedi.

 

KİŞİ BAŞINA DÜŞEN SU MİKTARI AZALIYOR

 

İçilebilir su kaynaklarının sınırlı olduğunu söyleyen Manavoğlu, “Yeryüzünde 1 milyar 338 milyon km3 hacminde su olduğu hesaplanmaktadır. Yüzde 96,5’i okyanuslar ve denizlerde, insanların sağlıklı ve ekonomik bir biçimde kullanamayacağı tuzlu su şeklindedir. Buzullar 24 milyon km3 ve tuzlu yeraltı suları 12 milyon 870 bin km3 ile diğer su kaynaklarıdır. İnsanların evde, tarımsal ve sanayi üretiminde güvenle tüketecekleri su kaynakları dünyadaki toplam su kaynaklarının ancak yüzde 2,5 gibi küçük bir kısmıdır. Türkiye’de kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı, kaynakların kirlenmesi ve nüfus artışı ile birlikte yıldan yıla azalış göstermektedir. Bu miktar 2000 yılında 1.652 m3iken, yüzde 19 azalışla 2021 yılında 1.342 m3 olmuştur. 2040 yılı tahminlerine göre 1120 m3 ile ‘su baskısı yaşayan ülkeler’ arasında yer alacağı öngörülmektedir. Su yaşamın kaynağı olmasına rağmen, 1,2 milyar insan güvenilir içme suyuna ulaşamıyor. Gelişmiş ülkelerde doğan bir çocuk, gelişmekte olan ülkelerdeki yaşıtlarından 30-50 kat fazla su tüketme şansına sahipken, Birleşmiş Milletler raporuna göre, her 15 saniyede bir çocuk, susuzluğun neden olduğu hastalıklardan dolayı hayatını kaybediyor. Yine 2050 yılına kadar 350 milyon insanın şiddetli kuraklık nedeniyle su kıtlığı ile karşı karşıya kalacağı öngörülüyor” ifadelerini kullandı.

 

İÇİLEBİLİR SU ADİL DAĞITILMIYOR

 

İçilebilir su kaynaklarının dünyanın her yerine eşit dağıtılmadığını vurgulayan Manavoğlu, “ Şanslı bölgeler yağış alırken, bazıları ya çok az ya da hiç yağış almıyor.  Dünya nüfusunun yarısından fazlasına sahip Asya kıtası su kaynaklarının yüzde 36'sına sahipken; dünya nüfusunun sadece yüzde 6’sının yaşadığı Güney Amerika kıtasında kaynakların yüzde 26’sı bulunmaktadır. Su sıkıntısının en fazla yaşandığı Afrika'da ise, sorun yetersiz kaynak değil, suyun adil paylaşılmamasıdır. Avrupa ile aynı nüfusa, ancak daha zengin su kaynağına sahip olan Afrika kıtasında, ticarileşmiş su kaynaklarının eşit dağıtılmaması, kıta halkının suya erişimdeki en önemli engeldir. Son 20-25 yıllık süreçte suyun metalaştırıldığı küresel politikalar sonucunda,  dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 5'inin kullandığı suyun yönetimi uluslararası şirketlere geçmiştir” dedi.

 

SU TÜKETİMİNE DAİR ÖNLEMLER ALINMALI

 

Suyun önemine değinen Manavoğlu, “ Su doğal bir kaynak olmanın ötesinde sağlık, hijyen, tarım, ekonomi ve ekosistemler için hayati önem taşımaktadır. Su kaynaklarının kirlenmesinin önlenmesi, arıtma teknolojileri ile evsel ve endüstriyel atık suyun geri kazanılması, yağmur suyunun toplanması ve depolanması, suyun verimli kullanımı gibi uygulamalar su kaynaklarının korunmasına katkıda bulunmaktadır. Bu amaçla sanayi şirketleri, belediyeler ve kamu kuruluşları yeterli bütçe ayırmalı, denetlemeler etkin şekilde gerçekleştirilmelidir. ‘Kirleten öder veya temizler’ kuralının benimsenmesi, kaçak ve kayıpların önlenmesi,  yağmur sularının şehirlerin kanalizasyon şebekelerinde yok olup gitmesini engellemek için yerel yönetimlerin su toplama kanalları yapması,  binalarda ‘yağmur suyu toplama tankı’ zorunluluğu olması gibi tedbirler de su tasarrufu açısından önemlidir. Bunun yanında, evlerde suyun bireyler tarafından tasarruflu kullanılması, başta banyo ve tuvalet olmak üzere alınacak basit önlem ve uygulamalarla su israfının önlenmesi de, gelecek nesillere bırakılacak en kıymetli miraslardandır. Tuvalet sifonunda 1-2 seferde tükettiğimiz 20 litre suyun, Nijer ve Mali’de günlük erişilen su miktarı olduğu unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve okurmedya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.