SP'den 'idam' çıkışı

Aydın Çevik - Saadet Partisi (SP) Antalya İl Başkanlığı’nca, SP İl Başkanı Mehmet Fatih Tekin, SP Antalya Milletteki Şerafettin Kılıç, ilçe başkanları, kadın kolları başkan ve yardımcıları ve partililerin katılımı ile bir restoranda ülke gündemi, ekonomi ve diğer güncel konularda basın toplantısı gerçekleştirildi.  Toplantının açılış konuşmasını SP İl Başkanı Mehmet Fatih Tekin gerçekleştirdi. Tekin, Antalya’daki trafik sorunu,  toplu ulaşım sorunu, zamlı fatura sorunları, Manavgat suyu, Falezlerin durumu konularında değerlendirmelerde bulundu. SP Milletvekili Şerafettin Kılıç ise Diyarbakır'da kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran'ın cansız bedenine ulaşılmasının ardından açıklamalarda bulunarak idam yasasının yeniden gelmesini islediklerini hatırlattı ve ülkedeki yaşanılan sıkıntılara değindi. 

 

‘Master plan şart’

 

Antalya’daki trafik sıkıntısına dikkat çeken SP İl Başkanı Mehmet Fatih Tekin, “Antalya şehir merkezinde her an her yerde ciddi bir trafik yoğunluğu bulunmakta. Bu bağlamda ilgili meslek odaları, üniversite ve ilgili bileşenlerin katılımıyla Antalya’mız için bir trafik master planı hazırlanması gerektiğini düşünüyoruz. Hâlihazırda Kara Yolları GM sorumluluk alanında bulunan bölge/kavşaklarda alt-üst geçit projeleri olduğunu biliyoruz. Tabi burada merkezi hükümetin, muhalif partiler tarafından yönetilen belediyelerde bu tarz projeleri geciktirdiğini biliyoruz. Ancak yine de belediyelerin kendi sorumluluk alanlarında kendi bütçeleri ile yapabilecek işleri olduğunu da biliyoruz. Mesela Kızılırmak Caddesi ile Köroğlu Bulvarı’nın kesiştiği kavşakta yapılacak bir üst geçit, Termessos Bulvarı ile Perge Bulvarı’nın birleştirilmesi için Aspendos Bulvarı’nın altından yapılacak bir alt geçit ilk akla gelenlerden” dedi .

Zamlı su faturaları 

 

Toplu ulaşım sorununun giderilmesi gerektiğini ifade eden İl Başkanı Tekin, “Toplu taşıma araçları konusu da bizim yıllardır gündeme getirdiğimiz ve ulaşım master planı ile birlikte trafiği rahatlatacak hususlardan birisi. Öncelikli olarak toplu taşıma güzergahlarının revize edilerek mevcut nüfus hareketlerine uygun hâle getirilmesi amacıyla çalışma yapılması gerekliliğini görüyoruz” dedi.  Özellikle son 2 fatura döneminde su faturalarının yüksekliğini hatırlatan Tekin, “ASAT tarafından yapılan son zam ile gelen su faturaları önceki faturaların iki-üç katına ulaşmış durumda. Hatta bazı hemşehrilerimiz tarafından ulaştırılan faturalarda daha da yüksek oranda faturalar görebiliyoruz. Burada belediyelerin, su gibi en temel insani ihtiyaçların başında gelen bir olgu için kâr arayışı içinde olmaması gerektiğini düşünüyoruz.  İçme suyu olarak Karacaören Suyu’nun değil de Manavgat suyunun Antalya’mıza kazandırılması lazım” dedi. 

Falezlerin durumu 

 

Tekin, 2019 yılında gündeme gelen ve 7194 sayılı kanunla yasallaşan ve 1 Ocak 2023 itibarıyla da alınmaya başlayan ‘Konaklama Vergisi’ için o dönemde de çok ciddi muhalefet ettiklerini dile getirerek,  bu çağrılarını yeniden hatırlattı.  Falezlerin durumu ile ilgili konuşan Tekin, “ Konyaaltı Caddesi güneyinde bulunan batı Falezlerin 7 Eylül’de Yayımlanan Resmi Gazetede yer alan Cumhurbaşkanı kararıyla kesin korunacak hassas alan olmaktan çıkarılması hususunun da bir an önce düzelmesini istiyoruz” şeklinde konuştu. 

‘Yüreğimiz yanıyor’

SP Milletvekili Şerafettin Kılıç ise, Diyarbakır'da kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran'ın cansız bedenine ulaşılmasının ardından açıklamalarda bulunarak idam yasasının yeniden gelmesini önerdi. Ülkenin iyi yönetilmediğini söyeleyen Vekil Kılıç, “Maalesef ülkemiz iyi yönetilememektedir.  Bunun sonucu olarak iç politikada, dış politikada, eğitimde, sağlıkta ve ekonomide sınıfta kalmıştır.  Ahlaki erozyon ve toplumsal çöküntü ciddi boyutlara ulaşmıştır. Aile birliği her geçen gün dağılmakta, kadına yönelik şiddet, çocuklara yönelik şiddet ve cinayetler artarak devam etmektedir. Bunlardan birisi de son günlerde yaşadığımız masum yavrumuz Narin hadisesidir. Yüreğimiz yanıyor. Hiçbir gerekçe masum bir çocuğun katledilmesini haklı kılamaz. Narin evladımızın katledildiği bu acı olay bir ibret vesikası olmalı ve gerekli caydırıcı önlemler alınmalıdır. Bu önlemlerden birisi de çerçevesi net bir şekilde belirlenmiş idam cezasının tekrar yasalaştırılmasıdır. Bununla birlikte toplumu bilinçlendirecek suçu doğuran sosyolojik temelleri ortadan kaldıracak kapsamlı politikaların da hayata geçirilmesi zorunludur” diye konuştu. 

 

‘Çerçevesi iyi çizilmek şartıyla’

 

‘Adaletin hüküm sürdüğü, tüm bireylerin güvenle yaşayabilecekleri yaşanabilir bir Türkiye’nin kurulması için çalışmak hepimizin vazifesidir’ diyen Kılıç, “Bu işin uzmanları otursunlar bu konu üzerinde çalışsınlar. Hangi cezaların da idam temel özgürlükler hakkında giden cezası olmaz. Temel hak ve hürriyetler konusu idam cezası olmaz. İnsanlar diledikleri şekilde yaşamak, inanmak, inançlarını yaymak haklarına sahiptir. Ama idam cezasının olmaması adeta suç işlemeye teşvik eder mahiyette olmamalıdır. Yani siz 8 yaşındaki Narin’i alıyorsunuz, katlediyorsunuz, öldürüyorsunuz. Hangi maksatla olursa olsun. Böyle bir hak kimseye verilmemiştir. Öyle bir hak yok. Dolayısıyla mutlaka bunun cezasının idam olması lazım. Trafik kazası olmuştur. Bunu da idam mı edelim? Yok, öyle bir şey demiyorum ama çerçevesi iyi çizilmek şartıyla dedim. Yani bunu da uzmanlar ehil insanlar oturup detaylandıracaklar ve bu gibi konularda bu cezaların adına. Şiddet tabii ki durup dururken hiçbir suç yokken olmuşsa kabul etmemiz mümkün değil. Erkeğe şiddeti de kabul etmemiz mümkün değil. Yani sadece şiddet kadınlara yapılıyor değil. Erkeklere de yapılıyor. Dolayısıyla gereksiz yere çocuklarımıza, kadınlarımıza, erkeklerimize, yaşlılarımıza yapılmış olan bir şiddet varsa ve bu da neyi gerektiriyorsa çerçevesini iyice çizdirmek şartıyla özellikle söylüyorum idam gerektirtiyorsa mümkündür” ifadelerini kullandı. 

 

‘Bunun anlamı yeni borçlar’

 

Ülkede yaşanılan ekonomik sıkıntılara değinen Kılıç, “Ülkemiz beceriksiz, basiretsiz bir yönetimin neticesinde üreten ülke olmaktan çıkmış, üretmeyen ülke konumuna düşürülmüştür. Aslında yapılması gereken israfı durdurmak, yolsuzluklarla mücadele etmek, üretim seferberliği başlatmaktır. Borç, faiz ve yanlış vergi politikalarıyla bu ekonomik dar boğazdan çıkılması mümkün değildir. Son yedi ayda merkezi bütçeden ödenen faiz 667 milyar Türk Lirası olmuş, kısa vadeli borç stoku 180 milyar dolara çıkmış, Merkez Bankası kaynaklarına göre dış borç 506 milyar dolara yükselmiştir. 2024 yılında merkezi bütçeden ödenecek faiz 1 trilyon 254 milyar Türk Lirası, bütçe açığı 2 trilyon 654 milyar Türk Lirasıdır. Bunun anlamı yeni borçlar, yeni vergiler ve artan yeni faiz ödemeleridir” diye konuştu. 

 

Ayşenur Ezgi Eygi olayı

 

Batı Şeria’da öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi olayına değinen Kılıç, “Geçtiğimiz günlerde İsrail işgali altındaki Batı Şeria’da Filistin için sivil bir eyleme katılan ve siyonist askerler tarafından şehit edilen Ayşenur Ezgi Eygi’nin Didim’deki cenazesine katıldık. Öncelikle kendisine Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve Filistin davasına gönül vermiş herkese baş sağlığı diliyorum. Bu münferit oyla bile bize sadece Filistin halkının değil, tüm dünyanın nasıl bir tehdit altında olduğunu göstermektedir. İsrail ne uluslararası hukuku ne insan haklarını ne de vicdani hiçbir sorumluluğu tanımaksızın insanlık dışı uygulamalarıyla adeta dünyaya cerahat taşırmakta, tüm insanlığı tehdit etmektedir. İsrail çocuk, kadın, hasta, yaşlı demeksizin binlerce insanı öldürmüş, evlerinden ve topraklarından etmiş, okulları, hastaneleri, ibadethaneleri bombalamış bir soykırım devletidir. Biz Saadet Partisi olarak aylardır İsrail ile ülkemiz arasındaki ticari, lojistik, diplomatik tüm ilişkilerin kesilmesi için mücadele veriyoruz” şeklinde konuştu. 

 

‘Üretim hızla düşüyor’

 

Tarım ve hayvancılık konularına dikkat çeken Kılıç, “Son yıllarda tarım ve hayvancılık sektöründe üretici, artan maliyetler altında ezilmektedir. Yem, gübre, enerji gibi temel girdilerin fiyatları sürekli yükselirken, çiftçinin eline geçen kazanç her geçen yıl azalmaktadır. Bu maliyet artışı, üreticiyi tarımdan uzaklaştırmakta, köyler boşalmakta ve üretim hızla düşmektedir. Bu gidişat, ithalatı artırırken, ülkemizin dışa bağımlılığı her geçen gün büyümektedir. Üretici para kazanamaz hale geldiğinde, tarımın ve hayvancılığın sürdürülebilirliği tehlikeye girer. Özellikle süt ve et üretiminde yaşanan sıkıntılar, ülkemizin gıda güvenliği açısından kritik bir hal almıştır. Eğer süt sektörünün sorunlarını çözemezseniz, kısa vadede besilik hayvan sorununu da çözemezsiniz” dedi. Kılıç, son olarak Alanya-Antalya otoyolunun neden hâlâ başlanmadığını sordu.