Phaselis’e dokunma!
Okur Medya - Phaselis’e uygulanmak istenen kıyı düzenlemesi projesiyle ilgili olarak Kültür ve Turizm Bakanı M. Nuri Ersoy tarafından yapılan açıklamalara ‘Phaselis’e Dokunma Hareketi’nden tepki geldi. Platformadan yapılan yazılı açıklamada şöyle denildi: “Phaselis Antik Kenti 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı içinde yer alan ve her ikisinde de tarihi yapılar bulunan Alacasu ve Bostanlık koylarında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından uygulanmakta olan “Phaselis Antik Kenti Ören Yeri Bütünleyici Kıyı Düzenlemesi Projesi” hakkında Bakan M. Nuri Ersoy’un yalanlar söyleyerek kamuoyunu yanıltmaya çalışması karşısında, Phaselis’e Dokunma Hareketi olarak açıklama yapma zorunluluğu doğmuştur. Kamu yararıyla ilgisi olmayan ve yasa dışı-kaçak olduğu da bilirkişi heyeti tarafından bir kez daha tespit edilmiş olan bu garabet proje hakkında defalarca yazılıp çizildiği, bütün gelişmeler ve yapılan inşaatlar fotoğraf ve videolarla ortaya konduğu halde geçtiğimiz hafta içinde TBMM Plan Bütçe Komisyonu görüşmeleri esnasında bağırıp çağırarak açıklamalar yapan bakan Ersoy’a sesleniyoruz: yüksek sesle haykırdığınız yalanlar gerçeklerin sesini bastıramaz!
Geçtiğimiz günlerde TBMM Plan Bütçe Komisyonu görüşmeleri esnasında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Antalya’da 2023 yılında yaptığı “kamu” hizmetlerinden bahseden bakan Ersoy’un konuşmasındaki yalan ve yanlışlar ile söylemediği gerçekler şöyledir:
YALAN: Bakan Ersoy ısrarla projenin boyutları hakkında gerçek dışı beyanlarda bulunmuştur. “Vatandaşa 92 metrekare tuvaleti çok mu görüyorsunuz?” diyerek kamuoyunu yanıltmaya çalışmıştır. DOĞRUSU: daha önceki açıklamalarında “iki koyda toplam 181 metrekare” olduğunu iddia ettiği binaların halihazırdaki boyutları toplamda 500 metrekareden fazladır ve bu binaların inşaatı (mahkemeye ve yürütmeyi durdurma kararına rağmen) bitirilmiştir. Tepkilerden ve davalardan önce uygulanmak istenen ve toplam uygulama alanı 85.000 metrekare olan projede beton ve taşla kaplanacak olan 1. Derece Arkeolojik SİT alanının boyutları 3.000 metrekare idi (ihale dosyası internetten bulunabilir, bütün bu rakamlar ihale dosyasından alınmıştır). Yapılmaya kalkışılan proje iddia edildiği gibi “temel ihtiyaç” projesi değil, 5 yıldızlı plaj “işletmesi” yani TİCARETHANEDİR. Kamu yararı değil, maddi kazanç hedeflenerek hazırlanmış bir projedir. YALAN: Bakan Ersoy bu binalarda beton kullanılmadığını söylemiştir. DOĞRUSU: Yalnızca Alacasu Koyunda 480 metrekare beton dökülmüştür (bakınız fotoğraflar). Phaselis’e Dokunma Hareketi olarak basın ile birlikte gidip bu betonları ölçmüş ve belgelemiştik. Bu konudaki haberlerde ve Hareketin sosyal medya hesaplarında bu ölçümler görülebilir. Vatandaşlar ve meslek odalarının dava açması ve kamuoyunda büyük tepki olması üzerine bu betonların bir kısmı sökülmüştür. Eğer tepki olmasaydı dökülmesi düşünülen beton miktarı 1.350 metreküptür. Tepkiler sonrasında Bostanlık Koyunda beton ayaklar üzerinde yine yüzlerce metrekare bungalov tarzında inşaatlar yapılmıştır. Bu binaların tamamının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı, yani “yasa dışı yapı” statüsünde olduğu mahkemenin görevlendirdiği bilirkişi heyeti tarafından raporlanmıştır. YALAN: Bakan Ersoy bu binaların temelsiz olduğunu iddia etmiştir. DOĞRUSU: Alacasu Koyunda dökülen betonlar temel betonlarıdır. Bazı binaların tabanında 70 cm kalınlığında, 3 kat halinde dökülmüş betonlar vardır. Bu temellerin yapılabilmesi için, arkeolojik olarak araştırması yapılmamış olan bu SİT alanında ağır iş makinalarıyla haftalarca çalışılmış, yüzlerce mertekare genişlikte, 1.5 metre derinlikte kazılar yapılmıştır. Doğal yapı ağır şekilde tahrip edilmiştir. Kazı yapılan yerde antik kalıntı tespiti yapılmasına olanak sağlanmamıştır. Verilen zarar belli değildir. Tepkiler sonrasında derin kazılar azaltılmış ancak tamamen durmamıştır. Tepkilerden önce yapılması planlanan derin kazı miktarı 2.450 metreküptür. YALAN: Bakan Ersoy inşaatların “Antik Kentte değil, yan koylarda yapıldığını, tarihi eserlerin olduğu koyda çalışma yapılmadığını” iddia etmiştir. Böyle söyleyerek Alacasu ve Bostanlık koylarında tarihi eser bulunmadığı algısını yaratmaya, kamuoyunu yanıltmaya çalışmıştır. DOĞRUSU: Hem Bostanlık, hem de Alacasu koylarında hem yüzeyde, hem de yüzey altında saptanmış çok sayıda tarihi eser ve yapı bulunmaktadır. Zaten bu nedenle her iki koy da 1. Derece Arkeolojik SİT Alanıdır ve bilimsel kazı yapılacağı günleri beklemektedir. Bu iki koyun, Phaselis Antik Kenti’nin mutlak ve ayrı düşünülemez parçaları olduğu hem uzman raporları, hem de yıllardır bölgede kazı yapan Prof. Dr. Murat Aslan tarafından belgelenmiştir. Phaselis Antik kenti içinde olduğu bilinen ancak halen bulunamamış olan büyük bazı tapınakların ve bölgenin en büyük antik konaklama binasının bu koylardan birinde olma olasılığının yüksek olduğu düşünülmektedir. Hem Türkiye Arkeologlar Derneği Antalya Şubesi’nin hazırladığı raporda, hem de mahkemenin görevlendirdirdiği bilirkişi heyetinde yer alan arkeoloğun raporunda bu koyların arkeolojik açıdan çok değerli olduğu, turizme açılarak eserlerin tahrip edilmemesi gerektiği belirtilmiştir. Koyların ayrıca halihazırdaki yoğun ve kontrolsüz kullanımının da antik yapılara zarar verdiğinin tespit edildiği belirtilmiş, önlem alınması gerektiği ifade edilmiştir. Elbette bu önlem, koylara 5 yıldızlı plaj işletmesi açmak olamaz. YALAN: Bakan Ersoy, projenin Phaselis Kazı Başkanlığının onayıyla yapıldığını iddia etmiştir. Ayrıca Antalya Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’nun izni olduğunu belirterek uygulamanın yasal olduğu algısı yaratmaya çalışmıştır. DOĞRUSU: Phaselis Kazı Başkanlığının bu proje ile ilgili herhangi bir onay ya da izin belgesi yoktur. Zaten Kazı Başkanlığı böyle bir onay vermeye yetkili de değildir, başkanlığın bu izni verecek bir kurumsal yapısı yoktur. Bazı Kurul kararlarında “Kazı Başkanının görüşü soruldu” ibaresi vardır, o kadar. Projeyle ilgili Koruma kurulu kararlarında “projenin uygulaması Kazı Başkanlığı denetiminde yapılacaktır” ibaresi vardır ki, kendisi de denetlemeye tabi olan Kazı Başkanlığının böyle bir denetleme yetkisi yoktur. Nitekim yetkisiz denetleme sonuçsuz kalmıştır. Kazı Başkanlığı 1. Derece Arkeolojik SİT Alanında yapılan hukusuz işlemlere (derin kazı, beton dökülmesi, endemik bitkilerin zarar görmesi, kıyı kenar ihlali vs) seyirci kalmış, bir yanıyla da bu yasa dışılığa ortak olmuştur. Antalya Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’na gelince: Açtığımız davalara bakan Antalya 3. İdare Mahkemesinin görevlendirdiği bilirkişi heyetinin raporunda, hem arkeolojik, hem kıyı kenar, hem milli park hem de nesli tehlikedeki canlılarla ilgili mevzuatlara aykırı olduğu ortaya konan bu garabet projeye Koruma Kurulunun nasıl olup da izin verdiğini tartışmak zamanı artık gelmiştir. Kurulda çok sayıda çok değerli bilim insanı ve bürokrat vardır ve tüm bu yasa dışılıkları bilmedikleri düşünülemez. Üstelik bu ilke kararları ve yasa maddeleri her kişi tarafından farklı yorumlanabilecek, yoruma açık muğlak maddeler değildir. Ancak Bakan Ersoy’un bu konuda kendi bakanlığının kontrolünde olan Kurula aşırı baskı yaptığı da bilinen bir gerçektir. Bakan Ersoy sanki Koruma Kurulu başka bir bakanlığa aitmiş gibi konuşmakta, “Kurul izniyle yaptık” diyerek garabet projesine meşruiyet zemini yaratmaya çalışmaktadır. Anlaşılan o ki, Koruma Kurulu yasalara ve kendi Yüksek Kurul İlke Kararlarına aykırı olduğunu bile bile bu izinleri vermek zorunda kalmıştır. Bu kurul kararlarının alındığı toplantılarda uygulanan mevzuata aykırı yöntemleri incelemeyi daha ilerdeki bir tarihe bırakarak, şimdilik sadece bu izinlerin yok hükmünde olduklarını ve aynı Kazı Başkanlığı gibi, Koruma Kurulunun da bakanlık eliyle uygulanan yasa dışılıklara ortak olduğunu, görevleri olan “koruma” işlevine ihanet ettiklerini belirtmekle yetineceğiz. YALAN: Bakan Ersoy’un şahsi sosyal medya hesaplarında konuyla ilgili olarak paylaştığı videolarda Paheails’in durumu hakkındaki “öncesi-sonrası” görüntüleri de halkı kandırmaya yönelik görüntülerdir. DOĞRUSU: “Öncesi” görüntülerinde Phaselis’in ziyarete açık Ören yerinde, Doğu ve Güney liman koylarında, yönetim zaafiyeti nedeniyle oluşan keşmekeş görüntülenirken, “sonrası” görüntüleri Alacasu 1. Derece Arkeolojik Sit alanı içine yapılan yasa dışı tuvalet binalarını göstermektedir. Yani “öncesi ve sonrası” , farklı mekanları göstermekte, videolu yalan söylenmektedir. Ayrıca antik kentlerin korunması ve yönetilmesi konusunda en üst makamda oturan ve en üst düzeyde koruma görevine sahip bir kamu görevlisi olarak Phaselis Antik Kentindeki pislik ve keşmekeş görüntülerini paylaşması, “bakın ne kadar kötü” demesi utanç vericidir. Ziyaretçi yönetimini başaramadığını ve bunun sonucu olarak Ören yerini koruyamadıklarını itiraf etmektir. Bu videolarda sayın bakan kimi kime şikayet etmektedir, bu da merak konusudur.
Yukarıda saydığımız YALANLAR yanı sıra, Bakan Ersoy’un sözkonusu projeyi savunmak için kullandığı, kamuyounu yanıltma amacı taşıyan YANLIŞ argümanlar vardır. Şöyle ki:
YANLIŞ: Bakan Ersoy TBMM Plan Bütçe Komisyonu görüşmeleri esnasında yaptığı konuşmada “hafta sonları antik kente 12 bin kişi giriyor, tuvaletini çalılara veya antik kente yapıyor. Ben vatandaşımın ihtiyaçlarını gidermek zorundayım” buyurmuştur. Yapılacak olan projenin bu soruna çare olacağını iddia etmiştir. DOĞRUSU: Alacasu ve Bostanlık koylarının girişleri halihazırdaki ziyarete açık ören yerinin girişinden tamamen farklı yerlerdedir. Dolayısıyla ören yerine giren 12 bin kişinin gidip de tuvalet ihtiyacını bu iki koyda gidermesi mümkün değildir. Kaldı ki ziyarete açık ören yerinde zaten tuvaletler ve duşlar mevcuttur. Yani, bu iki koyun 5 yıldızlı plaj olarak kitle turizmine açılmasının, ören yerine bir faydası olmayacaktır. Ören yerindeki sorun, “yönetim” sorunudur. Phaselis’e Dokunma Hareketi olarak düzenlediğimiz “Phaselis Koruma Çalıştayı”nda sunum yapan akademisyenlerimiz, Phaselis ören yerinin taşıma kapasitesinin kat kat üzerinde ziyaretçiye maruz bırakıldığını bilimsel çalışmalarıyla ortaya koymuşlardır. Ören yeri girişinde bilet kesen özel şirket yalnızca aldığı paraya bakmakta, antik kent içinde gerekli koruma girişimlerinde bulunmamaktadır. Ziyaretçiler antik yapılara zarar verecek şekilde her yere araçlarını park etmekte, antik kalıntılar üzerinde piknik yapmakta, sütunlar arasına hamak germektedirler ve “dur” diyen bulunmamaktadır. Alandan sorumlu Antalya Müze Müdürlüğü ve Bakanlık gerekli denetim ve müdahalelerden imtina etmekte, antik kentin zarar görmesine seyirci kalmaktadırlar. YAPILMASI GEREKEN: Ören yerinin bilimsel veriler ışığında saptanmış olan taşıma kapasitesinden fazla ziyaretçi alınmamalıdır. Ziyaretçiler için randevu ve kota sistemi uygulanmalıdır. Kontrolsüz araç parkı ve piknik faaliyetlerine izin verilmemelidir. Bilet satışı eskiden olduğu gibi bakanlık tarafından yapılmalı, fiyasko olduğu ortaya çıkmış olan özel şirket eliyle bilet satışından vaz geçilmelidir. Devlet bu konuda zarara uğratılmaktadır. Aynı şekilde, Bostanlık ve Alacasu koylarında da koruma önlemleri alınmalı, araçların kumsala girmesini, ateş yakılmasını ve kamp yapılmasını, tarihi kalıntılara zarar verilmesini önleyecek bekçiler görevlendirilmelidir. Koylara gelen araçlardan ücret alınarak ziyaretçi sayısı/baskısı azaltılmalıdır. Daha önceki açıklamalarımızda da belirttiğimiz gibi, beton zeminli bungalov tarzı değil, tamamen portatif ve kapalı foseptikli tuvaletler yapılmalı, bunlar da kıyıdan en uzak noktalara yerleştirilmelidir. Önlemler planlanırken “maddi kazanç” değil, “koruma” öncellenmelidir. Belirtmek isteriz ki, bir bakanın, kendi sorumluluğunda olan bir antik kent için “çöplüğe döndü, tuvaletlerini çalılara yapıyorlar” gibi ifadeler kullanması çok üzücüdür, yönetim zaafiyeti göstergesidir. Bu yönetim zafiyetinin faturası korunması gereken SİT alanı koylarımıza kesilemez. Faturayı, korumayı yapmayan/yapamayan idareciler ödemelidir. YANLIŞ: Bakan Ersoy aynı konuşmasında “halk plajlarına bölgeden inanılmaz bir talep olduğunu, bu nedenle sayılarını arttırdıklarını, Phaselis bölgesinde de ihtiyaç olduğunu” belirtmiştir. DOĞRUSU: Maalesef bakan beyin söylediği gibi, Batı Antalya bölgesinde halkın denize gireceği plaj sayısı, nüfusa oranla neredeyse yok denecek kadar azdır. Bunun sebebi, Türkiye’nin en uzun sahil bandına sahip olan Antalya’mızın neredeyse bütün kumsallarının 5 yıldızlı oteller tarafından kapatılmasına göz yumulmuş olmasıdır. Halen de (örneğin Tekirova Günübirlik Alan) var olan halka açık plajlar otellere verilerek kapatılmaktadır. Durum buyken, bu yanlışa çare olarak 1. Derece Arkeolojik SİT Alanı, Milli Park ve Doğal SİT Alanı olan iki koyu kitle turizmine açacak işletmeler haline getirmeye çalışmak, abesle iştigaldir.Bu konuda söyleyecek daha çok sözümüz var ancak, bu basın açıklamasının amacı, Bakan Ersoy’un kamuoyunu yanlış bilgilendirmesine ve kandırmasına engel olmak olduğundan, şimdilik konunun başka yönlerine değinmeyeceğiz.
Maalesef Bakan Ersoy’un Phaselis Antik Kenti’nin hem ziyarete açık ören yerine hem de diğer 1. Derece Arkeolojik SİT Alanı koylarına “iş insanı” gözlükleriyle baktığı anlaşılmaktadır. Maalesef bu konuya iş insanı bakış açısıyla yaklaşmak büyük yanlışlara sebep olmuş, sayın bakan devletin parasıyla bakanlık adına kaçak – yasa dışı bina inşa eder duruma düşmüştür. Kendisini, bu Dünyanın en değerli doğa ve kültür alanına bakarken kamu yararını gözetmeye, “Kamu Görevlisi” sorumluluğuyla davranmaya ve “kullanma”dan önce “KORUMA” yı gözetmeye davet ediyoruz. Bu yönde atılacak adımlarda, bünyesinde çok sayıda arkeolog, mimar, peyzaj mimarı, orman mühendisi, çevre mühendisi ve doğa – kültür gönüllüsü barındıran Phaselis’e Dokunma Hareketi olarak destek vermeye her zaman hazır olduğumuzu tekrar beyan ediyoruz.”