Suyumuzu bekleyen büyük tehlike
Suyumuzu bekleyen büyük tehlike
JMO Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı, 22 Mart Dünya Su Günü’nde yaptığı açıklamada, Antalya’daki çarpık yapılaşmanın ve su kaynaklarının korunmamasını büyük bir tehlike olduğunu söyledi
Okur Medya - Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı, 22 Mart Dünya Su Günü ile ilgili açıklama yaptı. Karancı, “Antalya’mızı bekleyen en büyük tehlike plansız, programsız kentleşme, yoğun göç, yüksek turizm etkisi ve tarımsal faaliyetlerin baskısı altında kalmasıdır. Antalya içme suyu kaynakları koruma alanlarında, bilimin belirlediği ve ayrıca kanun ve yönetmelikler ile desteklenen koruma tedbirlerinin uygulanmadığı görülmektedir” dedi. Mustafa Karancı’nın açıklamasının tamamı şöyle: “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından dünya ülkelerinin giderek büyüyen temiz suya erişim sorununa dikkat çekmek, içilebilir su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması konusunda somut adımlar atmak, sürdürülebilir bir gelecek için suyun önemini belirtmek ve verimli kullanılmasını sağlamak amacıyla 1993 yılında 22 Mart tarihi Dünya Su Günü olarak kabul edilmiştir.
Her yıl farklı bir tema ile gerçekleştirilmekte olan Dünya Su Gününün 2024 yılı teması “BARIŞ İÇİN SUDAN YARARLANMAK” olarak belirlenmiştir.
Ortak yaşam kaynağımız olan SU, ülkeler üzerinde iş birliği yaptığı zaman BARIŞ İÇİN BİR ARAÇ olabilir. Ancak erişiminin engellendiği ve kullanımının adil olmayan şekilde paylaşıldığı durumlarda da çatışmalar, savaşlar başlatabilir. 2024 Dünya Su Günü teması, herkesin ihtiyaçlarını dengelemek için birlikte çalışmak, kimsenin geride kalmamasını sağlamak ve suyu daha barışçıl bir dünya için katalizör haline getirmek amacıyla belirlenmiştir.
Dünyadaki toplam suların %97,5’i okyanuslarda ve denizlerde tuzlu su olarak, geriye kalan sadece %2,5’i tatlı su olarak bulunmaktadır. Bu kadar az olan tatlı su kaynaklarının da %90’ının kutuplarda ve yer altında bulunması sebebiyle insanoğlunun kolaylıkla yararlanabileceği elverişli tatlı su miktarının ne kadar az olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.
Su, insanlığın yaşamını sürdürmesi için en temel gereksinim olup her insan yaşamını sürdürmek için güvenilir su kaynaklarına ihtiyaç duymaktadır. İnsanoğlu için taşıdığı yaşamsal öneminin yanında, ülkelerin varlığı, güvenlik çıkarları, ekonomik gelişimleri açısından da büyük öneme sahip doğal bir kaynaktır.
Su konusu, son yıllarda uluslararası gündemin en üst sıralarında yer almaktadır. Suyun dünya kamuoyunun ilgisini giderek artan bir biçimde çekmesinin başlıca nedenleri arasında nüfus artışı, hızlı şehirleşme ve sanayileşmenin neden olduğu su ihtiyacı, gıda güvenliğinin sağlanmasını teminen tarımsal su kullanımının artması, var olan su kaynaklarının kirlenmesi ile iklim değişikliğinin olumsuz etkileri yer almaktadır. Bu nedenle, su kaynaklarının etkin kullanımı, su altyapıları, özellikle barajlar, ülkelerin sosyo-ekonomik kalkınmaları bakımından önem teşkil etmektedir.
Dünyadaki toplam su tüketiminin %70’i sulama, %22’si sanayi ve %8’i içme ve kullanma suyu amaçlıdır. Gelişmiş ülkelerde bu oranlar sırasıyla %30’u sulama, %59’u sanayi ve %11’i içme ve kullanma suyu iken az gelişmiş ülkelerde %82’si sulama, %10’u sanayi ve %8’i içme ve kullanma suyudur. Bu oranlarla su kullanımının gelişmişliğin de bir göstergesi olduğu görülmektedir. Ülkemizde ise %72,73’ü sulama, %11,36’sı sanayi ve %15,91’i içme ve kullanma suyu amaçlıdır.
İlimiz bu veriler ışığında ülkemiz su potansiyelinin %9’una sahiptir. Bölgemiz, su potansiyeli olarak bu durumuyla Türkiye geneline göre şanslı sayılabilecek bir konumdadır. Önemli su kaynaklarımızdan başlıcaları; Eşen-Karaçay, Demre Deresi, Finike-Başgöz Çayı, Finike-Alakır Çayı, Kırkgözler Çayı, Düden Çayı, Aksu Çayı, Köprüçay, Manavgat Çayı, Karpuz Çayı, Alara Çayı, Kargı Çayı, Dim Çayı, Sedre Çayı ve Bıçakçı Çayıdır.
İçme suyu kaynaklarımız için ASAT verilerine2 baktığımızda;
53 adet derin kuyu ve 2 adet terfi pompa istasyonundan oluşan Duraliler Su Üretim Tesislerinden, Antalya’nın 5 Merkez İlçesi (Aksu, Döşemealtı, Kepez, Konyaaltı, Muratpaşa) sınırları içinde yaşayan vatandaşların içme ve kullanma suyu ihtiyaçlarının yaklaşık %43’ü karşılanmaktadır.
Konyaaltı İlçesi, Gürsu Mahallesi’nde bulunan Boğaçay Pompa İstasyonu Tesisi, 3 keson kuyu, 13 adet derin kuyu ve 1 adet terfi pompa istasyonundan oluşmaktadır. Konyaaltı İlçesi’nin yaklaşık %90’lık kesiminin su ihtiyacı bu tesisten karşılanmaktadır.
Döşemealtı İlçesi, Çığlık Mahallesi, Termessos Antik Kenti Karşısında bulunan Termessos Pompa İstasyonu Tesisi, 40 adet derin kuyu, 1 adet 2.500 m3 ve bir adet 7.500 m3 toplama depolarından oluşmaktadır. Antalya’nın 5 Merkez İlçesi (Aksu, Döşemealtı, Kepez, Konyaaltı, Muratpaşa) sınırları içinde yaşayan vatandaşların içme ve kullanma suyu ihtiyacının %37’si bu tesisten karşılanmaktadır.
Antalya’nın ilk içme suyu kaynağı olan Gürkavak Kaynağı ise Toros Dağları eteğinde Güver Uçurumu mevkiinde 280 kotundan cazibe ile şehre gelen doğal içme suyu kaynağıdır.
Antalya Hacısekiler Köyü mevkiinde, Hisarçandır Köyü yolu üzerinde ortalama debisi saniyede 50 litre olan Yemişpınarı Kaynağı bulunmaktadır.
Aksu İlçe Merkezi ve Boztepe Mahallesi su ihtiyacı Tigem sahasında bulunan derin kuyulardan karşılanırken, Aksu ve Döşemealtı İlçelerindeki diğer mahallelerin su ihtiyaçları kendi bölgelerindeki lokal derin kuyulardan karşılanmaktadır. Konyaaltı İlçesinde bulunan Yaylalar Bölgesindeki mahallelerin su ihtiyaçları ise lokal kaynak sularının klorlanarak şebekeye verilmesiyle karşılanmaktadır.
Ortak yaşam alanımız olan Antalya’da içme suyu kaynaklarına ilişkin yukarıdaki verilere bakacak olursak Antalya’nın beş Merkez İlçesinin (Aksu, Döşemealtı, Kepez, Konyaaltı, Muratpaşa) içme ve kullanma suyu ihtiyaçlarının %99’unu yer altı derin kuyulardan, %1’ini ise kaynak sularından temin ettiği görülmektedir.
İçme ve kullanma suyu ihtiyacının %99’unu yer altı derin kuyulardan sağlayan Antalya’mızı bekleyen en büyük tehlike plansız, programsız kentleşme, yoğun göç, yüksek turizm etkisi ve tarımsal faaliyetlerin baskısı altında kalmasıdır. Antalya içme suyu kaynakları koruma alanlarında, bilimin belirlediği ve ayrıca kanun ve yönetmelikler ile desteklenen koruma tedbirlerinin uygulanmadığı görülmektedir. Mutlak koruma alanlarında su yapıları dışında hiçbir şeyin yapılmaması gerekirken bu alanlara oto yollar yapılmakta, bu bölgelerde yerleşime izin verilmekte ve tarımsal faaliyetler yapılmaktadır. Resmî Gazetede mutlak koruma alanı statüsünde değerlendirilen Döşemealtı ve daha üst seviyelerde bulunan yüzlerce düden korunmayı beklemektedir.
Su kaynaklarımızın kanun, yönetmelikler ve bilimsel gerekçeler doğrultusunda korunmamasının sonucunda su kaynaklarımızın süreç içerisinde kullanılamaz hale geleceği konusunda yerel yöneticileri ve karar vericileri bir kez daha uyarıyoruz. Yeraltı Sularının Kirlenmeye Ve Bozulmaya Karşı Korunması Hakkında Yönetmelik3 kapsamındaki tüm maddeler ilimizde uygulanmalı, çok geç kalınmadan gerekli adımlar atılmalı ve önlemler alınmalıdır.
SU KAYNAKLARININ
DOĞRU YÖNETİLMESİ VE KULLANILMASI YÖNÜNDEKİ
ÖNGÖRÜ VE ÖNERİLERİMİZ;
- Yer Altı suyu akiferleri ve beslenme havzalarında bulunan yerleşim alanları, sanayi tesisleri, tarım ve hayvancılık alanlarında yüzey ve yer altı sularının kirliliğine neden olan unsurlar önlenmeli, akiferlerin korunmasına yönelik gerekli önlemler alınmalıdır.
- Tatlı su kaynaklarının büyük bir kısmı sulama amaçlı kullanılmaktadır. Aşırı sulama tuzlanmaya ve çoraklaşmaya neden olmaktadır. Aşırı su kullanımının önlenmesi amacıyla sulama sahalarının jeolojik yapısına uygun sulama sistemleri seçilmelidir.
- Denize boşalan yer altı suları araştırılmalı ve kullanımı sağlanmalıdır.
- Şehir ve sulama şebekelerindeki su kaçakları önlenmelidir.
- Bireylerin ve toplumun sağlıklı, içilebilir, temiz suya koşulsuz ve bedelsiz ulaşımı ve tüketim hakkı ‘yaşam hakkı’ olarak görülerek, suyun ticarileşmesi ve özelleştirilmesi önlenmelidir.
- Suyun kullanım ve planlanmasında suyu ticari bir meta olarak gören üretim biçimi yerine toplumsal ihtiyaçların karşılanması odaklı bir anlayış esas alınmalıdır.
- Genel idareler ve bu dönem seçilecek yerel yöneticiler; içilebilir su kaynaklarının yönetilmesi ve kirlenmeye karşı korunması, yürürlükteki yasalar ve yönetmeliklere uyulması konusunda dikkatli davranmalı ayrıca Meslek Odalarının uyarılarını dikkate almalıdır.
- Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şubesi olarak; 22 Mart 2024 Dünya Su Gününde konularla ilgili, kamu yöneticilerimizi ve yeni dönemde seçilecek yerel yöneticilerimizi uyarıyoruz. Ülkemizin en güzel şehirlerinden biri olan turizmin ve tarımın başkenti şehrimizin çevre ve su kaynaklarına sahip çıkılmalı, bu güzel şehir yaşanmaz hale getirilmemeli, kanun ve yönetmeliklere uyulmalı, yapılan uygulamalar denetlenmelidir.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.