Aynı acıları yaşamak istemiyoruz!
Antalya’da, Amasra’da Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait işletmede hayatını kaybeden 43 madenci anıldı. Kamu Emekçileri Sendikası (ESM) Antalya Şube Başkanı Tanju İşeri, “Amasra maden katliamında ve nice benzer maden facialarında katledilen maden emekçilerini unutturmayacağız!” ifadelerini yer verdi.
YILIN İLK AYINDA BİN 371 İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ2 yıl önce 14 Ekim’de Amasra’da bulunan Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait işletmede 43 madenci kaza nedeniyle yaşamını kaybeden maden işçileri adına basın açıklaması yapan Kamu Emekçileri Sendikası (ESM) Antalya Şube Başkanı Tanju İşeri, “Aradan iki yıl geçti, maalesef işçileri, emekçileri iş cinayetlerine mahkum eden düzen yerli yerinde duruyor. İSİG verilerine göre 2024 yılının sadece ilk 9 ayında bin 371 işçi iş kazalarında yaşamını yitirmiştir” şeklinde konuştu.
“43 MADENCİNİN KAYBETMEMİZİN ÖNÜNE RAHATLIKLA GEÇİLEBİLİRDİ”İş kazalarının neredeyse tamamına yakını önlenebilir sebeplerden kaynaklandığını belirten İşeri, “Sermaye düzeni ve temsilcilerinin her yıl yaşanan binlerce iş kazasının ve bunlara bağlı olarak gerçekleşen ölüm ve yaralanmaların birer kader olduğuna inandırmak için elinden geleni yaptı. Oysaki hepimizin bildiği gibi iş cinayetlerinin neredeyse tamamına yakını önlenebilir sebeplerden kaynaklanmaktadır. Amasra’da yaşadığımız maden faciası da sonrasında ortaya çıkan gerçeklere baktığımızda alınabilecek önlemlerle 43 madenciyi kaybetmemizin önüne rahatlıkla geçilebilirdi. Sadece Amasra’da değil; Soma’dan Ermenek’e Şirvan’dan İliç’e kadar madenlerde yaşanan ve yüzlerce emekçinin canına mal olan hemen her kaza göz göre göre gelmiştir; patronlar ve onları denetlemekle yükümlü yetkililer bunların yaşanmasına göz yummuştur” dedi.
“KAR HIRSI İNSAN HAYATININ ÖNÜNE GEÇİYOR”Madenciliğin barındırdığı tehlikeler nedeniyle bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren en tehlikeli iş kollarından biri olduğunu dikkat çeken İşeri, “Kömür madenlerinde ise grizu ve göçük en bilinen, en çok can yakan tehlikelerdir. Etkisi ve riski bilinen tehlike kaynaklarına karşı proaktif önlem almak hem yasal hem de vicdani bir zorunluluktur. Ancak içinde yaşadığımız neoliberal sermaye düzeninde maliyet hesapları ve kar hırsı insan hayatının önüne geçmektedir. Hemen hemen her alanda sermaye düzeninin bizlere dayattığı özelleştirme ve taşeronlaştırma politikaları madenlerde de etkisini yaşadığımız facialarla ve yitirdiğimiz canlarla göstermektedir” ifadelerini kaydetti.
“ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER GÖZARDI EDİLDİ”Yeraltı maden işletmeciliğinin olmazsa olmaz koşulu iyi havalandırma planı ve yeryüzüne ulaşmayı sağlayacak en az iki bağımsız yolun olması gerektiğini söyleyen İşeri, sözlerini şöyle devam etti: “Yeraltında havalandırma ölçümlerinin not edildiği havalandırma defteri bulunur. Ocak havası sensörlerle izlendiği gibi seyyar ölçü aletleri ile de ölçülür ve deftere kaydedilir. Bu yasal zorunluluktur. Ocak havası iyi ve yeterli bir havalandırma ile temizlenebilir. Amasra’da gördüğümüz ve katliama yol açan faciaya neden olan gerçek var olan havalandırmanın ocak içindeki metan gazını temizlemeye yetecek düzeyde olmamasıdır. ATİM’de ocak havasının derinlere indirilmesi ve havalandırmasının iyileştirilmesi için gerekli yatırım ve iyileştirme projelerinin hayata geçirilemediği hem TBMM Araştırma Komisyonu’nu raporu hem de TTK’nın dava sürecinde ortaya çıkan yazışmaları idarenin alınması gereken önlemleri ve iyileştirme faaliyetlerini göz ardı ettiğini açık bir şekilde ortaya koymuştur.”
“AYNI ACILARI TEKRAR TEKRAR YAŞIYORUZ”Amasra gibi maden katliamlarının yıldönümlerinde bu gerçekleri tekrar tekrar hatırlatmayı bir görev addettiklerini açıklayan İşeri, sözlerini şu ifadelerle son verdi: “Acımızı ve öfkemizi her zaman diri tutmak zorundayız. Aynı acıları tekrar tekrar yaşıyoruz. 14 Mayıs 2014’te Soma’da 301, 28 Ekim 2014’te Ermenek’te 18, 17 Kasım 2016’da Siirt Şirvan’da 16, 14 Ekim 2022’de Amasra’da 43, 23 Kasım 2022’de Şirvan’da 3 ve 13 Şubat 2024’te İliç’te 9 madenciyi maden facialarında yitirdik. Hesabı sorulmayan her bir iş cinayeti, her bir maden katliamı bir yenisini beraberinde getirdi.”